Clarke yorucu bir günün ardından odasına girdi. Clarke'ın yatağında oturan Madi gergindi. "Madi?"
"Clarke." Madi tırnaklarıyla oynamaya başladı. "Noldu?" Madi'ye doğru yürüdü.
"Ben ilk anıları görmeye başladım." Clarke bir anda buz kesildi. Yavaşça yatağa oturdu. "O- Onu gördün mü?"
"Anılarını evet. Ama.. Ama onunla diğer komutanlarla konuştuğum gibi konuşamıyorum. Neden bilmiyorum ama asla onu göremedim. Onu diğer komutanları hissettiğim gibi hissetmiyorum. Sheidheda denen şeytan bile zihnimin bir köşesinde. Ama Lexa'yı bulamıyorum."
"Gaia ile konuştun mu?"
"Evet. Benimle alakalı olduğunu söyledi. Psikolojik olabilirmiş. Ama-" Madi'nin gözleri dolmuştu.
"Ne gördün Madi?" Clarke ağlamamalıydı. Yumruklarını sıktı. Madi'nin önünde olmazdı. Bir de bunları dert etmesini istemiyordu.
"Senin önünde diz çöktü. Sonra sana bir şeyler dedi ama hatırlayamıyorum. Sen elini uzattın ve elini tutup ayağa kalktı."
Clarke yutkundu. Wanheda'nın Heda'ya diz çöktüğü geceydi. Bilinmeyen ise Heda'nın da aynı gece Wanheda'ya diz çöktüğüydü. Ve yeminler dizdiği..
"Sonra sana ilk sarılışı. Hemen ardından bana sarılışı-" sesi titredi. Komutan olmadan önce böyle hayal etmemişti.
"Tamam. Kısaca, onunla konuşamadın." Clarke kızının derdini dinleyemediği için kendine kızıyordu ama kalbine saplanan acılara dayanamıyordu.
"Evet." Madi kafasını yere eğdi. Kendi suçuymuş gibi hissediyordu. Vücudunu saran kollarla kafasını kaldırdı ve Clarke'ın sarılmasına karşılık verdi. "Özür dilerim."
"Senin suçun değil. Lexa'da bazen her istediği komutanla hemen konuşamazdı."
Madi burnunu çekti. "Bu gece burada kalabilir miyim?"
"Tabii ki. Seninle uzun zamandır sarılarak uyumadık değil mi?" Madi kafasıyla onayladı. Clarke kızının saçlarını okşadı ve oturuyor olduğu yatağa yavaşça uzandılar.
**
Clarke birkaç gündür Arkadia'daydı. Bir süredir üst üste hatırladığı şeylerden ve özellikle Madi ile olan konuşmasından sonra nefes almaya ihtiyacı vardı ve kimse onu sorgulamamıştı. Revirde Abby'e yardımcı oluyordu ve bu ona tahmin ettiğinden iyi gelmişti.
"Anne, seni iyileştireceğim." Küçük çocuk sedyenin peşinden koşarken bağırdı.
"Ai gonplei ste odon." (Benim savaşım sona erdi.)
"Lexa, seni iyileştireceğim."
Clarke sesin geldiği yöne baktı. Jackson bir kadını sedyeyle Abby ve Clarke'ın önüne getiriyordu ve çocuk peşinden bağırıyordu. Abby ve Clarke Jackson'un sürüklediği sedyenin yanına geçti. Jackson durumu anlatırken iki Griffin can kulağıyla dinliyordu.
"Kurşun yarası. Çok kan kaybetmiş."
Abby kurşunun çıkış deliğini görünce rahatladı. "Tamam, siz kan bulun. Ben bunu kendi başıma hallederim."
Jackson hızlıca kan grubuna baktı. "0rh-"
"Benimkini alın." Clarke sandalyeye oturup kolunu uzattı.
"Tamamdır." Jackson hızlıca işe koyulurken küçük çocuk Clarke'ın yanına geldi.
"Annemi sen mi iyileştireceksin?"
"Hayır. Kendin dedin, anneni sen iyileştireceksin."
Clarke çocuğu yanına oturttu. Onunla konuşup onu rahatlatırken Jackson Clarke'ın kanını alıyordu. Birkaç saat sonra risk atlatılmıştı.
"Annen biraz uyuyacak. Ama uyandığında her şey eski haline dönecek. Tamam mı?" Clarke ufaklığın saçlarını okşadı.
"Tamam."
Yorucu bir gündü. Ayağa kalktı ve annesine haber verip odasına dinlenmeye çekildi.
**
Clarke atını durdurdu. Polis sınırlarına geri dönmüştü. Atını bekleyen kişiye verdi ve hızlıca kuleye adımladı. Madi ne halde son derece merak ediyordu. Taht odasının kapısını yavaşça açtı. Bekçiler Madi'nin emri üstüne ona karışmıyordu. Gaia ve Madi karşılıklı oturmuş, gözleri kapalıydı ve Gaia Madi'ye sürekli bir şeyler anlatıyordu. Madi bir anda gözlerini açtı. "Bir sorun var."
"Ne oldu?"
Madi Clarke'ı görünce sustu. Gaia bunu fark edince ayağa kalktı. "Clarke, sonra uğrasan olur mu?"
"Sorun ne? Madi sorun var dedi." Gaia ve Clarke tekrar Madi'ye döndüğünde Madi gözlerini kapatmıştı.
"Komutanlarla konuşuyor." Gaia ve Clarke aynı anda konuştu.
Birkaç dakika sessizliğin ardından Madi bir anda yerinden sıçradı. "Hey! İyi misin?" Clarke hızlıca sarıldı.
"Lexa'nın ruhu burada değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Without you | Clexa
FanfictionHer şeyden habersiz Murphy'nin kafası karışmıştı. Clarke burada ne arıyordu ve başında ağladığı kişi kimdi? Titus ona bakınca kaşlarını çattı. Bu adam ona uzun süre işkence etmişti ve şimdi de dostu Clarke'ın değer verdiği birini öldürmüştü. Titus y...