"13 klan senin sorumluluğunda Lexa."
"Şu anki komutan kim?"
"Madi. Madi'de seni çok özlüyor."
Flashback
Octavia Dağ insanlarından çaldığı fotoğraf makinesiyle heyecanla Clarke'ın odasına girdi. Clarke, Lexa ve aralarında Madi koltukta uyuyordu. Octavia göz devirdi ve gülüp fotoğraflarını çekti. Flaş ile uyanan Clarke Octavia'ya kızarkan Octavia gülüyordu. Clarke kucağında kalan bordo defteri köşeye koydu. Açık olan sayfada da uyandırmadan önce çizdiği Madi ve Lexa'nın çizimi vardı. İkisini uyandırmadan ayağa kalktı ve Octavia'yı odaya kapı çalmadan girmesiyle alakalı azarlamaya başladı.
Flashback sonu
Clarke cebinden bir fotoğraf çıkardı ve Lexa'ya uzattı. Sabahın erken saatlerinden beri buradaydılar ve akşam olmuştu. Lexa fotoğrafı aldı. Evet, bu gerçekten oydu. Lexa Clarke'ın, Clarke'da Madi'nin elini tutuyordu ve üçü de uyuyordu.
"Madi, ortamızdaki mi?"
"Evet. Sen ölünce emanetini korumak, senin tecrübelerini edinmek istedi ve Heda oldu."
"O bizim.. çocuğumuz mu?"
"Madi'yi bulduğumda ufak bir çocuktu. Artık 17 yaşında. Ama ben onu kendi çocuğum gibi seviyorum. O benim kızım. Ve evet, senin de kızındı."
Lexa fotoğrafı birkaç saniye daha inceledi. "Bunlar benim için çok ağır. Lütfen anlayış göster. Bir süre bana izin ver."
"Tamam ama.." Clarke kafasını yerden kaldırdı. "Sana bir kez daha sarılabilir miyim? Uzun zamandır.. Bu an, kafamda.."
"Pekâla..." Lexa ayağa kalktı. Clarke sanki aradaki tek engel o onaymış ve Clarke saatlerdir o onayı bekliyormuşçasına bir anda sımsıkı sarıldı. Lexa'nın kokusunu derin derin içine çekti. Lexa afallamıştı. Sadece hafifçe Clarke'ın sırtını sıvazladı. Yaklaşık 1 dakika sarılmışlardı.
Clarke en sonunda ayrıldı ve çantasından telsizini çıkarıp uzattı. "Hep telsizin ucunda bekliyor olacağım." Hızlıca boş bir frekansa ayarladı. "Sadece şu tuşa basılı tutup konuş. Ama, önceden sadece tuşa basıp bırak ve bana haber ver. Olur mu? Herkes hâlâ seni ölü sanıyor."
"Tamam." Lexa yavaşça telsizi aldı. Etrafına kısaca baktıktan sonra ahşap kutunun üstüne koydu. Clarke örtüyü geçmek için açtı. Lexa'ya döndü. Yine gözleri dolmuştu. Koşarak tekrar sımsıkı sarıldı ve sesi titreyerek konuştu. "Seni çok özledim Lexa."
"Üzgünüm."
"Sorun değil." Clarke sessizce mırıldandı ve dışarı çıktı.
Aradan koca bir hafta geçmişti. Clarke Arkadia'daydı ve 1 haftadır odasından çıkmıyordu. Octavia onu yalnız bırakmalarını tembihlemişti. 1 haftadır telsizinin başında oturan Clarke delirdiğini düşünmeye başlamıştı. O sadece Lexa'ya benzeyen biriydi belki de diye kendini inandırmaya çalışıyordu ama sarılmış, saçlarına dokunmuş, kokusunu içine çekmiş, sesini duymuştu. Aşık olduğu kişiyi gayet iyi tanıyordu ve o Lexa'ydı. "Hayır Clarke. Delirmedin."
Duyduğu ilginç sesle gözlerini açıp telsize döndü. Hayır, sadece kapı çalıyordu. Cevap vermedi. Kapı birkaç kez daha çaldı ve en sonunda açıldı. Octavia elinde yemek ve su ile birlikte içeri girdi. Kapıyı kapatıp masaya yemekleri koyduktan sonra yatağın ucuna oturdu. "Artık dışarı çıkmalısın."
"İnsan içine çıkamam. Telsizin başından da ayrılamam. Lexa konuşmak isteyebilir."
"Şş!"
"O. O konuşmak isteyebilir. Pardon." Clarke göz devirdi. "Yemek yemeğeceğim." Masadaki yemeği gösterdi.
"Neden yemiyorsun Clarke? Bu onun aramasına engel değil ki? Ya açlıktan bayılırsan ve o sırada ararsa?"
Clarke tek kaşını kaldırdı. Masanın başına otururken mırıldandı. "Arayacak mı?"
"Umut vermek gibi olmasın ama, arayacağına eminim."
Clarke önündeki çorbadan bir kaşık aldı. "Ona senin çektiğin fotoğrafı gösterdim. O ana kadar pek ikna olmuş gibi değildi ama fotoğraf onu düşündürdü."
"Sen? Aranızdaki ilişki? Sormadı mı?"
"Hayır. Beni tanımıyor."
"Tanıyor. Sadece hatırlamıyor."
"Lexa öldü. O başka biri. Sadece Lexa gibi gözüküyor."
"Flame'i takınca her şey eski haline dönecek."
"Kabul edeceğini nerden biliyorsun?"
"Ah, hadi ama! O Lexa! Bu onun beyninde değil kalbinde. Sende öylesin. Tamam mı? Her şey eski haline dönecek."
Telsizden çıkan sesle Clarke'ın göz bebekleri büyüdü. Octavia heyecana karışık güldü. "Demiştim!" Kapıya doğru yürürken konuştu. "Ben gidiyorum. Ama o yemeği yemeği unutma."
Clarke kafasıyla onayladı.
"Hey, Clarke? Orda mısın?"
Octavia telsize bakıp tebessüm ederek dışarı çıktı.
"E-Evet buradayım."
"Bana zaman verdiğin için teşekkür ederim. Bir isteğim var."
"Seni dinliyorum."
"Madi. Madi ile konuşmak istiyorum. Beni Polis'e götürür müsün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Without you | Clexa
FanficHer şeyden habersiz Murphy'nin kafası karışmıştı. Clarke burada ne arıyordu ve başında ağladığı kişi kimdi? Titus ona bakınca kaşlarını çattı. Bu adam ona uzun süre işkence etmişti ve şimdi de dostu Clarke'ın değer verdiği birini öldürmüştü. Titus y...