12- ❝öğrencilerinin onun ile ilgili düşünceleri yakardı canını.❞

7K 702 936
                                    

lana del rey - california

you don't ever have to
be stronger than you really are
when you're lyin' in my arms, baby

“you don't ever have tobe stronger than you really arewhen you're lyin' in my arms, baby„

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☰ ☱ ☲ ☳

"seni orospu!" kalabalığa yaklaşınca hiç de tanıdık gelmeyen bir kadın sesinin tiz sesiyle bağırışı adımlarımın hızlanmasına sebep olmuştu, "nasıl bunu yaparsın, ha? bir de öğretmensin sen, utan!"

bunu duymam ile birlikte insanları yavaşça kenara iterek olayın ne olduğunu anlamak için yaklaşmıştım ortaya doğru, gördüğüm kişi ise olduğum yerde ayaklarımın çivilenmesine sebep olmuştu.

lee felix.

düz ve siyah saçları omzunda biten ve şu anki hâlinin tam tersi olarak kıyafetleri olsun, yüz hatları olsun oldukça nizami görünen kadının işaret parmağının hedefi, sinirli gözlerini de ayırmadığı kişi olan bay lee'den başkası değildi. sarı saçlı, öylece durmuştu yerinde. hiçbir şey demeden, ifadesiz tutmaya çalıştığı gözleri ile dudaklarını asla ayırmadan kadına bakmaya devam ediyordu ve ben de aynı şekilde gözlerimi ikisi arasında gezdirip duruyordum şaşkın bir şekilde ve daha komiği ise, orada bulunan yaklaşık otuz kişinin hiçbir şey yapmadan olanları izlemesi, kimilerinin aralarında tahminlerde bulunarak kısık sesle konuşmasıydı. gittikçe geriliyordum, bay lee'ye ve onun düz ifadesine bakarken parmak uçlarımın kanının çekildiğini, soğuduğunu net bir şekilde hissediyordum, beyazlaşan boğumlar gözlerimin önüne geliyordu.

kimsenin bir şey yapmamasına sinirlenmiştim, kendimin bile sadece durup her bir geçen saniyede felix'in yakasına yapışmaya hazır olan kadını izlememe sinirlenmiştim.

"nasıl bir insansın sen? söylesene! o kadar eğittiğin çocuğumu da mı düşünmedin?"

kafamı hızlıca sağa sola sallayıp kendime gelmiştim artık, yanımdaki insanları yavaşça geriye ittim. "boş boş izleyip durmayın, hiç mi işiniz yok amına koyayım?" bir anda içimde alevlenen kıvılcım ile çoğu kişinin yavaşça oldukları yerden ayrılmasını sağlamıştım, neden olduğunu tahmin edilebilir olsa da stresten ellerim hafifçe titremeye başlamıştı insanların bana birkaç laf edip uzaklaşmalarını izlerken.

"kocasını falan mı çalmış yoksa?" iki kız benim uyarımdan sonra yavaşça uzaklaşmaya başlarken bir yandan konuşmaya ve gülmeye başlamıştı. "tanrım, bay lee'nin böyle biri olduğunu tahmin dahi edemezdim."

"cidden evli adamlarla mı yatıyormuş?" her uzaklaşmaya başlayan kişi, ağzını açtığı gibi gözünü kapatmaya başlıyordu. kimse hiçbir şey bilmeden konuşuyordu. o adamın, aylarca bay lee'ye çektirdiği eziyeti ve baskıyı kimse bilmiyordu, bay lee'nin o adam yüzünden ilk atandığı yerden tayin istemek zorunda kaldığını kimse bilmiyordu, taşınmak zorunda kaldığını ve asıl ihanete uğrayan kişinin o olduğunu kimse bilmiyordu. işte, böyle konuşuyordu insanlar. gördükleri ilk şeyde bir yargıya vararak, anında orospu ve erkek avcısı etiketini yapıştırmaları birkaç saniyelerini almamıştı görüldüğü üzere ve benimle ilgili olmamasına rağmen, taş kalpli olarak bilinmeme rağmen bunları duymak benim bile canımı acıtmıştı. dedim ya, insan bazı şeylerin farkındayken bir farklı hissediyor, hatta üstün hissediyor diye. işte öyle bir zamandaydık yine doğrusu, tek fark ise üstünlükten çok bir iğrenme duygusunun beynimi ele geçirmesiydi.

no resistance ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin