11- ❝içki kaçırıyoruz partiye amına koyayım, oldu mu?❞

8.1K 736 887
                                    

børns - clouds

i forget this and that, i forget about the shit that doesn't matter
my memory could be erased and I'd still be thinking 'bout your face

“i forget this and that, i forget about the shit that doesn't mattermy memory could be erased and I'd still be thinking 'bout your face„

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


☰ ☱ ☲ ☳

"ee, gidiyor musunuz bakalım partiye?" dedi bay lee kağıtlar bir yandan toplanırken oturduğu sandalyesinde geri yaslanıp bacak bacak üstüne atınca.

'evet, tabii.' diye mırıldanmala sınıfı kaplarken yüzümde bir gülümseme oluştu.

"hocam gitmem diyordum, siz geliyorsunuz diye fikrim değişti." yeonjun'un bunu demesiyle kaşlarımı çatıp kafamı arkaya çevirerek ona doğru baktığımsa yarım ağız gülümsüyor olduğunu gördüm. ne yalaka herifsin sen...

çoktan kapıldı yeonjun, başka kapıya.

kafamı ifadem aynı bir şekilde tekrar önüme çektiğimde derin bir nefes almıştım farkında bile olmadan ve bay lee ile tekrar göz göze geldiğimizde benim bu hareketimi görmüş olacak ki hafifçe gülümsemişti. üzgünüm, kıskanç biriydim, hem de fazlasıyla.

"benim okulumda hiç yapılmamıştı böyle şeyler, şanslısınız." dediğinde yuna sıraya kağıtları koymuş, bay lee'nin ona bir teşekkür mırıldanmasından sonra yerine oturmuştu. "bahçe nöbetçisiydim ben bugün," kısık sesle konuşurken sıranın üstünde duran telefonundaki saate baktı. "oh, birkaç dakika kalmış. ben şimdiden çıksam iyi olur, afiyet olsun herkese, sessiz durun ve zil çalana kadar kimse çıkmasın."

uyarıları biter bitmez birkaç onay gelmesiyle sadece telefonunu alarak sınıf kapısından sessizce çıktı. çıktığı gibi ise minho resmen uçarak yanıma gelip yanımda yere çökmüştü, gözleri hevesle açılmış şekilde bana bakıyordu.

"kanka bak ne yapacağız, biliyor musun? ben şimdi wooyoung'dan isterim, meşrubat doldurma görevini falan bana verir."

lee minho, bir kere şaşırt beni.

"oğlum sen ne zaman akıllanacaksın lan?" bu dediğime bir anda gülmeye başladı, bir eliyle oturduğum ders sırasını tuttu.

"kanka bak dinle, hyunjin ile falan ortaya para koyup bir şişe votka alalım, tamam mı? sen onu ceketine sarıp çantana koy, girişten alırım ben senden." ciddi ciddi onu dinlerken kafamı yukarı aşağı salladım, o ara ikimizin gizlice konuşup gülüştüğümüzü görmüş olacak ki hyunjin de yerinden fırlayıp yanımıza gelerek minho'nun yanında dizleri üstüne çöktü.

no resistance ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin