Karşımda Sejong iti , sürtüğü bana sırıtıyordu. Yüzsüz! Hızlı adımlarda yanına gittim ve yakasına yapıştım.
-Sen ne yüzle hala etrafımızdasın ha!? Yüzsüz pislik!!
Gözlerimin içine bakarak konuştu.
Sejong : Etrafınızda olduğum falan yok sadece aynı sınıftayız.
-Bilerek geldin değil mi? Yüzsüz sürtüğün tekisin ama arkamdakiler varya -
Elimle Stray Kids'i gösterdim.
-onlar senin oyuncağın değil. Onlar benim kardeşlerim ve sen onların yanına bile yaklaşamayacaksın.
Sırıttı. Onu ittim ve arkamı dönüp çıktım sınıftan. Dersin başlamasına daha 20 dakika vardı. Bahçeye çıkıp çok göz önünde olmayan banklardan birine oturduğumda avuç içimin ıslandığını fark ettim. Elime baktığımda bu ıslaklığın kan olduğunu görmüştüm. Sinirden tırnaklarımı elime batırmıştım. Az sonra Stray Kids yanıma gelmişti. Bangchan yoktu. Gelmesinide istemezdim zaten. Hyunjin ve Jeongin iki yanıma oturmuştu.
Hyunjin : Min Ah neden öyle gittin bir anda? Ne dedi o şeytan?
Felix : Takma kafana Bom o salak sadece boş yapıyor.
Zoraki gülümsediğim sırada Jeongin bağırmaya başladı birden.
Jeongin : Noona elin , elin kanıyor!!
Hyunjin : Nasıl kanıyor ne demek kanıyor Min Ah!?
Elimi çekmiş olan Jeongin'den kurtarıp diğer elimle örtmeye çalıştım ama bu sefer Hyunjin çekti elimi kendine.
-Yah birşey yok sadece biraz sinirlendim.
Elimi ondan da kurtarıp ayağa kalktım.
-Hadi biraz sohbet edelim hem bensiz neler yaptınız ne haltlar yediniz merak ediyorum.
Güldüm ve onlar da güldüler. Biraz dolaşıp içeriye girdik. Sırama oturduğumda Bangchan yanıma geldi. Elinde az önce saçına taktığı bandaj( yada adı her neyse işte) vardı. Elimi kendine çekti ve nazikçe bandajını elime doladı. Teşekkür edeceğim sırada özür diledi ve tekrar sırasına döndü. Tam neden diye soracaktım ki tarih hocasının sınıfa girmesi ile ders başlamış oldu.
Dersi dinlemedim tabiiki de gözüm bana kafasını sıradan hiç bir şekilde kaldırmayan Bangchan'daydı. Sonra aklım başıma geldi ama biraz geç geldi. Şuan göz gözeydik. Yutkunduğunu yukarı aşağı git gel yapan adem elmasından anladım. Ki seside gelmişti ta buraya. Hemen başımı çevirdim. Aptalsın Min Ah aptal! O ite yüz veriyorsun gerizekalı!! Zil çaldığında oh çekip sıramdan kalkıp Jeongin'in sırasına gittim ve tam önüne oturdum her zaman ki gibi. Şaşkım bir şekilde gözlerimin içine baktı. Güldüm hatta kahkaha atmıştım. Özlemiştim çocukları. Bana çok yakındılar ama bir o kadar da uzaktılar işte. Artık hepberaberdik eskisi gibi. Yüzüne eğildiğimde geri çekilmişti gülümsedim yine.
Jeongin : M-Min Ah b-biz barışmamış mıydık?
- Ahahahah evet evet tatlım sadece şaka yaptım.
Dedim ve geri çekildim.
Minho : Hey hadi kantine inelim acıktımmm!
- Hala kahvaltı yapmıyor musun sen ?
Muzipçe gülümsediğinde kahkahamı tutamadım.
-Hiç değişmemişsiniz. Hadi inelim.
Hep birlikte kantine indik ve geniş bir masaya dizildik. Sohbet muhabbet derken zil çalınca tekrar sınıfa çıktık. Sınıfa geldiğimizde Bangchan ve Sejong sürtüğü kavga ediyordu. Sırama geçip oturdum ve gülümseyip onları izlemeye başladım.
Sejong : Sen beni ne ile suçladığının farkında mısın ha!? Hani çok aşıktın ne oldu aşkına!?!?
Bangchan : Aşkımla bunun ne alakası var Sejong!? Lütfen bunu yapmamış ol sana inanmak istiyorum ama-
Hyunjin : Ne kastın be boşver Bangchan sonuçta biz kimiz ki? Senin Sejong'tan başka kimin var ki?
Jeongin : Hergün birimize sarkan Sejong değil mi? Hani şu onunla yatmadığımız için bizi dövdüren?
Bangchan : Kapayın çenenizi Sejong öyle birşey yapmaz!
- Yaptı işte daha ne zorluyorsun elimizdeki somut kanıta inanmayıp gidip şu ağzına sıçtığıma inanıyorsun!!!
Sejong : Sözlerine dikkat et yer elması!
Sıramdan sinirle kalkıp dibine kadar geldim.
-Etmezsem ne olur? Sürtük.
Tam saçıma uzanacaktı ki elini tutup ters çevirdim ve arkasına geçtim.
Sejong : Ah bırak beni!
-Ohoo daha yeni başlıyoruz.
Bangchan : Bırak onu Bom.
- Ne oldu üzüldün mü Chan hım?
Sejong : Ona Chan diyemezsin!!
- Kes sesini sen!
Seungmin : Hoca geliyor Min Ah!
Sejong'u ittirip sırama geçtim. Gerizekalı önce yere düştü sonra da tıpış tıpış yerine geçti. Hocada geldiğinde ders başlamıştı.
Öğlen arasına girmiştik. Zil çaldığında öyle bir oh çektim ki sanki dersin işkence altındaydım. Gerçi ders işlemek işkenceden farksızdı orası ayrı konu.
Bangchan yanıma geldiğinde şaşırdım. Sıramdan kalktığımda beni tekrar geri oturtturdu.Bangchan: Özür dilerim.
- Ne için? Ah hayır dur hangi hatan için birden çok varda?
Bangchan : Hepsi için. Haklıymışsın. O-o sürtüğün tekiymiş. En başında seni dinlemeliydim. Özür dilerim.
- Yo ben kimim ki beni dinleyeceksin neyse dışarı çıkacağım başka bir diyeceğin var mı?
Bangchan : Yok.
Tam arkamı döndüm gidiyordum ki seslenmesiyle ona döndüm.
Bangchan : Ah şey e-elin daha iyi mi?
Elime baktım hala onun taktığı bandana sarılıydı. Sinirle çıkarıp ona doğru fırlattım.
-Bu seni hiç ilgilendirmez!
Aklımla oynuyordu resmen! Sanane sanane yani! Şimdi centilmen olup kalbimi falan mı kazanacaktı!? Filmlerde olur ya hani bad boy bad girl aşkı falan. Ah bad girl derken nerede bizim grup diyecektim ki karşımda banka oturmuş sohbet eden sevimli çifti gördüm. Minlix ikilisi şirin şirin sohbet ederken bende rahatsız etmemek için başka tarafa yöneldim birde ne göreyim! Ryujin ve Hyunjin aynı şekilde tatlı tatlı sohbet ediyor. Sizden hayır gelmez diyerek kantine gittim. Tanrım burda da mı!? Jeongin sende mi!? Sana ve Jeongin çilekli süt almış birlikte bir masaya oturmuş gülüşüp sohbet ediyorlardı. Bir sap bir enayi bendim herhalde. Tam arkamı dönmüş gidecekken birine çarptım. Yere düşecekken belimden bir el beni rezik olmaktan kurtardı. Şimdi diyeceksiniz ki bu Bangchan hayırrr tabiki değil. Beni yakalayan Bobby di. Gülümsedi ve konuştu.
Bobby : Hey yürürken daha dikkatli ol Bom az daha düşecektin!
- Sağol Bobby sen olmasan rezil olmuştum.
Kıkırdadım.
Bobby : Hani sizinkiler neden tek başına geziyorsun?
Sana ve Jeongin'i işaret edip bıkkınca konuştum.
-Bir ben sapım herhalde hepsi işi pişirmiş.
Güldü.
Bobby : Bende tam çikolatalı süt ve lolipop alacaktım. İster misin?
-İstemez miyim? Tabiki de isterim!
Kahkaha atıp sıraya geçti bende güzel bir masaya oturup beklemeye başladım. Az sonra geldi lolipop ve sütün birini bana uzattı. Birlikte hem yiyip hem konuşurken yanımıza telaş içinde Minho geldi.
-Bom çabuk gel bu bu olamaz çabuk ol!!!!
Yine en heyecanlı yerinde kestim hehhehehe iyi okumalar bebeklerim....