Clarke Titus'un kulenin dışındaki mağaraya benzeyen sığnağının kapısını zorlarken Octavia yanına geldi.
"Griffin, napıyorsun?"
Clarke kızaran gözleriyle Octavia'ya baktı. "İçeri girmem lazım."
"Neden? Artık orası Gaia'nın evi, biliyorsun."
"Umrumda değil!" Clarke kapıyı tekrar yumrukladı. Tekrar vuracaktı ki eli boşa kaçtı.
"Clarke?" Gaia kaşını kaldırdı.
Clarke hızlıca içeri girdi. Octavia Gaia'ya durumu açıklamaya çalıştı ama ne olduğuyla alakalı bir fikri yoktu.
"İzin ver baksın. İyi değil." Octavia Gaia'nın anlayış göstermesini umarken içerideki Clarke'a baktı. Delirmiş gibiydi. Etrafı birbirine katıyordu. Arkadaşının yanına gitti. "Clarke, ne arıyorsun?" Clarke cevap vermemişti. Eski geminin içine girdi ve bir kutuyla dışarı çıktı. Yere oturdu ve kutuyu açtı. Bir yandan burnunu çekti ve aradığı defteri buldu. Sayfaları sondan başlayarak karıştırmaya başladı. Son sayfayı okumaya başladı.
Beni affet Heda.
Gerisi yırtılmıştı. Clarke sinirle bağırdı. Octavia deftere baktı ve yazıyı okudu. "Clarke.. O artık yok."
"Flame'de değil O! Flame'de değil.."
Gaia Clarke ağlarken elindeki defteri aldı ve incelemeye başladı. "Bekle.." defterin kapağının altındaki yuvaya parmağını soktu ve bir kağıt parçası çıktı. Clarke ve Octavia'ya baktı. Octavia kağıdı aldı ve okumaya başladı.
Amacım onu vurmak değildi. Wanheda onun dikkatini dağıtıyordu ve her şey eskisi gibi olsun istemiştim. Şimdi Wanheda beni öldürecek ve bunu hak ediyorum. Ama onu öldürmedim, kurtardım. Öldüğünü sandım ama odadan çıktığımda tekrar öksürdü.
Octavia Clarke'a kısa bir bakış attı. Clarke'ın kaşları çatılmıştı. Konuşmadı. Octavia okumaya devam etti.
Onu ormana götürdüm. Azgeda'dan korumalıydım. Benim görevim komutanımı korumak. Lexa'yı bir yere götürdüm ve oraya bıraktım. Azgeda'dan olabildiğince uzak bir yere. Azgeda'lı Night Blood öldüğünde onu geri alacağım. Tabii Wanheda beni öldürmezse. Yarasını iyileştirdim. Umarım gittiğimde hayatta olur.
Octavia ayağa kalkıp boş ahşap bir kutuya sinirle tekme attı. Clarke hala yerde oturuyordu. Gaia kaşlarını çattı.
"Lexa kom Trikru yaşıyor mu yani? 1 senedir, yalnız başına? Neden buraya dönmedi?"
Clarke yavaşça ayağa kalktı. Gaia ve Octavia ona bakarken yavaşça dışarı çıktı.
"Clarke."
Clarke cevap vermedi. Atına binerken ikili yanına geldi.
"Madi'ye bir şey söyleme." Clarke Gaia'ya bakmadan konuştu. Sesi kısık çıkıyordu. Octavia hızlıca diğer ata bindi. "Bende geliyorum."
Clarke cevap vermedi. Gaia ikiliye kaşlarını çattı. "Nereye gideceksiniz ki? Nasıl bulacaksınız?"
Octavia defteri iç cebine soktu. "Bulacağız."
"Çoktan öl-"
Clarke'ın bakışıyla Gaia sustu. Clarke atını ilerletmeye başlayınca Octavia peşinden gitti.
**
Madi sabah erkenden her zamanki gibi taht odasına geçti. Gaia onu bekliyordu.
"Günaydın, Seda."
"Günaydın, Heda. Clarke ve Octavia yoklar. Size haber vermemi istediler."
"Ark'a mı gittiler?"
Gaia cevap vermedi. Komutanına yalan söyleyemezdi.
"Tamam. Bugün neler yapmam gerekiyor?"
"Dersiniz var. Sonra Elçilerle genel toplantı ve benim ve sizin diğer dersiniz."
"Güzel. Night Blood'ları topla o zaman."
"Tamam." Gaia kafasını eğip taht odasından ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Without you | Clexa
FanfictionHer şeyden habersiz Murphy'nin kafası karışmıştı. Clarke burada ne arıyordu ve başında ağladığı kişi kimdi? Titus ona bakınca kaşlarını çattı. Bu adam ona uzun süre işkence etmişti ve şimdi de dostu Clarke'ın değer verdiği birini öldürmüştü. Titus y...