Bir süre bana ona attığım mesajlar hakkında neşeyle sorular sormuş, ardından yorgun düşüp başını omzuma yaslayarak gökyüzünü izlemeye başlamıştı. Ben de onu izliyordum işte. Gecenin karanlığında parlayan mor saçlarına dokunup sürekli gülümseyişini izliyordum.Onu sevdiğimi kavradığı andan beri bir ağlıyor, bir gülüyordu. Kahkahalarla ağladığını bile görmüştüm. Bir iç çektikten sonra dudaklarımı omzumdaki kafasına bastırdım.
"Gel."
Bana anlamayarak baktığında kolundan tutup kucağıma çektim ve göğüsüme yaslı olarak şekilde onu yere oturttuktan sonra şaşkın bakışlarının bana çevrilişini izledim. Gözlerini büyütüp şaşkınlığını belli edecek gücü kalmadığından sadece ağzı hafif aralık bir şekilde bakıyordu.
"Sana seni ne kadar sevdiğimi anlatayım." diye kısık sesle konuştum ve doğmak üzere olan güneşe çevirdim bakışlarımı. Gökyüzü en güzel anındaydı, hava hala karanlıktı fakat güneş biraz kendini belli etmişti. Ellerimi karnında birleştirirken aralarına onun ellerini de almıştım.
Well you only need the light when it's burning low
Işığa yalnızca sönmeye başladığında ihtiyaç duyarsın
Only miss the sun when it starts to snow
Güneşi sadece kar yağmaya başladığında özlersin
Only know you love her when you let her go
Onu sevdiğini ise yalnızca gitmesine izin verdiğinde anlarsın
"Şuna bak... ölüm seni bana getirdi."
Söylediği cümleye hiçbir cevap vermeden çenemi boynumun altındaki kafasına koyduktan sonra dudaklarımı araladım.
"Bir söz vermeni istiyorum. Ben bunları anlatırken... gözlerin bir saniyeden fazla kapanmayacak, tamam mı?"
Sesim titreyince öksürerek boğazımı temizledim. Bir süre sessiz kaldıktan sonra iç çekerek yanıtladı beni.
"Söz."
Only know you've been high when you're feeling low
Sadece dipte hissedince yükselmiş olduğunu anlarsın
Only hate the road when you're missin' home
Yalnızca evi özlediğinde yoldan nefret edersin
Only know you love her when you let her go
Onu sevdiğini ise yalnızca gitmesine izin verdiğinde anlarsın
And you let her go
Ve gitmesine izin verirsin
"Gezi gününü... hatırlıyor musun? Günün tamamını beraber geçirmiştik. Sinemaya gittiğimizde hep seni izledim. O güne kadar yaşadıklarımızı, sana söylediklerimi ve senin her şeye rağmen beni sevmeni düşündüm. Sahte hesaptan attığın onlarca tweet'i, anonim olarak aşkını anlattığın onlarca mesajı düşündüm. Ve o an, seni sevdiğimi fark ettim. Ben fark etmeden hayatıma girdiğin gibi kalbimin de en içine girdiğini anladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/228040904-288-k937517.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
favorite crime ✔️
Fanfiction|where do broken hearts go adlı kitabımın ikinci kitabıdır, lütfen ilk önce onu okuyun.| -jikook