23

7K 704 1.2K
                                    

|İhanet.

"Jeongguk... Ne kadar korktuğunu hissedebiliyorum, sen... Sen beni ne kadar üzgünü hissedemiyor musun?"

"Seni bilerek mühürlememi istedin değil mi? Sırf ayrıldığımızda ölecek eşiğe gelmem için..."

"Hayır! Yemin ederim öyle bir şeyi düşünmedim, hayır."

"Biliyor musun sana artık inanmıyorum Taehyung. B-ben ilk kez birine güvenmek istemiştim, sen de şaşırtmadın. Herkes gibisin."

Ve son sözleri Taehyung'un tek bir kararda kalmasına neden olsa da bunu fark edememişti. Yerde sessizce iç çeken bedenden uzaklaşarak karşısındaki koltuğa oturup sigarasını yakarak dudaklarına götürdü. İzmaritin ve nefes sesleri dışında küçük ev derin bir sessliğe gömüldüğünde Jeongguk çaresizlikle ne yapacağını düşünüyordu. Buradan gitmeliydi, Taehyung'un kendisine bir şey yapacağını içten içe hissediyordu.

"Eğer, eğer bana dürüst olmazsan bulduğum ilk anda burayı terk ederim ve sen çürümüş krallığında yaşamaya devam edersin Taehyung."

Derin bir nefes işittiğinde gözlerini üzerine dikerek ayağa kalkmıştı. Sessizliği öylesine sinirini bozuyordu ki güçlerini gösterip göstermeyeceğini içten içe sorgularken elindeki bibloyu cama attığında çarpmak üzereyken aniden havada asılı kaldı. bedenini deltaya çevirdiğinde parmaklarını dahi hareket ettirmeden yalnızca gözleriyle bibloyu eski yerine koyduğunda gözlerini birkaç kez kırpışıtırarak şahit olduğu olağanüstü gücünün bir hâyâl ürünü olarak kabul eden zihni bir süre idrak etmeye çalıştı fakat olmamıştı. Tamamen zihninin yanılsaması olmalıydı.

"Gözlerimin yanıldığını söyle. Ben... Bunca zaman psişik güçlere sahip olan bir adamla aynı evde mi kalıyordum?"

"Benden korkuyor musun Kim?"

"Soyadım Jeon!"

"Ama ben içindeyken ve kulağının dibinde soyadımla sana seslenirken gülümsüyordun..."

"Artık her şey değişti."

Taehyung dudakları arasındaki sigarayı masaya bastırarak ayağa kalktığında kendisine çekingence bakan fakat içten içe korkusunu belli etmemeye çalışan küçük şeytanının birkaç adımda yanına ulaşarak aralarındaki mesafeyi yok etti. Sıcak nefesleri dudakları arasında kaybolurken elleri zarif belinin üzerinde gezinerek gözlerini birleştirmişti.

"Ellerimin beline çok yakıştığını fark ettim... Hep üzerinde durmalı belki de bu mümkün mü sence?"

"Taehyung..."

Bu kez çekinmiyordu sesi, kendinden emindi. Onu ilk kez öptüğünde, içine girdiğinde, bedenini okşadığında, dudaklarını mühründe gezdirdiğinde kullandığı bir tondan çok uzaktı ve bu farkındalık istemsizce eşinin belinde gezinen parmaklarının uçlarını ürpertirken garip bir şekilde durgunlaşmıştı.

"Bana dokunmandan rahatsız oluyorum."

Jeongguk'un kendisine yaklaşımı zincirleri kopmuş hayvanın pençelerini terbiyecisine gösterirken ona usulca yaklaşıp sakinleştirmeye çalışması gibiydi ve Taehyung güçlerinden dolayı ilk kez canının bu denli yandığını hissetmişti. Saniyeler sonra titreyen elleri belinin üzerindeki bilekleri tutarak bedeninden uzaklaştırıp birkaç adım geriye çekildi.

"Sana zarar vereceğimi mi düşünüyorsun?"

"Eğer bana tam olarak ne olduğunu açıklarsan, ön yargılarımı yıkabilirsin. Güçlerinden başlamalısın bence. Neler yapabiliyorsun?"

Sorusunu es geçerek konuşmaya devam ettiğinde Taehyung'un taşıdığı hâyâl kırıldığını en derinlerinde hissetse de bunu önemsemek istemiyordu.

wanderlust 'tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin