Bölüm 4: Kader.Bölüm Şarkısı: BTS / My Time.
...
Genç adam seğiren gözünü ve karşısındaki iki gence artık dayanamadı ve ekindeki fincanı sertçe masaya koydu ve kuvvetli bir gürültü çıkmasını sağladı. İki gençte Levi'ye baktığında Levi karşısında oturan kızıl saçlı kadına küçük bir özür mırıldanıp sandalyeden hızla kalkıp iki gencin önünde dikilmişti.
Branch ve Mikasa.
"İkinizde hemen arkaya geçin."
Levi sinirli sesi ile konuştuğunda iki gençte yutkunmuş hızla onun dediğini yapmaya başlamışlardı. Levi, bu iki veledin birbirlerinden hoşlanıyor olmalarını rağmen asla birbirlerine açılamıyor olmalarından bıkmıştı attık. Mikasa akrabası olduğundan zaten iki yıldır onun yanında çalışıyordu. Branch ise yaklaşık yedi aydır burada çalışıyordu. Ve bu ikisi son üç aydır farkında olmadan flört ediyorlardı lakin iki tarafından hiçbir şeyden haberi yoktu.
"Bıktım sizin saçma sapan flörtlerinizden, bıktım. Açılın artık kurtulayım bu saçma sapan işlerden."
İki genç şaşkınlıkla birbirlerine bakarken Levi hızla bulundukları odayı terk etmiş ve yeniden oturduğu masaya gelmişti. Kızıl saçlı kızın hafif bir gülümseme onu beklediğini görünce istemsizce ifadesi yumuşamıştı. Bu duruma kader deniyordu galiba.
"Fazla ironik değil mi, bence kader."
Rosè yumuşak sesi ile konuştuğunda Levi kafasını çaya eğmiş ve yüzündeki yumuşak ifadeyi saklamaya çalışmıştı. Bu kız ile beraberken kesinlikle ve kesinlikle kendi isteği dışında hareket ediyordu. Aklını kaçırmış gibi hissediyordu çünkü farkındaydı, Rosè'ye karşı bir çekim hissediyor olsa da ona aşık falan değildi. Ama eğer şuan genç kızın rüyasında olduğunu bilseydi aklını o zaman kaçırırdı galiba.
"Eğer kader böyle tatlı tesadüfleri çiziyorsa, en iyi ressamın ellerinden daha güzel elleri olmalı."
Siyah saçlı adam düz şuratı ile konuşmuş ve küçük bir yudum almıştı çayından. Yalan yoktu, genç kız bir kıza göre fazlaca çekiciydi. Saçlarının rüzgarla dansı bile izlenmeye değerdi.
"Bence kalem bizim ellerimizde, kader bize sadece renkleri verir."
Siyah saçlı adamın, mavi gözleri ağırca kahvelere değdi. Genç kızın açık kahverengi, düşük gözlerinde sayamayacağı kadar yıldız görüyordu Levi. Rosè'nin hevesli ve umutlu gözleri onu germişti. Sıradan ama güzel gözleri vardı kızın ama sebepsizce ürkütüyordu adamı. Bakışları sanki delip geçiyordu kendini. Genç kadının gözleri öyle tanıdık geliyordu ki ona ama asla çıkaramıyordu. O yıldızlar, öyle tanıdıkdı ki...
"Gözlerinde her an kadere savaş açacakmış gibi bir ifade var."
Levi arkasına yaslanıp konuştuğunda Rosè sesli bir kıkırtı bıraktı ortama.
"Şımartılarak büyütüldüm ben ve istediğim şeyi alana kadar her şeyi yaparım. Yani kadere bile savaş açarım."
"Bu savaşın en iyi askeri olabilirim."
Levi ağzından çıkanlara şaşırmış ama belli etmişti. Galiba gerçekten kafayı yiyordu. Kendi isteği dışında çok fazla hareketi vardı. Bu durum fazla saçmaydı, elleri ve ayakları bağlanmış bir kafeste gibi hissediyordu. Bu kendisi olamazdı. Ger türlü durumda kendine hakim olmayı başarabilmiş birisi saçma bir etkilenme yüzünden kontrolünü kaybetmezdi.
Evet ama hiçbir şey yapamıyor ve engel olmuyordu.
Omuzlarını düşürdü, belki de akışa bırakmalıydı. Bu kızın ona ne yaptığını öğrenene kadar akışa bıraksa iyi olurdu. Yüzünü küçük bir gülümseme ele aldığında genç kız saçlarını nazikçe kulağının arasına sıkıştırdı ve elini yanağına koyarak pür dikkat karşısında ki adamı izlemeye başladı. Utanması kesinlikle yoktu. Levi karşısında ki kızın garip hallerini umursamadı ve aynı onun gibi yanağını eline bıraktı ve yüzünü Rosè'nin yüzüne iyice yaklaştırdı.
"Yanağında ki ben, yakından bakılınca çok daha güzel Rosè."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyalar Ve Gerçekler ❦︎ Levi Ackerman
FanficEğer hayatınızda istediğiniz her şeyi yapan bir aileniz varsa sizde hayali kahramanınız Levi Ackerman'ı rüyalarınızda görebilmek için her gece ilaç içerdiniz. Levi Ackerman Au.