Bölüm 3: İçkili Bir Oyun

10.5K 65 11
                                    

Persephone, gülümseyerek "ne yapalım?" diye sordu. İkisinin arasında sanki kırk yıllık hukuk varmış gibi konuşuyordu Kazım ile ve Kazım, bundan hoşlanıyordu.

Kazım, Persephone'a aşık falan olmamıştı ama güzelliğine hayran kalmıştı ve Persephone'un kendisinin olmasını bütün arzusuyla, bütün benliğiyle istiyordu.

Persephon da Kazım'ın kendisine sahip olmasını, kötülükler yapmasını istiyordu ve bunu yapmanın, yaptırmanın çok kolay olacağını hissediyordu.

Kazım, sonunda gülümsedi ve "bana gidelim mi?" diye sordu.

Persephone, tebessüm etti ve "olur." dedi.

"Peki evin yakın mı?"

Kazım, "pek sayılmaz." dedi.

"Ama arabamla gidebiliriz."

Persephone, tebessümünü yine eksik etmedi ve "tamam." dedi.

"Haydi gidelim!"

Kazım, gülümseyerek "gidelim." dedi ve beyaz, Peugeot Sedan 301 marka arabasına doğru yürüdüler. Kapı açıldı ve Persephone, sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturdu. Yanına Kazım oturunca, onu etkilemek için eteğini yukarı doğru çekti ve Kazım bunu fark etti ve o an Persephone'a karşı duyduğu cinsel arzuları kabardı. Anahtarı kontağa soktu ve arabayı çalıştırdı. Park ettiği yerden çıkardı ve Persephone'u yatağa atma düşüncesinin verdiği arzu, mutluluk ve hevesle arabayı hızla sürdü. Kısa sürede arabayı eve sürdü. Persephone'a baktı ve "geldik." dedi.

Persephone, Kazım'a gülümseyerek karşılık verdi ve arabadan indi. O arabadan inince, Kazım, arabayı iki katlı evin garajina park etti ve arabadan çıkıp kapılarını kilitledi. Arabanın anahtarını cebine koyarken evin anahtarını çıkardı.

Persephone, Kazım'ın kapıyı açmasını beklerken "tek başına mı yaşıyorsun?" diye sordu.

Kazım, kapıyı açarak gülümsedi ve "sayılır." dedi.

"Ben, annem ve babamla beraber yaşarım. Buraya da arada sırada bir kafa dinlemeye gelirim. Anahtarı sadece bende vardır. Benim evim sayılır yani."

Persephone, "anladım." dedi ve Kazım ile birlikte içeri girdi. İçeri girer girmez salona girmiş bulundu. Salondan mutfak ve üst kata çıkılan merdivenler görülebiliyordu. Kapının karşısında duvara dayalı bir yemek masası bulunuyordu. Hemen solunda, pencerenin önünde ise üçlü bir koltuk ve onun çaprazında büyük bir televizyon, karşısında ise yine bir üçlü koltuk vardı. İki koltuğun arasında uzun bir sehpa da bulunuyordu.

Kazım, gülümseyerek "işte bizim fakirhane." dedi. Persephone'a baktı.

Persephone, etrafına bakınarak yürüdü ve "güzelmiş." dedi. Çantasını koltuğun kenarına bıraktı ve koltuğa oturdu. Bacak bacak üzerine attı.

Kazım da Persephone'un karşısına oturdu. Bacaklarını seyretmeye başladı.

Persephone, bunu fark etti ve bacak bacak üstüne atmaktan vazgeçti. Aklına kurnazca bir fikir geldi. Öne doğru eğildi ve gülümseyerek "haydi oyun oynayalım." dedi.

Kazım, şaşırarak "ne oyunu?" diye sordu.

"Birbirimize işlediğimiz günahları, yaptığımız kötülükleri itiraf edeceğiz. En büyük itirafı yapan o etabı kazanmış olacak ve bir bardak tekila içecek. Ama en sonunda daha fazla içmeye dayanamayan kaybetmiş olup kazanın bir isteğini yerine getirecek. Var mısın?"

Kazım, böyle bir oyun fikrini pek beğenmese de Persephone ile yakınlaşacağını düşündü ve "tamam." dedi ve ayağa kalktı.

"Dolapta tekila olacaktı. O zaman ben iki bardakla onu getireyim."

Persephone, gülümseyerek "tamam." dedi ve Kasım mutfağa giderken kendisi de parmaklarını şaklattı ve sehpanın üzerine bir tekila şişesi belirdi.

Kazım, elinde şişe ve iki bardakla geri dönünce şaşırdı. Kısa bir süre sonra çantasında olduğunu anladı ve elindekileri sehpanın üzerine bırakırken "sende varmış ya." dedi ve Persephone'un karşısına oturacakken Persephone'un "yanıma otur." dediğini duydu. Bunu seve seve kabul etti ve Persephone'un yanına oturdu. Bacaklarını bacaklarına temas ettirdi ve ateş bastığını hissetti. Arkalarındaki camı açtı.

Persephone, tekilanın tekini açarken "yetmez diye düşünmüştüm." dedi ve bardakları doldurdu. Bardağın birisini kendisi aldı. Birisini de Kazım'a verdi ve sırıtarak "başlayalım." dedi. İlk itirafı kendisi yapacaktı.

"Üçüncü sınıftayken sınıfta sevmediğim bir kızın teneffüste kimse görmeden en sevdiği kalemini pencereden aşağıya atmıştım."

Kazım, ilk etapta kazanabileceğini düşünerek sevindi ve "beşinci sınıfta ayar olduğum bir çocuğu sırf hal ve hareketlerini beğenmediğim için dövmüştüm." dedi ve tekilayı tepeye dikti. Bardağını yeniden doldurdu.

"Altıncı sınıfta altı sevgilim oldu."

Kazım, ikinci etabı kaybedeceğini anlayıp üzüldü ve aynı zamanda Persephone'un kolay bir kız olduğunu anlayarak sevindi. Onu yatağa atmanın kolay olduğunu düşündü.

"Yedinci sınıfta babamın arabasını çalıp direğe vurdum."

Persephone, güldü ve "ben kazandım." dedi ve bardağı boşaltıp geri doldurdu. Kazım "hayır." diyerek itiraz edince hemen pes etti ve gülümseyerek "iki bardak iç o zaman." dedi.

Kazım, gülerek "tamam." dedi iki bardak tekilayı boğazından aşağı yuvarladı. Persephone'dan itiraf bekledi.

"Lise bir de toplamda üç erkekle yattım."

Kazım'ı Persephone'dan duyduklarıyla bir kez daha sıcak bastı. "Benimle de yatar mı acaba?" diye düşündü. Sonra daha önce hiç sevişmediği aklına geldi. Daha da ateşlendi. Tüm benliğiyle Persephone'un seviştiği ilk kişi olmasını istediğini fark etti. Sonra düşüncelerinden sıyrıldı ve "lise birdeyken babamın cüzdanından iki bin lira çalmıştım ve arkadaşlarıma içmiştik." dedi.

Persephone, "hangimiz kazandık?" diye sordu.

Kazım, sırıttı ve Persephone'u süzdü.

"Şu an yapacağım şeyle kazanacağım gibi duruyor."

Persephone, gülerek "neyle?" dediği anda dudağında baskı hissetti avının artık tamamen kafese girdiğini anladı ve gülerek Kazım'ın öpücüklerine karşılık verdi.

🔴Bölüm Sonu🔴

Bundan sonraki bölümler oy ve yorum sayısına göre yayımlanacaktır. ❗‼❕

Persephone (+18) (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin