the 1975 - guys
"i hear a song and start to cry
pretend it's smoke that's in my eye„☰ ☱ ☲ ☳
ann
hava, aralık ayının yarısını tamamlamış olduğumuzdan dolayı en soğuk, en acımasız tarafını gösteriyordu bize bugünlerde. sabahın köründe başlayan ağır kar, öğlen saatlerine kadar sürüyordu ve hangi öğrenciye sorsanız, bu okulun o günlerde tatil olması için yeterdi-ki kore genelinde böyleydi bu durum ne yazık ki.
cuma gününün gece saatlerinde başladı ilk kar; felix, elindeki kedi figürlü porselen kupasında bulunan acı kahvesi ve kendisine sardığı, uçları bacaklarına kadar sarkan gri battaniyesi ile siyah balkon demirlerine yaslanmış bir şekilde karşı binalardaki ışığı açık dairelerden gözüken mutlu ailelere bakıyor, kendisi gibi balkonda olup çiftlerin karşısındakilere saygısı yokmuşçasına telefonlarında zaman harcayan çiftlere söyleniyordu. "yazık size ya, elinizdekinin kıymetini daha bilmiyorsunuz ki siz... yazık."
evet, lee felix, sevdiğini bile bile kaybettikten sonra sevdiğinin yanında olmanın değerini anlamıştı her şeyin değerini kaybettikten sonra anlayan mahluklar gibi.
sonra ise kafasını kaldırdı bıkkın bir tavırla, insanlardan usanmış bir ifade ile derince soluduğu dondurucu havanın içini titretmesine izin vermiş, gökyüzündeki bulutlardan zar zor seçilen yıldızlarda göz gezdirirken de tam tersine, sıcacık kahvenin boğazından akmasına izin vermişti birkaç yudum ile.
öylece baktı, parmakları tuttuğu kupada sürekli yer değiştirip sabırsızca, bir şeyin olmasını bekliyormuşçasına hareket ederken buna isyan eder gibi tekrar derince bir nefes aldı. neyin olmasını bekliyordu ki? changbin adındaki o saygısız genç bir anda binasının önüne gelip aşkından yanmış şekilde şiirler mi okuyacaktı? güldü kısaca felix, en üst katta oturduğundan dolayı bunun imkansız olduğu zaten barizdi ama şiir okuyan bir changbin düşünmek güldürmüştü onu lakin yağmur altında dans ettiren adam bunu da yapardı, değil mi? o günü hatırlamak bile, öpücükleri hatırlamak bile bir külfet idi açıkçası felix için. gülerken bir acı hissetse de kafası öne düştü kısa süreliğine, kaldırdığında ise gördüğü şeyler minik kar taneleri dışında bir şey değildi.
inkar edemezdi, kar tanelerini görünce kalbi hızlanmıştı ve kafasını daha da yukarı kaldırmıştı bu sefer. beyaz noktaların gökyüzünden yeryüzüne olan kısa yolculuklarını parlayan gözlerle, küçük bir çocuğun neşesi ile izlerken gülümsemesi söndü yavaşça; yerini bir boşluğa bıraktı, kesik nefeslere, üst ve alt dudağı birbirine sertçe bastırmaya bıraktı. ilk karın anlamını bilirsiniz, değil mi? yılın ilk karı yağarken kimin yanında olursanız onunla kaderlerinizin bağlanmış olacağına dair bir inanış vardır, felix ise bu tarz batıl inançların hastasıdır. asla merdiven altından geçmez, keskin aletleri birinin eline bırakmaz ya da sabahları herhangi bir karga görmemek için etrafa bakmaz. tabii, changbin onun bu özelliğini bilse yüzüne gülerdi felix'in. cidden böyle şeylere mi inanıyorsun, sen? diyerek kahkaha atıp inatla sabah bir karga görüp, günün ortasında felix'i öperdi belki kötü şansın bir karga ile gelmeyeceğini belli etmek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
no resistance ✓
Fanfictionchanglix ❝lise son sınıf öğrencisi seo changbin, lee felix'in öğretmeni olduğu ingilizce dersinde uyuyakalınca tahmin bile edemeyeceği bir rüya görür. ❞ _₂₀₂₀ 🚫bu kurgu; argo, küfür, yetişkin içerik ve zararlı alışkanlıklar bulundurmaktadır🚫 resmi...