Media: GÖKTUĞ
Multimedia: İLYAS YALÇINTAŞ ( OLUR OLUR)
Ben heyecanla yerimde titrerken, o sakince kahvesini içiyordu.
Onun bu rahat tavırları, biz yanyanayken kendim olmamı saglıyordu. Her ne kadar bu güzel sözler beni mutlu edip heyecanlandırsada, en azından bana sadece arkadaşça yaklaştığını anlayabiliyor ve tuhaf düşüncelere kapılıp saçmalamıyordum.
Çok geçmeden kahvelerimizi bitirip arabaya geçtik. Biraz ilerlediğimiz sırada Göktuğun telefonu arabadaki sıkıcı sessizliği bozdu. Eline alıp ekrana baktıktan sonra sessize alıp hışımla torpidoya fırlattı!
Göktuğun yüzü ekrandaki ismi görür görmez darmadağın olurken, telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu. Sonunda tekrar eline alarak, sıkıntılı bir ses tonuyla konuşmaya başladı."-Efendim!
- Hayır yeni döndüm ne istiyorsun!
- Ne..! Nasıl şimdi iyimi peki? Tamam ben geliyorum hemen!""Çisem çok özür dilerim ama sana bir taksi çağırsam, eve yalnız dönebilirmisin? Benim gitmem gerekiyor!"
" Tabiki. Ben hallederim. Sen hemen git! Kötü bir şey yok değilmi?
"Hayır önemli bir şey değil. Tekrar özür dilerim. Dikkatli git olurmu? Evde görüşürüz.
Yoldan çevirdiğim taksiye binerek evin yolunu tuttum. Yol boyunca aklıma takılan tek şey Göktuğun ilk kez gördüğüm o üzgün yüzüydü... Konuştuğu kişi kimdi ve onu bu denli üzebilecek ne söylemişti? Umarım kötü bir şey olmamıştır diye içimden geçirirken sonunda eve varmıştım. Dış kapıda beni Harun karşıladı ve şoföre para uzattı! Şaşkınlıkla taksiden indim.
"Harun sen benimi bekliyordun?"
"Göktuğ abi aradı ve seni karşılamamı istedi. Daha önce Haberim olsaydı seni almaya gelirdim."
"Sorun değil teşekkür ederim. Bu arada Harun neler oldu? Göktuğ... Çok üzgün görünüyordu... birine birşeymi oldu?
Hayır anlamında başını sallarken, Harununda üzgün olduğu yüzünden anlaşılıyordu.
Neler olup bittiği hakkında tek bir fikrim yoktu ama kötü birşeyler döndüğü gün gibi aşikârdı. Ertesi gün bütün derslere Harunla devam etmiştik. Göktuğ dünden beri ortalıkta görünmüyor ne Harun nede Aras Göktuğ hakkında sorduğum hiç bir soruya cevap vermiyordu! Akşam ev derin bir sessizliğe gömülürken, ben odama çıkmış dün olanları aklımdan geçiriyordum. Hangi ara Harunu arayıp beni karşılamasını istemişti? O gerçekten iyi ve düşünceli biriydi ve üzülmesini asla istemiyordum. Onu ilk defa bu kadar sinirli ve üzgün görmüştüm. Buda onun için endişelenmeme neden oluyordu.1 hafta sonra
Aradan günler geçmişti fakat Göktuğ' dan hala bir haber yoktu. Gün geçtikçe endişelerim daha çok artıyor kendimi sürekli onu düşünürken buluyordum. En son evde görüşürüz demişti... Peki neden hala gelmemişti? O yokken hiç birşeyin tadıda yoktu. Bana en başından beri yanımda olacağına dair söz vermişti! Belki ciddi problemler yaşıyordu ama en azından benimle bir şekilde iletişime geçebilirdi. Tek bir kez bile aramaması sinirlerimi bozuyordu!
Son iki gündür annemin gönderdiği parada suyunu çekmiş ve ciddi derecede sıkıntı ya düşmüştüm. Günler önce, bir iş bulması hakkında Buseyle konuşmuş ondan gelecek haberi bekliyordum. Artık daha fazla burada kalamazdım. Hem Göktuğ'da yoktu... Kendimi tamamen rahatsız hissediyordum. Aras ve Harunu çok seviyordum ve Göktuğun yokluğunda, beni rahat ettirmek için ellerinden geleni yapiyorlardı ama artık başımın çaresine bakmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIFIR BEDEN AŞK
ChickLit(Hikaye ismi, daha önce hiç bir hikayede kullanılmamıştır. Alındığı takdirde yasal işlem başlatılacaktır!) ÇİSEM'DEN Kaç yıl oldu bilmiyorum aynaları kırıp atalı... Kendime hiç küskünlük etmedim bunca zamandır, çünkü bu bedeni ben seçmedim! Bu hayat...