Hayat beni bazen bir insanla,bazen de bir olayla sınadı.Yaşanan hiçbir şey öylesine değildi.Belki üzüldüm,belki yarı yolda kaldım.Üzerine titrediğim ne kadar insan varsa paramparça etti beni.Yine de bunları yaşayan tek insan ben değildim,daha kötüsünü yaşayan çok fazla insan oldu ve yeniden ayağa kalktılar.Tıpkı benim gibi.Artık kendime değer vermeyi öğrendim,böylece aynı yerden yara almayacağım.Düşüncelerimin aklıma geldiği dönemlerde,yaşam alanıma ne kadar çok gereksiz insan aldığımı fark ediyordum.Mutsuz uyanmıyordum artık.Kelimelerim boğazıma dizilmiyordu.Güçleniyor muydum yoksa gittikçe gidiyor muydum onu da bilmiyordum.Bilinmezlikler ortasında boğuşmak beni nasıl da delirtmişti.Hayat beni dayanamayacağımı zannettiğim noktaya getirince anladım ki insan dayanırmış.İnsan çaresiz kalınca,çarenin kendinde olduğunu görüyormuş.Bulutların arasından merhametsiz insanların eline düştüğümde,bana hiç sevilmeyeceğimi hissettirecek kadar kötüydüler.Beni mutluluğa küstürecek kadar barışıklardı bencillikleriyle.Ve ben yara bere içinde kalan yanlarımı kendim iyileştirdim.Anlam yüklediğim güzellikleri uzaktan izledim,nasılda çirkinler ve ben nasıl da güzel bakmışım onlara.Bastırdığım nefretimle çok direndim ama artık başardım,artık kimseden nefret etmiyorum.Onca kalp kırıklığına rağmen delirmemiş olmamı da mucize sayarak yaşıyorum.Zamanla öğreniyorum,zamanın ilaç olduğunu.Bu süreçte en zoru Luna'yı affetmekti.İçimdeki nefretin hayatımı kaosa çevirmesini istemedim,güç olsa da onu affettim ve şimdi çok daha rahatlamış hissediyordum.
Gözlerini sonunda açmıştı,Zayn.Yeniden benimleydi.Günlerce bu acılı bekleyiş sanki benden çok şey götürmüştü.Onu sonsuza dek kaybettiğimi sanmıştım.Yeniden bu hisleri hatırlamak içimi ürpertirken içmesi için biraz su doldurup odasına yeniden girdim.İki gündür daha iyiydi ama yine de tam olarak ne zaman evimize gideceğiz bilmiyordum.Beni görünce o çok sevdiğim gülüşü yüzüne yayıldı.
" Teşekkür ederim.Seni çok yoruyorum " dedi su dolu karton bardağa uzanırken.Her zamankinden daha sakin,daha düşünceliydi.Günlerce yaşam mücadelesi vermiş,hayatının ve sevdiklerinin değerini daha iyi anlamıştı.Başımıza gelen her kötü olay aslında bize ne çok şey öğretiyordu.En önemlisi acılarla olgunlaşıyorduk.
" Hayır,senin iyileştiğini görmek tüm yorgunluğumu alıyor " dedim yatağa,yanına kıvrılarak.Yaralarına dikkat ederek başımı göğsüne yasladım ve bir kolumu karnına sardım.Ona hastalığımdan en kısa zamanda bahsedecektim ama şu an hiç sırası değildi.Gözlerimi yumup iç geçirdim.Elleri saçlarımın arasında,tatlı kokusu burnumdayken hiçbir şey umrumda değildi.Kötü olan her şey sonsuza dek bekleyebilirdi.Diğer elini karnımda hissettiğimde kalbim heyecanla çarpmaya başladı.1 sene önce bu anın hayalini kurmuş,miniğimizi sevmesini o kadar çok istemiştim ki ... Şimdi gerçek oluyordu.
" Her şey çok güzel olacak,Kath.Sen,ben ve bebeğimiz küçük bir aile olacağız. " Kalbim adeta eriyordu.Belki de artık mutlu olma sırası bizdeydi.Gerçekten olur muyduk ? Hiç kimseye güvenmediğim kadar çok güveniyor,hiç kimseyi sevmediğim kadar seviyordum onu.Size acı veren,kalbinizi inciten kişinin aynı zaman da size sonsuz bir mutluluk bahşetmesi ne trajikti.Ona bakmaya dayanamıyordum.Bakışlarında çok şey gizliydi.Sevgi,mutluluk,heyecan,korku... Yan profilden onu izlerken bir gülümseme dudaklarımda belirdi.
Nefreti ve sevgiyi aynı anda yaşamıştık belki ama şimdi sadece umut vardı.
Y/N: Bu bölüm finaldi 🥺💔
Benim yorgun,kırık dökük hikayemi okuduğunuz için hepinizi teşekkür ederim
Belki ekstra bir ya da iki bölüm daha yazarım
Ya da ikinci kitaba geçiş yaparım
Hiç bilmiyorum şimdilik siz yine de fikirlerinizi benimle paylaşın 😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love is blind | zm
Fanfiction" Geçmiş çoğu zaman sürükler bizi.Derine,en derine çeker ; hapsolursunuz bazen.Geçmişimiz tıpkı bir bataklık gibidir.Bir kere battığımızda ona,kurtulmak için ne kadar çırpınırsak o kadar derine gömülürüz.Nasıl unuturuz bu geçmişi ? O bataklıktan sa...