Eğer hayatınızda istediğiniz her şeyi yapan bir aileniz varsa sizde hayali kahramanınız Levi Ackerman'ı rüyalarınızda görebilmek için her gece ilaç içerdiniz.
Levi Ackerman Au.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
...
"Bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum, Levi."
"Perşembe günleri karşıdaki evde devrimciler buluşuyor ve toplantı yapıyor. Sonra da hep burada çay içiyorlar."
"Para kazanmak için, onları şikayet etmiyorsun yani?"
"Şikayet etmiyorum demiyelim de, insanların fikirlerin saygı duyuyorum diyelim."
"Tabii, tabii."
Genç kız yalancı bir samimiyet ile yanındaki adamın omzunu okşadığında dudaklarından ironik bir kıkırtı döküldü. Levi ifadesiz yüzü ile önündeki porselen çaydanlıkla çay yapmak için uğraşıyor bir yandan da tüm ciddiyeti ile genç kızı dinliyordu.
"Senin iki velet (!) nerede?"
Rosè, velet kelimesine itina ile baskı yaparak konuştuğunda Levi'nin gözleri bir kaç saniyeliğine genç kız ile buluştu ve yeniden çaydanlığa indi. Yüz halinden anlaşıldığı üzere bu konu, pek haz ettiği bir konu değildi.
"Çok sinirimi bozuyorlardı gönderdim bende. İki üç saat sonra mesaileri bitecek zaten."
Genç kız gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığında aslında oğlanın o ikisini içten içe kıskandığını biliyordu. Levi küçüklüğünden beri; soğuk tavrı, sivri dili, boş ve rahatsız edici bakışları ile sürekli insanları kendinden itmişti. Bunu farkında olarak yapmıyordu aslında. Bu yüzden hayatının bu zamanlarına kadar sürekli yalnızdı. Bazen annesi bile ona sinir olmuyor değildi.
"Onları kıskanıyorsun değil mi?"
Siyah saçları asil asil parlayan oğlanın elleri aniden durmuş ve öylece tezgaha bakmaya başlamıştı. Genç kızın haklı olup olmadığını bilmiyordu ama bu sözler onun hiç hoşuna gitmemişti. Yutkundu sessizce, böyle basit bir cümle bile ona göre kışkırtma gibi geliyordu, kendine sinirlenmeden edemedi.
Rosè karşısındaki oğlanın hislerini anlayabiliyordu amacı onu kışkırtmak falan değildi. Sadece yüzleşmesini istiyordu. Kendine bile itiraf edemediklerini kavrasın istiyordu. Kendisini ilgilendirmediğini de biliyordu ama;
Burası onun bilinçaltıydı, o ne isterse o olurdu.
"İnsanları kendinden uzaklaştırıyorsun, onları kıskanma. Onlar gibi olmaya çalış."
Genç kız şuan kesinlikle akışa karışmıyor ve karşısındaki adamı serbest bırakmıştı. Ve bu durum hiç beklemediği şeylerin olmasına yol açtı.
"Eğer onlar gibi olsaydım, şuan burada olmayacaktın. Eğer sizin gibi olursam bir farkım kalmaz, sizden. Bana acıyorsunuz çünkü bana alışılmışın dışındayım; size acıyorum çünkü alışılmışsınız."
Levi'nin yüzünde hafif bir sırıtma yer aldığında genç kız öylece bakabilmişti sadece karşısındaki adama. Gözlerinin kırpıştırdı bir kaç kere. Bu durumu ve sözleri sindirmesi zor olacaktı. Levi gerçekten sivri dilli birisiydi. Ama bu durum genç kızın hoşuna gitti, onu kontrol etmektense gerçek kişiliğini görmek hoşuna gitmişti. Gözleri yavaşça, boğuk mavilerle buluştu. Gördüğü anda içi titredi.
Onun için alışılmadık olan, onun bu boğuk mavi gözleriydi.
"Nedense sana karşı ilk kez dürüst olmuş gibi hissediyorum."
Levi kısık sesle mırıldandığında yeniden tezgahta çayı ayarlamaya devam ediyordu. Bu son çaydanlıktı. Genç kız yutkundu. Kendine kızmıyor değildi, Levi'nin gerçek duygularının böyle sert olduğunu görmesi onu biraz kırmıştı ama pes edecek değildi. İstediği anda bunu yapabilmesine rağmen Levi'nin ona alışması için uğraşacaktı.
Alışılmamış için, alışılmış olacaktı.
Yüzüne geniş bir gülümseme yayılırken dudaklarını ısırmış ve gözlerini kısıp Levi'yi baştan aşağıya süzmüştü. Levi şuan gözüne çok daha çekici geliyordu. Kendini, kana koşan bir vampire benzetti. Levi'ye kesinlikle ulaşacaktı çünkü onun bu sivri dilli ve zor halleri aşırı derece de hoşuna girmişti şimdi. Bunu yapacaktı hemde hiçbir şeye karışmadan.
"Başaramadın."
Levi gözlerini kızıl saçlı kıza çevirdiğinde kaşlarını çatmış ve kızı sorgulamıştı. Genç kız her ne demek istiyorsa anlamamıştı.
"Bu sefer sivri dilin amacına ulaşamadı. Beni uzaklaştıramayacaksın Levi-san."
Levi'nin yüzü normal halini alırken boğuk mavi gözlerini kızın kahve gözlerine tüm gücü ile dikmiş ve mırıldanmıştı.
"Dene bakalım. Ne kadar dayanacaksın?"
Bu sefer gülme sırası kıza gelmişti.
"Oyunun çoktan başladığını ve zihnimde sona erdiğini sanmıştım, Levi-san ama anlıyorum ki kartlarını daha yeni ortaya koyuyorsun."
... Güç savaşı başladı oysa ben bu hikayeyi çok kısa tutacaktım sçzıxxjdk Neyse merak etmeyin böyle gerici bölümler yazmayı pek sevmem :) Oy ve yorum atın lütfen. Fikirlerinizi belirtin.