Mektuplar Mevzular Merhumlar

8.mevzu

Cevdet Bey, atını olabilecek en iyi süratte dörtnala sürerek ilk önce kadıyla görüştü, sonra da hapishaneye yetişti. James'ı son dakikalarında kendi haline bırakmışlardı. Cevdet Bey, hücresine gelip de ona durumu anlatınca da adam resmen gözyaşlarına boğuldu ve diz çöküp inandığı tanrısı için dua etti, kurtulduğuna şükretti. Kanatlı bir kuş gibi görünüyordu. O denli heyecanlanmıştı ki gözyaşlarını durduramıyordu.

Biraz sakinlediği vakit Cevdet Bey, ona ilk önce ölen kardeşi Julian'ı sordu. James ondan asla şüphelenmediğini belirtti. Sonra Johanna'yı sordu. Onun için "Bir karıncayı bile incitmez." dedi. Sonra da Jason'ı sordu. Cevap vermesindeki tereddüt öncekilere nazaran fark edilebilirdi.

"Sadece uyur ve bize nelerle uğraştığından bahsetmez. Evden ayrıldığı gibi dönerken de bir o kadar sessizdir. Uzaya gitse haberimiz olmaz, o denli sırlıdır." Cevdet Bey, katilin o olduğundan şüphelendiklerini söyleyince de James durgunlaştı, ancak inkâr etmedi. "Umarım geçerli bir sebebi vardır, yoksa bu gerçek babamızın ruhuna eziyet eder."

Jason'ın önceden verdiği ifadesi de diğerlerine göre oldukça şüpheliydi. Jason, o gece her zamanki gibi uyuduğu için güya hiçbir şeye şahit olmamıştı ve şimdi de bir gemiyle şehirden ayrılıyor, daha doğrusu kaçıyordu.

Cevdet Bey'in yanına aldığı neferlerle birlikte bir sonra ki durağı Sarayburnu limanı oldu ve neyse ki gemi kalkmadan önce de yetişti. Kader gerçeğe ulaşmasında yardımcı oluyordu, ancak sadece bir salise gecikseydi şimdi her şey altüst olacaktı.

Jason'ı, güvertede yaslanmış dalgaları izleyen yolcuların arasında bulduklarında, Mehemmet'in tasvirlerinin aksine bir beyefendi kadar şık görünüyordu. Siyah bir takım elbise giyinmiş ve saçlarını yandan taramıştı. Ancak yine o her zamanki umursamaz uykulu gözleriyle etrafına bakınmaya devam etmekteydi.

Cevdet Bey, onu beş ay önce öldürülen Vefik Paşa katli ile Mehemmet'in ölümünden sorumlu tuttuğunu belirterek tutukladığında ise gülümsedi ve "Demek sona geldik." dedi. "Pekâlâ, itiraf ediyorum. Her ikisini de ben öldürdüm ve pişman değilim. Bunu kendi ülkem, davam, haç ve Roma için yaptım."

Sonra Jason, beklenmedik bir coşkuyla güvertedeki meraklı bakışlara dönüp sesini yükseltti ve bir kahraman olmaya çalıştı. "Onları öldürdüm, çünkü bu benim için kutsal bir vazifeydi! Anlıyor musunuz? Şimdi de kutsal ruh adına ölmeye razıyım! Siz ottomanlar bunu hak ettiniz. Ben ve atalarım sahip oldukları toprakları elbet bir gün geri alacaklar. Hatta ne var biliyor musunuz? Sizin çocuklarınızı sahipleneceğiz ve onlara haçı öğreteceğiz, sevdireceğiz. Onların sizi ve inançlarını unutmasını sağlayacağız. Sizden nefret edecekler. Öyle ki kemiklerinizi mezarlardan çıkarıp köpeklere yedirecekler! Kalplerinden atalarına karşı olan sevgi ve saygılarını da alacağız ki sizden utanacaklar. Sonra da Türk neslini Roma'ya âşık ve kul edeceğiz. Tarihinizi yavaşça yok edeceğiz, sonra da geriye bir toz parçası olarak kalacaksınız!"

Daha fazla delirmeden önce zapt edilen Jason, hızla mahkûm arabasına bindirilip uzaklaştırıldı. Birkaç soruşturmadan sonra Jason'ın bir uyuşturucu örgütüne üye olduğu ve hatta Konstantiniyye'de de gizlice satışa ön ayak olduğu ortaya çıktı.

Cevdet Bey onu en son gördüğünde kardeşi Julian'ı sormuş, Jason'da ona kahkahalarla karşılık vermişti.

"Julian kadar masum ve saf bir insan tanımadım ben. Belki biraz sinir bozucuydu, ancak bir katil olacak kadar cesaretli değildi. Askerliğini bile para karşılığında yapan bir adamdan söz ediyoruz! O gece Mehemmet ile tartışırken silahımı doğrulttuğum sırada Julian engel olmak için masumu oynadı ve önüme geçti. Şanssız bir ukalanın tekiydi. Eğer kendimi suçlayacak olursam onun kanını gördüğüm için suçlarım. Ne kadar anlaşamasak da onu severdim, ancak başından beri evinde kalmasına şikâyet ettiği bir ottoman için ölecek kadar aptal olduğunu da bilmezdim."

Ve böylece suçlu cezalandırıldı, dava kapandı, konak kiralandı ve kardeşler de dağıldı.

Cevdet Bey, Mehemmet'in mezarına gidip bir bir olanları anlattı, ancak ağaçların ardında onu dinleyen gölgeden de bir haberdi. O da öğreneceğini öğrendikten sonra onu yalnız bıraktı.

.

Zihninizde her şey yolunda mı? :)