8- ❝adam evliydi. ❞

8K 870 961
                                    

nirvana - dumb

my heart is broke, but I have some glue
help me inhale and mend it with you

“my heart is broke, but I have some gluehelp me inhale and mend it with you„

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☰ ☱ ☲ ☳

"teşekkürler." kısa süre geçmeden minho'nun mırıldanmasıyla konuştuğunu gördüğüm ikiliden gözlerimi sonunda çekebilmiştim. kimdi o yanındaki adam sorusu, anında beynimin tamamını ele geçirmeye başlamıştı.

"önemsiz." dedim sessizce, dikkatimi vermek istesem de bir türlü beceremeyerek.

"önemli aslında. neyse, görüşürüz yarın." kısaca omzuma vurup direkt uzaklaşmaya başlamasıyla kısaca onu izlemiş ve bay lee ile o adamın olduğu yere doğru yürümeye başlamıştım, beni ilgilendirmediğini biliyordum, zaten otobüs durağı oradaydı. bahanem buydu daha doğrusu.

sokağın sonuna yaklaştıkça bay lee'nin rahatsız bir hâli olduğunu fark etmem uzun sürmemişti, sürekli hızlıca yukarı aşağı sallıyordu kafasını, kollarını da önünde bağlamıştı. adamın ise simsiyah kıyafetleri, kafasında gri bir şapka bulunuyordu ve bu yüzden kim olduğunu görmeyi geç, ifadesi bile zar zor belli oluyordu. şüpheli gelmişti bu bana, neden bilmiyorum, tamamen içgüdü.

normal şartlarda, sadece yürüyüp geçecektim.

"ah, changbin!" aramızda birkaç metre kalmış iken gözlerini etrafta kısaca gezdirir gezdirmez beni görmesiyle abartılı bir şekilde kocaman gülümseyip elini sallamıştı ve bir boklar döndüğünü daha da sarih belli edemezdi. "sonunda geldin." adımlarımı hızlandırıp yanlarına ulaştığımda yüzüme minik bir gülümseme yerleştirip anında deminden beri konuştuğu adamın yüzüne baktım, otuzlu yaşlarını çoktan yarılamış olduğunu alnında belirmeye başlamış kırışıklıklardan, ağırlaşan göz kapaklarından ve solmuş ten renginden tahmin ediyordum ve şaşkın bir ifadesi vardı, adamın yüzü bile gıcık etmişti beni açıkçası.

"çok beklettim mi sizi?" bay lee'ye yaptığı bu oyunda yardım etmeye karar vermiş iken o bir elini ben onun yanına ulaştığım an sırtıma koymuş, bana bakmaya başlamıştı, gözlerinden belliydi rahatladığı ve minnettarlığı. bu ise daha da büyük soru işaretleri oluşturmaya başlamıştı beynimde.

"hayır, çok olmamıştı zaten." bunu demesinin ardından biraz kıkırdamıştı ama sesinden bile stresi oldukça belli oluyordu.

"öğrencin sanırım." karşısındaki adam sonunda hırıltılı sesiyle konuştuğunda -daha çok mırıldandığında- bende gözlerini gezdirmişti ve aynı şekilde onun yüzüne bakmıştım ben de düz bir ifadeyle.

no resistance ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin