29

5.9K 606 560
                                    

|Lordun yakıcı merhameti.

"Taehyung anlatmayacak mısın bana? Bilmeye hakkım yok mu?"

Jeongguk'un kırgın gözleri üzerinde gezinirken yanağından süzülen gözyaşıyla bedenini kolları arasına çekerek tedirgin nefesini eşinin omuzları üzerine bıraktı. Saniyeler geçerken düşünceli bir şekilde sessizliğini bozmayan adamın ellerini elleri arasına alarak gözlerine bakmasına neden olduğunda duyduğu huzursuz nefesle gözlerini yakınırcasına kapatmıştı. Korkusu, çekincesi benzini soluklaştırmış gözlerinin parlaklığını çekip almıştı Taehyung'un. Eli kararsız bir şekilde eşinin yüzüne yaslandığında baş parmağını yanağının üzerinde gezdirerek o solgun gözlerin odağı olmayı dilemişti. Öyle de oldu, Jeongguk'un şefkatli hareketi Taehyung'un endişesini bir anlığına yatıştırırken dudakları arasından eşinin o çok beklediği cümle dökülmüştü.

"Anlatacağım. Her şeyi anlatacağım.”

Güç bulmak istercesine yatağa oturup kısa süreliğine söyleyeceklerini toparlamak adına kelimelerini sıralarken her şeyi net olarak bilmediğine Jeongguk'un inanmasını diliyordu fakat inanmayacaktı.

“Bu gece bana izin versen... Yarın konuşsak olmaz mı? Hem sen de çok yorgunsun, gözlerin kıpkırmızı olmuş.”

“Hayır, ben bu belirsizlikle kolların arasında uyuyamam anlamıyorsun Taehyung.”

Bildiklerini anlatma vakti gelmişti.

“Peki.”

Ondan hoşlanıyordu, Jeongguk'dan fazlasıyla hoşlanıyordu ve onu kaybetmek istemiyordu fakat ona anlatacakları eşini kaybetmesine neden olacaktı.

Biliyordu. Tek isteği son kez de olsa ona sarılmaktı fakat Jeongguk kendisi gibi düşünmüyordu, her şeyi bilmeye ihtiyacı vardı ve bu durum benliğini mahvediyordu. Yıpranmış ve yorgundu.

“Bu topraklar yüzyıllardır Kim ailesine aitti. Çok küçüktüm, her şeyi tam olarak net hatırlamıyorum fakat bir gün herhangi bir cinsiyete sahip olmayan bir grup göçebe olduklarını ve topraklara sığınmak istediklerini söylemişler ve halkımız da her ne kadar kim oldukları bilinmese de çaresiz göründükleri için kabul etmiş... Daha sonrasinda alflardan biri cinsiyetsizlerin her gece farklı noktalardan yerin altına açılan bir kapıdan girdiklerini fark etmiş... O güne dek büyülerini kullanamıyorken halk bunu fark edince yerin altından yani bu topraklardan gitmesini istemişler... Geçici bir barış için teyzem ve Kyung denen cinsiyetsiz evlendirilince istedikleri gibi kısa süreli bir barış dönemi yaşandı fakat dediğim gibi her zaman topraklarda devam eden bir gerginlik vardı... Elbette ki beklenilen barış sağlanamadı ve cinsiyetsizler toprakların bir kısmını ailemizden istediğinde ilk sorunlar o dönem çıkmaya başladı. Kyung her zaman âdi bir adam olduğu için yer altından bilgiler getirmeye başlamış, bu şekilde ailemiz yerin altındaki birçok zayıf noktadan, her şeyden haberdar olmuştu. Teyzem büyük oğlu ve babamla barış için yeraltına inilen kapıyı bulduklarında cinsiyetsizler onları cezalandırmak adına oğlunu öldürdüler ve savaş da bu şekilde başladı... Biz yalnızca barışı ve bizim olan toprakları korumak istemiştik Jeongguk.”

Titreyen nefesi odanın gergin havasında kaybolurken Jeongguk kırgın bir şekilde yalnızca olanları dinliyordu, her şey çok fazlaydı.

O an için öğrendiklerinin altında kalmaktan korktu.

“Güçlerimiz sonsuz değil, annemin de öyle değildi... Yine de halkın büyük bir kısmını kurtardı. Güçleri uzun süreli kullandığımızda bitap düştüğümüzü biliyorum ve annemi de zayıf buldukları ilk anda öldürdüler, daha sonrasındaysa babamı... O sırada teyzem, ben ve Minseok'la birlikte kaçmıştık topraklardan... Sonrasında liderleri ölünce ve yeni bir lider ortaya çıkmayınca güçlerini kaybetmeye başladılar... Yıllar geçti, ben büyüdüm ve biz topraklarımıza cinsiyetsizlerin güçsüz düşmesinden dolayı tekrar kavuştuk ve halkı toparladık... Ben çok küçük olduğum için teyzem yıllar boyunca yönetti burayı.”

wanderlust 'tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin