13- ❝melodin olarak düşün bunu.❞

7.1K 706 1K
                                    

woodes - dancing in the rain

formed a new choir, one note became a harmony
the storm pours, but we'll be dancing in the rain

“formed a new choir, one note became a harmonythe storm pours, but we'll be dancing in the rain„

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☰ ☱ ☲ ☳

"ne? daha önce hiç yağmur yağarken dans etmedin mi yani?"

zamanında yapmış olduğum ve gerçekten keyif aldığım bir şeydi bu. en son hyunjin ve minho ile birkaç ay önce, ağustos ayının sonlarından bir gece yine itaewon'da geçirdiğimiz bir vakitten sonra yağmaya başlayan hafif yağmurda durduk yere, müzik olmadan saçma hareketler yapmaya başlamıştık ve ciddilik ile monotonlukta kaybettiğimiz ruhumuz, vücudumuzda olduğunu hatırlatır gibi bir his vermişti. memnuniyetsizlik üstüne ansiklopedi yazabilecek potansiyeldeki ben ise, resmen bayılmıştım buna.

"yağmur altında mı? hayır." dedi en başta şaşkınlıkla kaşlarını kaldırmışken hemen ardından kısaca yüzünü buruşturarak, olduğum yerde durup elini tutarken onun da durmasını sağlamıştım ve sızlanma sesleri gelmeye başlamıştı anında kulağıma. "changbin hayır, dans etmeyeceğiz." dedi ciddi bir tonla ama bu hissi bilmiyordu, biz gittikçe ıslanmaya devam ederken onun keyfi bozulsa da ben rahatlıyordum.

"edeceğiz."

"saçmalama, müzik falan da yok, bak cidden çok üşüyorum. n'olur eve gidelim!" hâlâ sızlanmaktan ve şikayetlenmekten vazgeçmeyen felix, elini tutmam sayesinde onu kendime doğru çekmem ile şaşırmış bir şekilde gözlerini açmıştı.

"hoşuna gidecek," dedim sesim yağmurun kaldırıma çarpan sesine karışırken. o ise hâlâ memnuniyetsiz gözlerle bana bakıyordu. elindeki çantayı alıp kendi çantam ile birlikte yakınımızdaki bankın üstüne bıraktıktan sonra bir elimi beline yerleştirip diğer elimle de onun elini tutunca bedenlerimiz ile arasına bir mesafe koydum, o ise resmen silah zoruyla yapar gibi boşta olan elini omzuma yerleştirmişti.

"şimdi ne yapacağız?"

"dans edeceğiz," dedim yerimde yavaşça sallanmaya başlamış iken.

"dans etmek istemiyorum." kısık çıkan sesi ve etrafta dolanan gözleri ile söylediği bu cümle, güldürmüştü beni.

"neden bu kadar sıkıyorsun kendini?" dediğimde ise bana bakmaya başladı. "hayatta kendini kaybetmiş gibisin, rahatlamak ne demek biliyor musun?"

"biliyorum tabii ki-"

"bilmiyorsun, rahatlamak tüm işlerin bitince oturup bir dizi açmak değil, felix. hayat seni kontrol ediyor ve sen asla kendini memnun edecek, kendini bile şaşırtacak bir şey yapmıyorsun."

bu dediklerim ile birlikte ifadesi yumuşamıştı ve derin bir nefes alarak vücudunun kontrolünü yavaşça bana bırakmaya başlamıştı, kendisini sıkmasından ziyade bunu yapması hoşuma gitmişti ve birlikte yavaşça hareket ediyorduk artık.

no resistance ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin