Genç adam gömüldüğü vakit, törene katılan tüm gözü yaşlı insanlar ve de askerler bir bir onu yalnız bırakıp mezarlığı terk etmeye başladılar. En son mezar başında iki kişi kalana dek de bu böyle devam etti.
Uzun siyah paltolu, hafif kır saçlı adam fesini düzeltip çömeldiği yerden doğruldu. Yanındaki resmi asker kıyafetli yaşlı şahsa dönüp "İçim hiç rahat değil Salim bey." dedi. "Bunun sonu böyle bitmemeliydi."
"Nasıl bitmeliydi?" diye sordu o da, bir onun kadar üzgün bakışlarını çevirip; "Suçlu yakalandı, dava kapandı. Mehemmet'in ölümü beklenmedikti, ancak kendisi unutulmayacak bir vazifeyi gerçekleştirmeden de gitmedi. Rabbim rahmet etsin, bir gün biz de onun ardından geleceğiz."
Bu manidar gerçek üzerine her ikisi de önlerindeki toprak yığınına baktılar. Baş taraftaki Mehemmet'e ait kırmızı fesin yanına yeşil bir bayrak konmuş, uçuşup duruyordu. Toprak çok suskundu, ancak bu içinde Mehemmet gibi bir neferi taşıdığı gerçeğini de değiştirmiyordu. Mehemmet ölmüştü. Hem de...
"Onu o sahilin kenarında, karnından vurulmuş bir halde bulduklarını söylediklerinde inanamadım." dedi Cevdet bey ve ekledi; "Ancak derdim bu değil. Mehemmet bir şey biliyordu ve bunu da bize söyleyemeden gitti."
"Mektup gayet açıktı Cevdet Bey; Julian Karmindot ile konuşma fırsatı bulursam, ona Vefik Paşa'yı neden öldürdüklerini soracağım. Julian, Konstantiniyye'ye James'a yardım etmek için gelmiş olmalı ki Mehemmet ile çarpışırken o da öldü. Zaten başından beri Mehemmet'e karşı olan düşmancıl tavrı da bunun işaretidir."
"Peki, şu ana dek size haber ettiğim tüm gerçekler birer yalan ola, demesi? Bu cümle James hakkında söylediklerine de gölge düşürmüyor mu?"
"Belki de James'tan masum olarak söz ettiği mektuplarından bahsediyordur."
"Yine de bir şeyleri kaçırdığımızı düşünüyorum. Biliyorsunuz, Julian'ın cenazesine Mehemmet'in ortadan kaybolduğuna şüphelendiği o mabeyinci de katıldı. Mehemmet'e göre bir şeyler bildiği için ortadan kaldırılan biriydi. Gerçekte ise sadece memleketinden acil bir haber aldığı için izin alamadan yurt dışına çıkmıştı. Bunu James'da Mehemmet'e söyledi. Mehemmet ise ona inanmayıp o vakit yersiz şüphelendi."
"Şahit olarak olay yerinde bile bulunmayan bir mabeyincinin yetmeyeceğini biliyorsun."
"Zaten mabeyinciyi sorguladığımızda da hiçbir şeyden haberi yoktu ve sadece bir kere evden ayrılmasıyla yaşananlardan dolayı da konuşamayacak kadar bitkindi. Derdim bu değil, bir şeyler eksik... Mehemmet ya başından beri kandırılıyor ya da kanıyordu. Belki o ölen hizmetli bile..."
"James'tan şüphelenmiyor musun?"
"Tüm Kormindot kadar şüpheleniyorum. Mehemmet'in öldürüldüğü gün James'la birlikte çarşı da olup da masum gözyaşları dökünce serbest bırakılan Johanna'dan ve bir şeyden haberi olmadığı için şüphelenilmeyen Jason'dan da. Ve bir suçlu yakalanmış, dava kapanmış gibi hissetmiyorum."
"Seni sadece Mehemmet'in ölümü üzdü ve bu yüzden düzgün düşünemiyorsun Cevdet Bey. Bir hafta sonra anlamaya başlarsın."
"Ve James da idam edilecek."
"Bir paşayı öldüren katil, bu devlette ancak bu şekilde cezalandırılır."
"Belki de tek suçlu Julian'dır."
"Mehemmet'in mektupta çoğul eki kullandığını unutuyorsun. Üstelik James'ın onu bilerek konağa davet ettiğinden de şüphelenmekteydik."
"James'da Johanna kadar masum olduğuna yemin etti."
"Ne demek istiyorsun?"
"Dava kapandı, ancak biraz daha araştırmak istiyorum diyorum."
"Böyle yapmak içini rahatlatacaksa iznim sana ait, ancak James'ın masum olduğunu kanıtlayabilmen için bir haftan var."
"Bana dua edin."
Cevdet Bey, bir hafta boyunca Karmindot malikânesinde yattı, kalktı, gezindi, karıştırdı, ancak James için bir kanıt bulamadı. James'a hiç kimse şahitlik edemezken, kurtaracak kimsesi de yoktu. Adamın bildiği tek şey, Mehemmet'in öldüğü gün çarşıya inmiş olmasıydı. Ancak bu Julian'ın suç ortağı olmadığı anlamına da gelmiyordu. Daha somutsal bir kanıta ihtiyaçları vardı. Cevdet Bey ise onun ne olduğunu bilmiyordu.
James'ın idam edileceği gün tüm Karmindot malikânesi boşaltıldı. Çünkü uyku düşkünü Jason memleketine dönüyor, hanımefendi Johanna'da ülkedeki diğer akrabalarının yanında kalmaya gidiyordu. Yani bu ev artık bir Karmindot değildi ve kardeşler anılarını hatırlamamak için burayı satmayı düşünüyorlar, ancak satmadan önce de kaçmayı planlıyorlardı. Çünkü böyle bir hikâyeye sahip konutu satmak bile onlar için yeterince yıpratıcıydı. Acı olan ise James'ın idamından önce eşyaların gidiyor olmasıydı.
Cevdet Bey, kardeşlerin biraz aceleci davrandıklarını düşündü, ancak böyle bir durumda şüphelenmeden önce hak da verdi. Sadece James'ın idam anında bu şehirde bulunmak istemiyor olmalıydılar.
Johanna, Cevdet beyin konutta kaldığı süre boyunca eve ancak bir kere gelebilmiş, onda da dalgın ve şişkin gözlerle bir hayalet gibi ne yapacağını bilemez halde ortalıkta dolanmıştı ki bu da hiç yardımcı olmuyor demek oluyordu. Sonra şehirdeki son günlerini otelde geçiren Jason'ın artık yatağından hiç kalkmadığından bahsetmiş, bir gün onu da yatağında ölü bulmaktan korktuğunu da eklemişti. Sonra saçmaladığını itiraf etmiş ve dayanamayıp da bu sefer James hakkında konuşmaya başlamış, susmamıştı. James ona göre masum, hiçbir şey bilmeyen, suçu sadece kumar olan bir ağabeydi. Ancak bir adam öldürmüş olması onun için şok ediciydi. Belki Julian'dan beklerdi, ancak James bir karıncayı bile incitemezdi. Cevdet Bey, artık James için elinden geleni yaptığını söylese de Johanna'nın hak verilebilir huzursuz hali bir süre ona musallat olmuş, sonra o karanlık ruh haliyle birlikte evi terk etmişti.
Cevdet Bey, tıpkı Mehemmet gibi kızın masum olup olmadığına karar veremiyordu, ancak James'ın masum olduğuna inandığı kesindi. Bu mesleki bir histi; insan bu mesleğin içindeyken zaman geçtikçe suçluları neredeyse anlından tanır oluyordu. Tutuklanan James'ın yaşlı ve şaşkın gözleri ise bir kere bile kırpılmamıştı. Yani yalan söyler gibi bir hali yoktu, daha çok yıkılmış bir binanın manidarlığını anımsatıyor, yürek burkuyordu. Cevdet Bey haksız yere suçlanmanın acısını bilirdi ve ona yardım etmek istiyordu. En azından Mehemmet'te böyle isterdi...
Cevdet Bey, elindeki çerçevedeki sarı fonlu fotoğrafa bakarken bunları düşünmekteydi. Fotoğrafta, meşhur Karmindot beyi ve çocukları vardı. Gençler burada biraz daha çocuktular. Sonra onu da önündeki kutuya koyduğu sırada, adamlarından biri beyi çağırdı.
Mehemmet'in kaldığı odadaki neredeyse yüz kilo ağırlığında olan mermer komodini zar zor taşımışlar, ardında kalan tozlu zeminde ise Mehemmet'in Cevdet Bey için bir kere daha yazdığı, ancak mühürsüz ve hatta tarihsiz bırakılan bir mektup çıkmıştı.
Cevdet Bey, idama saatler kala şu ümitsiz anlarda yaşadığı bu sevinç ve heyecanı asla unutamayacaktı. Mektubu okur okumaz da James'ı izbarçodan, kendini de henüz yaşanmamış bir vicdan azabından kurtarmak için can havliyle koşup atına bindi.
Mehemmet belki ölmüştü, ancak hala görev hâsıl oluyordu.
.
Siz de Cevdet Bey'e katılıyor musunuz? :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mektuplar Mevzular Merhumlar
Mystery / Thrillerممم 09 /04 /2020 #gizem #WattpadMysteryTR Batılı bir aileye yurt olmuş gizemli bir konak, Ve çok yakınında gerçekleşen diplomatik bir cinayet... Yazar görünümlü gizli bir Türk nefer, Ve ondan da gizli, suskun bir katil... Peki, siz bu hikâyede kimin...