9- ❝gitmemi istemiyorsun.❞

12.9K 824 1.5K
                                    

uyarı: bu bölümde yetişkin içerik bulunmaktadır.

keyifli okumalar ❤

-

lay - lay u down

"i know what you want, so let's have fun
it's all right, and you know it's true

"i know what you want, so let's have funit's all right, and you know it's true„

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☰ ☱ ☲ ☳

susmasını istemiyordum, şu an en son istediğim şey susmasıydı. ondan bir tepki bekler gibi elimi daha da iç bölgelere ilerletirken sadece kesik bir nefes alışını hissetmiştim, sırtını belli belirsiz bir şekilde dikleştirmişti. istiyordu, farkında olsa da göstermekten çekinir bir hâli vardı ama bu konuşmamızla aramızda farklı bir bağın oluştuğu reddedilemez bir gerçekti. ona göre, ondan olan tek isteğimin cinsel yönde olmadığını kanıtlamıştım ve bu yüzden yanımda bir anda rahatlamış olması gözümden kaçmamış olan bir ayrıntıydı.

parmaklarım yavaşça uyluğunu okşarken tekrar kesik bir nefes alıp iki bacağını biraz daha araladı ve seo changbin'e göre bu, yakılabilecek en büyük yeşil ışıktı.

"gitmemi istemiyorsun." diye mırıldandım gözlerim onun üstündeyken, siktiğimin saygı kalıplarının artık hiçbir önemi kalmamıştı. felix'in ise bakışları hâlâ aşağı doğru iken kafasını sağa sola salladı hafifçe, 'istemiyorum' diyişi bir fısıltı gibiydi ve içten içe bildiğim bu durgunluğunun uzun sürmeyeceği düşüncesi ile birlikte birkaç saniyenin ardından doğrulanarak benim bile ne ara gerçekleştiğini fark edemediğim bir sürede kucağımda bana dönük şekilde otururken bulmuştum onu. bacaklarımda duran kuşu koltukta bir yere yerleştirmişti ve ikinci kez bol üstünden ellerimi yerleştirdiğim o ince bel kıvrımının bu seferki gerçekleştirilme amacı daha farklıydı ve bunu bilmek bile bir titreme veriyordu vücuduma.

"changbin," diye adımı mırıldanırken yüzümde gezdirdiği baygın bakışları beni delirtecek gibiydi, daha çok dayanamayarak dudaklarımı önümdeki dolgun pembelikler ile birleştirdiğim gibi kucağımda hafifçe kıpırdanarak bedenini biraz daha benimkine yaklaştırmış, kollarını boynuma dolayarak aç bir şekilde kafasını sertçe bana doğru bastırmaya başlamıştı. salyalardan kaynaklanan ıslak sesler kendini belli ederken arada ön dişlerimizin birbirine sürtmesi bile kasıklarıma bir alev vermeye yetiyor iken öbür yandan yavaşça kalçasını bana sürter misali oynatmaya başlatması deli ediyordu beni, geçen her salisede daha fazla istiyordum onu. dudaklarına anında bırakmaya başladığım derin kelebek öpücüklerin ardı kesilmez iken onun sıcak nefeslerini ağzımda hissediyor, zaten ıslak olan ortamı parlatıcısından kalmış kiraz kokulu nefesiyle daha da nemlendirmesine izin veriyordum. onun bir yandan alt dudağımı emmeye çalışması küçük bir karmaşa yaşatsa da hayatımda yaptığım en iyi öpüşmeydi ve tek nedeni felix'in bir anda bu denli kendinden geçmiş bir hâle bürünmüş olmasıydı. "yatak odasına... götür." dedi dudaklarımızın arasına neredeyse hiç mesafe koymadan-ki her kelimesini telaffuz edişinde dudakları, benimkilere çarpıyordu.

no resistance ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin