changlix
❝lise son sınıf öğrencisi seo changbin, lee felix'in öğretmeni olduğu ingilizce dersinde uyuyakalınca tahmin bile edemeyeceği bir rüya görür. ❞
_₂₀₂₀
🚫bu kurgu; argo, küfür, yetişkin içerik ve zararlı alışkanlıklar bulundurmaktadır🚫
resmi...
““me and mr. heart, we say the cutest things about you how you seem unreal and we'd probably die so quick without you„
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
☰ ☱ ☲ ☳
"felix, felix! boku yedik. iyi yedik hem de."
öğle teneffüsü olmuştu bile, changbin ile sürekli gittiğimiz en üst kattaki sınıfta buluşalım dememize rağmen kendisinin yaklaşık yirmi dakika sonra gelmesi ve asla telefonundaki mesajlara bakmaması beni sinirlendirmiş olsa da gelmemesinin önemli bir sebebi olduğunu belli etmişti. yani, sanırım.
içeri girdiği gibi kapattı kapıyı, kaşlarının stres ile kalkmış olduğunu görünce nedenini merak etsem de çok ciddi bir şey olacağını sanmıyordum, o yüzden gülerek yanına gidip boynuna sardım kollarımı.
"hm, neden?"
"şimdi... her şeyden önce benim ağzıma güzelce sıçacaksın, biliyorum."
bu lafına istemsiz daha çok güldüm. "yine, neden?"
"gülme, gerçekten ciddi." deyince onun boynuna bir öpücük bıraktım.
"tamam işte, anlat." derken boynuna yakın bir şekilde durmaya devam ettim.
derin bir nefes aldı.
"changbin? anlatsana. bu kadar mı ciddi?"
"bak, yemin ederim sana benim hiçbir suçum yok. aslında... yok, hayır cidden benim suçum yok."
kaşlarım çatıldı onun yüzüne bakarken, "düzgünce anlat şunu."
"olmaması gereken birinde... olmaması gereken bir fotoğrafımız olsa... ne yapardın?"
bu saçma ve gerginlik dolu sorusunu işittiğim an kalbim yerinden çıkmak ister gibi hızlandı, kollarımı ondan çektim. "ağzına sıçardım changbin. kim bu? kimde ne fotoğrafımız var?"
"benim suçum değil! hem şey fotoğrafı..." gözlerini kırpıştırdı, "ben bu sınıfta senin yüzünü okşarken çekilmiş."
ha siktir ya, diye mırıldandım derin bir nefes alarak. ne alaka ki şimdi bu? neden, cidden neden?
"kimde bu fotoğraf?"
"sangmin." çekiniyor olduğunu belliydi, onun adını söylerken bile sesi kısılmıştı.
"bir dakika, bir dakika... olayı baştan anlat."
"şimdi öğle teneffüsüne girdiğimizde kız kapının önünde duruyordu, biz bununla... sevgiliydik önceden. işte bir şey göstereceğim dedi, kenara çekip fotoğrafı gösterdi."
kıstığım gözlerimi onun yüzünde gezdirdim. yalan söylüyor ya da olayı eksik anlatıyor, kaçırdığı gözlerinden ve sesinin tonundan belli. ben iyi tanırım malımı.