1- 'O'

135 69 77
                                    

Multimedia: Neslihan Saygın

●●●

Bir yerde okumuştum; mutluluk zaman alır , zaman ise sevdiklerimizi diyordu.

Bu cümlede sıkışıp kaldım.

Mutluluk, ulaşılması zor ve yasak bir meyve gibi geliyordu artık. Olur da bir gün ulaşsak bile o yasak meyvenin bedelini ödüyorduk bir şekilde.

Artık eskisi gibi hissedemiyordum, içimde koca bir boşluk yer edinmişti. Mutluluk artık fazlasıyla uzaktı bana. Güzel, mutlu ve neşeli günler geride kalmıştı, hem de çok geride.

Gözümden akan yaşları silmeyi bırakmıştım artık. Ne kadar süredir burada durduğumu bile unutmuştum. Sahi ne kadar olmuştu?

Bir kez daha yutkunmaya çalıştım. Boğazıma oturan yumru bir türlü geçmiyordu.

"O'nu asla affetmeyeceğim!" dedim keskin ama sessizce. Başımı eğdiğim yerden kaldırıp mermer taşına baktım, gözüm sürekli üzerindeki isimde takılıp duruyordu. Ferda Saygın.

Mermere hiç yakışmamıştı.

Hafif çiselemeye başlayan yağmuru aldırmadım. Kasım ayına girmiştik, sonbaharın hüznü beni bir türlü terk etmiyordu.

"Seni benden aldı, nasıl affedebilirim ki?" bu O'ndan çok kendime sorduğum bir sorudan ibaretti. İçimdeki savaş bitmek bilmiyordu. Kazanan yoktu fakat ben iki durumda da kaybedendim.

Elim toprağı avuçlarken, "bir de O'nu ziyaret etmemi istiyorlar, anne." Dedim avuçladığım toprağı sıkarken.

O'nun yüzünden büyümek zorunda kaldım. O'nun yüzünden sensiz kaldım. O'nun yüzünden hep eksik kaldım.

Babam.

O'nun yüzünden annemi kaybettim. On iki yıl önce işlerinin istediği gibi gitmemesi sonucu intihara kalkmıştı. Ne yazık ki, annem O'nu durdurmaya çalışırken silah ikisinin elinde ateş almış ve annem vurulmuştu. Küçüktüm. Annemin öldüğünü, ne ambulans geldiğinde anlamıştım, ne de polisler babamı alıp götürdüğünde.

Ben annemi kaybettiğimi; masalsız uyutulduğumda, saçımı yengem tararken acımasını umursamadığında, akşamında Burak ile hiç sevmediğimiz patlıcan yemeği önümüze konulduğunda anladım.

Ben, bir gece de hem annesiz hem de babasız kaldım.

Ben nasıl olurda O'nu affederdim bana yaşattığı bunca şeyden sonra.

Yağmurun hızlanmasıyla oturduğum yerden kalktım, elimdeki toprağı yerine döktüm. Nemli toprak elime bulaşmıştı. Umursamadım. Mermeri okşadıktan sonra öptüm, annemi öpercesine.

Mezarlıktan çıkmak için çıkışa yürüdüm.

Bugün O'nun ziyaret günüydü fakat ısrarlara rağmen yine O'nu görmeye gitmemiş, buraya gelmiştim. Her zaman yaptığım gibi.

●●●

Cama vuran yağmurun sesiyle gözlerimi yavaşça açtım. Biraz kendime gelmeyi bekledikten sonra yataktan çıktım. Bugün cumartesiydi ve saat daha yediydi. Okul alışkanlığı nedeniyle hep bu saatlerde uyanıyordum.

Banyoda rutin işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçtim. Ateşe su koydum. Kahvaltı için masayı hazırlamaya başladım.

Kısa bir süre içerisinde her şey hazırdı. Önce abimin odasına gidip kapıyı tıklattım.

Abim, "geliyoruz prenses"diye bağırdı, gülümsedim. Yönümü değiştirip Burak'ın kapısını tıklattım birkaç defa. Tabi her zaman ki gibi ses yoktu. "Burak!" diye bağırdım kapıya doğru. Cevap yok.

PARMAKLIK (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin