•9•

259 25 10
                                    

Octavia kafasıyla onayladı. Clarke örtüyü çekecekti ki başkası örtüyü çekti.

Clarke karşısında yeşil gözleri görünce dona kaldı. Yeşil gözler ise ona anlam verememiş bir şekilde bakıyordu.

Octavia'nın da bakışlarındaki şaşkınlık anlaşılıyordu. Yeşil gözlü, Clarke'ın eski kot pantolonu ve tişörtünü giymiş, saçları salık ve parlaktı. Yüzünde savaş boyası da yoktu.

Clarke gözündeki ıslaklığı hissetmişti. O an düşünmedi. Sadece sarıldı. Sımsıkı.

"Pardon, biriyle karıştırıyor olabilir misin?"

Clarke duyduğu tertemiz, kusursuz ses tonunun etkisinden çıktıktan sonra ne dediğini anca sindirebilmişti. Yavaşça sarılmayı bıraktı. "Ne?"

"Seni tanımıyorum." Clarke yerinden çıkmak üzere olan kalbinin paramparça olduğunu hissetti. Gülümsemesi yavaş yavaş silinirken Octavia'nın elini omzunda hissetti.

**

"Anlamıyorum."

Lexa'nın kafası karışmıştı. Octavia konuştu. "Kafandaki en eski anı ne?"

"Ormanın ortasında uyandım. Kıvırcık saçlı bir kadın bana kanını verdi ve onu bir daha görmedim. Sonra burayı buldum ve Costia ile tanıştık. Burada yaşıyoruz."

"Costia?" Clarke sordu. Kalbinin sıkıştığını ve ezildiğini bir kez daha hissetti. Sesi biraz çatlamıştı.

"İsim benzerliği Clarke. Sadece isim benzerliği." Octavia Clarke'ı düşüncelerine dalmadan onu çekip almıştı.

"Tamam, siz bu geminin sahibisiniz. Ama Lexa'yı nerden tanıyorsunuz?" Costia sordu.

"Lexa hafızasını kaybetti. Onun öldüğünü sanıyorduk."

"Neden size inanayım?" Lexa sordu.

Clarke şakaklarını bastırmayı bıraktı. "Bizi yalnız bırakabilir misiniz?" Costia ve Octavia'ya baktı. Costia rahatsız olsa da ses çıkarmadı. İkili alt kata inerken Clarke parmaklarını birbirine geçirip Lexa'ya baktı. "Ensendeki yara izini hiç merak etmedin mi? Dövmenin üstündeki."

Lexa refleks olarak elini hızla ensesine götürdü. Merak etmişti ama pek sorgulamamıştı da.

"Peki karnından girip sırtından çıkan merminin izi kaldı mı?" Clarke sesi titrerken sordu.

"Bunları nerden biliyorsun?"

"Karnındaki yara izi. Benim suçum."

"Ne? Bak, beni biriyle karıştırıyorsun. Kaybın için üzgünü-"

"Senin Seda'nın bana karşı bir tavrı vardı. Beni sevmezdi. Hiç. Seni görevinden alıkoyduğumu, dikkatini dağıttığımı düşünürdü. Bu yüzden beni öldürmek istedi. Bana ateş etti ama sen silah seslerini duyunca odaya gelmiştin. O gün kollarımın arasında.." Derin bir nefes aldı. "Öldüğünü sandım. Sed- yani Titus seni alıp götürdü. Hafızanın gitmesinin sebebi sen şoktayken Flame'i çıkarmış olması olmalı. Anıların da orda ama bilincin hâlâ sende. Eğer Flame'i geri takarsak hafızan geri gelecektir."

"Flame?"

Clarke iç çekti. Gözleri doluydu, ağlamamak için büyük bir uğraş vermişti ama en sonunda başarısız oldu. Lexa karşısında ağlayan sarışına üzülmüştü. Aralarında gerçekten bir bağ olmalıydı. Ama kafası çok karışmıştı. Beyninde birçok şey eksikti, bunun farkındaydı ama cevap önündeki ağlayan kişi miydi?

"Beni gerçekten hiç hatırlamıyor musun?" Clarke sordu.

"Üzgünüm."

**

"Ben Heda mıyım yani?" Lexa sordu.

"Evet. Yani şu an hayır ama tekrar olacaksın." Clarke cevap verdi. "Her şeyin Polis'te duruyor. Eğer gelirsen ve Flame'i yine sana takarsak, hafızan geri gelecek. Sonuçta hâlâ Night Blood'sun."

"O da ne?"

"Kanın, siyah. Onu diyorum."

"Bunu da biliyorsun."

"Senin hakkında her şeyi biliyorum Lexa. Senelerdir birlikteydik."

"Birlikte..?"

"Evet."

Lexa konuyu değiştirdi. "Ama, ben savaşmayı bilmem ki. Nasıl komutan olabilirim? Savaş stratejisinden de anlamam. Sadece odun toplayıp av yapıyorum."

"Sen Lexa kom Trikru'sun. Heda'sın. Bütün tecrübelerin anılarınla birlikte Flame'de."

"Ben bu hayatımdan memnunum. Costia ile burada normal bir hayat sürüyoruz. Heda olmak istemiyorum."

"Ama-"

"Hayır, gerçekten. Bu hayatı istemiyorum. Canavar gibi ordu yönetip birilerini öldüremem."

"Sen canavar değildin ki."

"Costia ile konuşacağım." Lexa kafasını yerden kaldırdı ve Clarke'ın mavi gözlerine ikinci defa baktı. İlki Clarke'ın onu görüp sarıldığı andı. Clarke'ın gözleri buz gibiydi. Costia'nın adı onu etkilemiş olmalı ya da umduğunu bulamamış olmalıydı çünkü bu mavi gözleri ilk gördüğünde sıcacıktı. Ama şu an, bakışlarıyla insanı dondurabilirdi.

Clarke cevap vermeden hışımla ayaklandı ve oradan ayrıldı.

Without you | ClexaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin