~Claire Fleming~Duyduğum ayak sesleriyle elimdeki bardağı sehpanın üzerine bırakıp arkama döndüm.
"Hey."
Angela elinde bir battaniye ile kapıda dikilmiş bana bakıyordu.
"Burada olduğumu nereden bildin?"
Battaniyeyi omuzlarıma bırakıp koltuğun etrafından dolaştı. Yanıma ulaştığında güçlükle koltuğa oturup battaniyenin diğer ucunu omzuna aldı.
"İçimde uyuyamayacağına dair bir his vardı. Kontrol etmek için çıktığımda balkon kapısının açık olduğunu fark ettim."
"Teşekkür ederim. Üşümeye başlamıştım."
Gülümsemekle yetinip kolunu omzuma attı. Jane'in söylediklerinden sonra Angela'nın nasıl hissettiğimi öğrenmeden beni bırakmayacağını biliyordum.
"Saçlarını okşamamı ister misin?"
"Gerçekten mi?"
Soruma gözlerini devirip kafamı omzuna yaslamamı sağladı. Eli saçlarımı bulduğunda aniden gelen ağlama isteğini geçiştirebilmek için derin bir nefes aldım.
"Beni yanlış anlama, Jane'i severim ama sana karşı..."
"Tam bir orospu gibi mi davranıyor?"
Gülerek kafama vurdu.
"Evet, evet. O kötü sözcükten."
"36 yaşında hala küfür etmek yerine kötü sözcük demen çok tatlı Angie."
Bir kez daha öncekinden sert bir şekilde kafama vurduğunda kıkırdayarak ayaklarımı sehpaya uzattım. Angela çok nadir küfür eder, ettiğindeyse çoğu zaman bana hitap ediyor olurdu.
"Burada saatlerdir oturmana sebep olan şey onun söyledikleri miydi? Üzerinden 3 gün geçti Claire."
"Hayır, hayır. Yani evet... Sanırım?"
Sesime yansıyan endişemi hissetmiş olmalıydı ki kafamı omzundan kaldırdı.
"Seni uyutmayan şeyi bana anlatana kadar içeri girmeyeceğimin farkındasın değil mi?"
Gözlerimi devirerek ondan ayrılıp battaniyeye sarıldım.
"Ciddi olduğumu biliyorsun. Düşünebilmen için sana zaman verdim ama yine içine kapanmaya başlıyorsun. Bu yüzden ya aklını kurcalayan şeyi anlat ve açıklama fırsatın olsun ya da ben gözlemlerimden yola çıkarak ne olduğunu bulmaya çalışayım ve saatlerce burada oturalım."
"Saatlerce senin sesine katlanmak mı? Asla!"
"Claire... Alaycılığınla bu konuyu konuşmaktan kurtulamayacaksın."
Ona anlatsam da anlatmasam da sorunun ne olduğunu anlayacağını biliyordum. Daha fazla saklamanın bir anlamı yoktu.
"Lilith."
Sanki bunu söylememi bekliyormuş gibi sıkıntıyla tuttuğu nefesini bıraktığında kaşlarımı çattım. Angela'nın insanları okumakta iyi olduğunu biliyordum ama Lilith'e olan duygularımı anlamış olabilir miydi?
"Gecenin bu saatinde öğrencin hakkında mı düşünüyordun? Tabii gayet normal."
Bununla alay ettiğine göre durumun farkında olmalıydı.
"Beni rahatsız eden şeyin ne olduğunu biliyorsan neden beni uğraştırıyorsun?"
"Düşüncelerimde haklı olduğumun dile getirilmesinden hoşlanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miss Fleming // GxG (teacherxstudent)
ChickLit"Senden ne istedi?" Ellerini kollarımın iki yanına koyup beni duvardan ayırdı. Benden bir cevap alabilmek için doğrudan gözlerime bakıyordu. Endişeliydi ama kelimelerinin altında yatan öfkeyi de hissedebiliyordum. "Para." Ellerinden birini omzumdan...