six

173 21 19
                                    

Y/N : Zaman makinesi yazar olarak bilindiğim için 3 ay daha ileri attım
Şu an toplam olarak 6.aydayız ona göre okuyun kafanız karışmasın

    Alarmın çalmasına gerek kalmadan ayaktaydım.Düzensiz uykularla geçen sıradan gecelerimden biri daha.Güneş,gökyüzünü yeni yeni aydınlatmaya başlamıştı.Sabahlığımı üzerime geçirip kendime bir fincan çay yapmak için mutfağa girdim.Dumanı üzerinde tüten çayımla birlikte sandalyelerden birine oturdum.Gözlerimi yumdum.Parmaklarımı önüme düşen dağınık saçlarıma geçirdim ve bir süre öylece bekledim.Yorgundum ve son zamanlarda hissettiğim tek şey buydu.Yüzüme yerleştirdiğim sahte gülümsemeyi görecekler diye ödüm kopuyordu.Mutlu gibi görünmek Sanırım insanın en çaresiz anıdır.İçimde dolu acı varken ağız dolu gülmek en acısıymış.Kimseye yaklaşmıyordum.Birinin bana yaklaşması ise başlı başına bir mucize oluyordu.Bazı insanların elleri çicek koksa da yürekleri dikenleriyle doludur ; yaklaştıkça canımın yanmasından anlıyordum.Sonrası meçhul bir yalnızlık ve biraz karanlık.
Elimde olsa şu kırılgan yanımı değiştirirdim.Bilirsiniz,ince düşünen insanlar fazlasıyla incinirmiş.Elimde olsa gece uykularımı düzene sokardım.Artık daha çabuk yoruluyorum.Bu his biraz yük gibi.İnsanların elinin tersiyle ittiği şeylere değer vermek,büyük mutluluklar değil de küçük mutluluklar üzerine düşler kurduğum için düştüm.Defalarca kalktım.Duygularım yaralar içinde kalsa da her kalkışımda Zayn'i sevmek istedim.Hassas bir kalbe sevmek iyi gelir,diye düşündüm.Ve sanırım bu sayede biraz daha hırçınlaşıyorum.Tahammülüm azaldıkça derinliğimde boğulan onu kurtarmak bana da ağır geldi.Kabullenip hayatıma devam etmemeliydim.Yeterince üzülmedim mi zaten ? O zaman silkelen ve kendine gel artık,dedim.Çok kez ! Bir yol seç ! Bazen gözlerini açman acı verebilir.Karanlıktasın ve bir anda ışığa çık,dedim kendime.

Yapamadım.Çünkü kendime değer verseydim eğer zaten böyle bir döngünün içine girmezdim.

Pencerenin ardından karla kaplı caddeyi izledim.Yakında tüm Londra'yı yeni yıl heyecanı sarardı.Benim için yine değişen bir şey olmayacaktı.Hayat bana rengarenk çiçeklerini değil de kaktüsün dikenlerini göstermeye devam edecekti.

Son zamanlarda asla yapmam dediğim her şeyin başrolünde kendimi buluyordum.Kendime her şeyi bu kadar kolay anlattığıma şaşıyordum.Tüm bunlar olurken etrafımdaki insanlar sadece yangından çıkan dumanı görüyorlardı.Bunları yaşarken güçsüz olmak istemezdim ama ruh komple ateşe verilince bir daha yanmıyormuş.Ellerim çenemde geçmişe sadece teşekkür edeceğim günleri bile beklemiyordum artık.

Bazı insanlar hüzne bile yakışmaz,yaşasa da kalpleri çoktan ölüdür.Bazı insanların çirkinlikleri öyle çoktur ki güzelliklerini bile göremezsin bir süre sonra.Bu örnekleri çoğaltmam mümkün.Zayn,bana bunları öğretti.

Saat sekize yaklaşırken giyinmek için odama girdim.Gardrobumdan bir kot pantolon ve kazak alıp üzerime geçindim.Onları kullanmam için bekleyen makyaj malzemelerine dokunmadan aynanın önüne geçtim ve saçlarımı yavaş yavaş taradım.Gözlerim aynadaki yansımama kaydı.Bana bu kadar yakın olan,bir o kadar da uzak olan kendime uzun uzun baktım.Bu bakışı tanıyordum. " Kendime bile acımıyorum " ifadesiydi bu.

Tarağı masaya bırakacakken gözlerim saçlarımın ne kadar da uzamış olduğuna odaklandı.Sonra aniden yansımam da annemi gördüm.Şimdi ki halime nasıl da benziyordu.Onun da saçları hep beline kadar olurdu.Hışımla çekmeceyi çektim ve hiç düşünmeden elime makası alıp saçlarımı omuzlarımın hizasında kesip attım.Bir süre daha ifadesiz bakışlarımla kendime baktım ve montumu giyip dışarıya çıktım.Ne bir bere ne de atkı aldım.Üşümek,hatta en ücra kenarlarda donarak can vermek istiyordum.Hak ettiğim o sona ulaşmış olurdum böylece.Her zaman ki gibi kaldırımda bekleyen tanıdık arabaya doğru ilerledim.

love is blind | zm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin