7- ❝evet, sen ve bay lee. ❞

8.6K 843 1K
                                    

nothing but thieves - take this lonely heart

i've got a message that you can't ignore
maybe i'm just not the man i was before

“i've got a message that you can't ignoremaybe i'm just not the man i was before„

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☰ ☱ ☲ ☳

her şey garipti, ben çok gariptim. yavaşça değişiyordum, dıştan asla düzgün durmayan okulun klasik beyaz gömlek ve kravatı hâlâ aynı olsa da şu birkaç haftada içimde garip değişiklikler olduğunun farkındaydım ve ne olduğunu kelimelere dökemeyecek kadar bir acayip ruh hâlindeydim.

öpücüğün ardından geçen bir haftada beklediğim şeyler olmuştu ama o benim niyetimi büyük ihtimal yanlış anladığından, yani ondan olan isteğimin sadece cinsel amaçlı sanmıştı ki öyle olsa sarhoş olduğu gece istediğimi alırdım, bundan dolayı günlerce yüzüme bakmaması bir yana, bana öpüşmenin tekrarlanmaması ya da benim yine öyle bir şeye girişmemem için yüz yüze olsun, mesajlaşarak olsun hiçbir şekilde bir şey dememişti; bu da yavşak, utanmaz seo changbin'e göre tabii ki açık kapı bırakmak anlamına geliyordu.

yapma dememesini bir kenara bırakırsak beni tamamen yok saymıştı ilk günlerde. hiçbir şey yaşanmamış gibi 'sınavda şu konular çıkacak, sınıfa yaz' , 'ödev şu sayfalar, haber ver' dışında bana bir şey demese de ben tabii ki laf dinlemiyor, bulduğum her fırsatta ona hâl hatır soruyordum ya da başka jestler yapıyordum. benim bünyem böyle şeylere terstir lakin öpücüğün ardından iki gün sonra, yani çarşamba günü ilk derse zar zor yetişen ben, ders başlamadan on dakika önce gelmiş ve ona kantinin kazık paraya sattığı dandik kahvelerden almıştım kendime bile sayılı kez almışken.

yüzümde, hatta tüm vücudumda çattığı kaşlarıyla anlamaz bakışlarını gezdirirken yaptığım şeyi yadırgadığını belli ediyordu ama bu kahve getirme işini birkaç kere yapmıştım ve aramızda aynı konuşmalar geçmişti. 'günaydın bay lee, kahve aldım.' diyerek hâlâ şişik duran gözlerimin yer aldığı yüzümde bir gülümsemeyle ona küçük karton bardağı uzattığımda önce sinirli ve katı tutmaya çalıştığı ifadesiyle bana dik dik bakar, ardından elinde olmadan yüzündeki kaslar yumuşar ve ona uzattığım bardağı, engel olamadığını birbirine bastırdığı ve hafifçe titreyen dudaklarından anladığım minik gülümsemesini sunarak minik eliyle alıp üflemeye başlardı.

birkaç gündür hava soğuk olsa da ekstra kalın kıyafetler giyişi, boynuna doladığı koyu renkli şalı olsun hasta olduğunu bariz belli ediyordu fakat getirdiğim kahvelerin de yararı olduğunu düşünüyordum ki solgun duran ten rengi normal tonuna bu günlerde kavuşmuştu. çok tatlı gelmişti bana o kadar kalın giyinmesi, üstündeki krem renkli, büyük ve ona bol gelen montu kollarından sarkıyordu; içine giydiği süveterden dolayı da o kadar şeyin içinde karlı havada anneleri tarafından kat kat giydirilen küçük çocuklardan farksız duruyordu, o kadar kıyafet parçası içinde okul içindeki paytak adımlarını izlemek ise ayrı bir keyifti benim için açıkçası.

no resistance ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin