— Kızım sen ne yaptın. Az önce bir memura resmen tekme atıyordun, dedi Funda şoktan ağzı bir karış açık bir şekilde.
— Nereden belli polis olduğu. Maşallah abimden uzun sakalı var. Polis dediğin sinek kaydı traş olur. Sonra üzerinde forması yok sivil. Alnında mı yazıyor "Polis" diye. Hem vurmadım. Zaten vursaydım...
— Duramazdı, dedi Funda kahkaha atarken. Ben de güldüm.
Eee numarasını aldın ne yapacaksın?, diye sordu.— Mahalleden Ali var emniyette memur, ona sorarım, Baki Amcaya soracak halim yok. İki saat ona laf anlatırken ruhumu teslim ederim. "Yine mi kavga kızım, sen ne zaman büyüyeceksin. Faik görseydi bu hallerini, adam zaten kederinden giderdi", diye iki saat nutuk çeker. Tamam bir iki kere nezarethaneye düşünce annem onu aramış ama ne yapayım hepsinde haklıydım, dedim omzumu silkerek.
Tabii bu olaylar olunca yemeğe fazla vakit kalmadığı için pratik, kokusuz bir şeyleri paket yaptırıp, mağazaya doğru geri dönerken, bir ekip aracı da az önce olayın olduğu yere geldi.
— Hakan Komiserim, bu herifin ne zamandır peşindeydik, ellerinize sağlık. Pire gibi sıvışıyordu, bir türlü yakalayamıyorduk, dedi gençten bir polis memuru.
— Ben değil Murat, vatandaş yakaladı, dedi sırıtarak.
— Nasıl yani?, diye sordu genç memur şaşkın. Bizi hala daha gark etmeyen adam;
— Manyağın biri dertop etti. Tutmasam sağlam da dövecekti, zor aldım elinden, dedi kendi kelepçelerini çıkartırken.
— Desene çetin ceviz bir adama rastlamış, dedi memur gülerek.
— Ne adamı, cep boy bir kız, üstelik beni de indiriyordu deli kadın, deyince dayanamadım.
— Deliye değil, delirtene bakacaksın, dedim tek kaşımı kaldırıp yüzüne bakarken. Tamam bakmak için başımı baya bir geri atmam gerekti ama olsun.
— O delirme şansa olur, o da bir kere olur, dedi kendinden çok emin.
— Sokak ortasında, dayak yeme istersen. Karizman çizilir, daha da bizim buralara gelemezsin, dedim sırıtarak.
— Ya kızım bak git, elimde kalacaksın. Olmadı, polis memuruna muhalefetten, içeri alacağım, çıkmak için debeleneceksin, dedi üzerime yürürken.
— Gücün küçücük bir kadına mı yetiyor?, dedim bu sefer de.
— Tövbe Allah'ım tövbe. Kızım sen manyak mısın? Yok yok sen delisin herkesi delirtip, yalnız kalmamaya çalışıyorsun, ben seni anladım, dedi ellerini havaya kaldırıp.
— Ben deliysem sen zırdelisin. Hem nereden belli polis olduğun. Sakallı, sivil kıyafetli bir adamın, polis olduğunu nerden anlayacağım. Neyse, seninle daha fazla uğraşamayacağım, işim gücüm var, dedim ve burnumu havaya dikip, mağazanın yolunu tuttum. Funda kendi çalıştığı yere giderken, ben içeri girdim.
Mağaza biraz toparlanmıştı ama ben artık bitmek üzereydim. Akşam çıkış saatime kadar canhıraş çalıştıktan sonra üzerimi değiştirip, eşyalarımı topladım. Kapıdan aceleyle çıkarken yine o züppe polise tosladım.
— Bugün yeterince karşılaşmadık mı sence?, dedim gözlerimi kısarak.
— Arkadaşımla buluşacağım, sen hayırdır?, dedi tepeden bakarak.
— Sana hesap vermek zorunda olduğumu zannetmiyorum, dediğim anda Salih Abinin arkamdan;
— Hakan geldin mi?, diye sorması kaderin bana ayrı bir oyunuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevebilir Miyim?
General FictionMerhabalar ben Ebru Durul. Okuyacağınız bu hikaye benimle ve ailemle ilgili. 24 yaşındayım. İstanbul'un kalbur üstü semtinin, ünlü bir giyim mağazasında, müdürüm. Yedi sene önce babamı kaybettiğimden beri aslında kendimi ve onun katilini arıyorum...