10- ❝siktir git changbin, gerçekten.❞

8.9K 793 1.5K
                                    

arctic monkeys - r u mine?

and i go crazy 'cause here isn't where i wanna be
and satisfaction feels like a distant memory

“and i go crazy 'cause here isn't where i wanna beand satisfaction feels like a distant memory„

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☰ ☱ ☲ ☳

sikik otobüs o kadar doluydu ki bir an cidden önümdeki kadının kucağındaki bebeğinin keline kusacaktım. aslında her gün maruz kalsam da bu sefer balıkçıların olduğu sokaktan geçerken midemdeki kıpırtıları hissetmiştim ve emin olun bu kıpırtılar, bay lee'yi gördüğümde oluşanlar gibi değildi. evime en yakın olan çalılıklarla kaplı eski otobüs durağında indiğim an midemin ağzıma gelmesiyle yeşilliklerden birine midemde ne varsa boşaltmıştım. tabii bunu iner inmez yaptığım için otobüsteki insanlar ve benimle birlikte inen orta yaşlı kadın da görmüştü, komik tarafı da buydu. otobüsteki kişilerin tepkisini göremesem de kafamı kaldırdığım an kokoş, ağzındaki sakızı şapırdatarak çiğneyen kadının bana attığı iğrenir bakışlardan bir farkı olduğunu sanmıyordum.

"fazla sakızınız var mı?" nedensizce orada durmuş ve kusmamın bitmesini beklemiş kadına baktığımda yüz ifadesi birkaç saniyenin sonunda normale dönmüştü, çanta denmeye bin şahit büyüklükteki, minik bir valize benzeyen siyah deri çantasını karıştırdı.

"böğürtlenli, al tatlım." şu içinde on tane falan bulunan paketi eline alıp kopardı bir tanesini, uzattığım elime bıraktığı gibi yürümeye başladım bir teşekkür mırıldanıp. arkamdan hızlıca gelen topuklu ayakkabının çıkardığı tok ses beynimde yankılanır iken "bir dakika!" diye seslendiğini duymuştum, kafamı ona çevirdiğimde anime kızları gibi olan, ellerini yanında sallayarak yaptığı koşuşu birkaç adım sonra sona ermişti. "tatlım, sen burada mı oturuyorsun?"

"evet," dedim sakince. "sokağın sonunda."

"ben kızımı ziyarete geldim de," bir eli saçında iken anında yürümeye başlamasıyla ben de ona yetiştim bu sefer, verdiği sakızı ağzıma atıp çöpünü cebime koyduğumda hâlâ bir şey arıyor gibi hızla etrafına bakınıyordu. "burada böyle sarı bir bina varmış, biliyor musun?"

düşünürken alt dudağım büzüldü otomatik olarak, 'hmm' diye mırıltılar döküldü. "sanırım benim binamın yanındakini söylüyorsunuz." aslında yaklaşık bir yıldır bu evde oturmama rağmen yan binamda oturan bir kız görmemiştim. aslına bakılacak olursa ben çoğu komşumu görmemiştim, sadece bir üst katımda oturan üç çocuklu boşanan kadını biliyordum, birkaç tamir işi için çağırdığı olmuştu ve gördüğüm kadarıyla fazla yorgun biriydi. üç katlı binanın en üst katı da boştu, çünkü bir yağmurda ev çökecekmiş gibi bir izlenim bırakıyordu ve ev boş kaldıkça gece gelen gençler duvarlara meme resimleri çizip altına üstüne ingilizce 'sikiş' yazmaya başlamıştı. ilk bina sahibi bunu yapan kişi olarak benden şüphelenmiş olsa da birkaç dakika içinde fikrini değiştirmişti beklediğim üzere.

no resistance ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin