"Burada olacağını tahmin etmiştim." Sesinden bile nefret ediyordum. Ona bakmadan kapıya ilerlemeye kalktığımda önüme geçerek beni engellemişti. "Sana zarar vermeye gelmedim." Seungyoung'dan böyle bir şey duymak garipti çünkü bana sürekli zorbalık yapan birinden bahsediyorum.
Beni hafifçe ittirerek kapıya yasladı. "Niçin buradayım, biliyor musun?" Kendini bana iyice yaklaştırdığında yüzüne bakma cesaretini gösterebildim. Normal surat ifadesi yoktu yüzünde. Genellikle alaycı bir surat olurdu ama şu an bana ciddi, odaklanmış bir şekilde bakıyordu.
Konuşmalıydım ama kekelememeliydim. Boğazımı temizledim. "Ne istiyorsun benden?" "Şu saçlarını kurulayalım önce." Benden uzaklaşıp bir kabinden peçete aldı ve geri geldi. Peçeteleri elinden alacakken elini geri çekti. "Ben yaparım. Gel, yaklaş biraz bana."
Ben yaklaşmadığımda kendisi yaklaştı. Elindeki peçete ile yaklaştığında hemen geri çekildim. "Kendim yapabilirim, teşekkürler." Kapıyı açıp çıkacakken arkamdan elini uzatıp kapıyı kapattı. "Beni dinlemeden nereye gidiyorsun?"
Tekrar ona döndüm. "Ders başladı, gitmemiz lazım." Kafasını boynuma indirdiğinde kalakaldım. Beni mi kokluyordu? Burnunu boynuma sürttüğünde titredim. "Ah, sende benden etkileniyorsun sanırım, hm?" "Ha-hayır, aniden temas olunca irkildim sadece."
"Hmm, ama ben senden etkileniyorum. Bunu ne yapacağız?" Ne saçmalıyordu bu gerzek? "Ne demek istiyorsun?" "Seni seviyorum." "Ne?" Cidden çığlık atmadığıma sevinmiştim. Çünkü kabinlerden bir ses gelmişti. Gözlerim irice açıldı. Seungyoung hemen benden ayrıldı.
Fırsatı bulmuşken hemen tuvaletten kaçtım. Tuvaletteki kimse ona acımıştım. Eğer duydukları hakkında ağzını açarsa hayatını cehenneme çevirirlerdi. Hızla sınıfıma ilerledim, ıslak saçlarımla.
Ders öğretmenimize tuvalette olduğumu zar zor inandırmış ve derse girmeyi başarmıştım. Jeongin bana çok kötü bakıyordu. Yanına oturdum ve direkt soru yağmuruna tutuldum. "Neredeydin sen? Saçın neden ıslak? Benim sütüm nerede?" "Jeongin, sus!" Öğretmenimizin bağırması ile direkt önüne döndü. Çıkışta açıklayacağımı bir kâğıda yazıp ona gösterdim. Kafasını sallayıp önüne döndü.
Öğle arası geldiğinde çok yorulmuştum. Jeongin başımın etini yemişti anlatmam için ama hâlâ anlatmamıştım. "Kaçışın yok, kalk hadi." Beni dirseğiyle dürtüklüyordu. Kafamı kaldırıp ona baktım. "O dirseğini birazdan bir yerine sokacağım." "Kalk hadi. Süt sözünü de tutmadın zaten, kantine uğrayıp bir şeyler alıp yiyelim bari." "Benim yanımda yemek var. Büyükannem bir şeyler yapmıştı." "Kalk o zaman arka bahçeye."
Fazla iştahım olmadığından yemeklerden biraz alıp kalanını Jeongin'e bırakmıştım ve seve seve yemişti. Şimdi bana bakıyordu. "Bana bakmayı kes, anlatacağım. Biraz daha boşalmasını bekliyorum buranın." "Bunu bekleyeceğine gel direkt kulağıma söyle o zaman." Haklıydı, hemen hemen herkes öğle arası buraya gelirdi ağaçların altına oturmaya.
"Gel." Elimle yaklaşmasını işaret ettim. "Bağırmak ve ani tepkiler vermek yok." Kafasını salladı. "Sana süt almıştım, dönerken Seungyoung ve Jungchan karşıma çıktı. Seungyoung sana aldığım sütü saçlarıma döktü. Tuvalete gidip saçlarımı yıkarken orada beni sıkıştırdı ve benden hoşlandığını söyledi. Sonra kabinlerden bir ses geldi ve ben fırsatını bulmuşken kaçtım."
"Tuvalette siz hariç birisi daha vardı yani? Ayrıca o aptalın seni sevmediğine eminim. İnsan neden sevdiği insanın okul hayatını burnundan getirir ki?" Sessizce kafamı salladım. "Bak ne diyeceğim, biraz da sen bu piçtin hayatını burnundan getir. Eğer tuvaletteki kimse bulabilirsek konuşmasını sağlayıp dedikodu yayabiliriz bizde." "Fazla canice olmaz mı? Cinsel yönelimini sorgulamak bize düşmez."
"Neden olmasın?" "O zaman senin de cinsel yönelimini sorgulamamız lazım." "E ben kimseden hoşlanmıyorum ki?" Elimi alnıma attım. "Ne demek istediğimi anlamayacaksın, boşver. Her neyse birine öyle bir şeyi yapmam. Ayrıca ya beni test ediyorlarsa ya bir oyunsa?" "Hmmm, mantıklı. Bu çocuk gerçekten eşcinsel mi değil mi? Cevabı ben vereyim, hem de sütümün intikamını almış olurum."
"Onlara bulaşmanı istemiyorum. Kalk hadi sana yeni bir süt alalım." Ayaklandığımızda kulağıma gelen bildirim sesi ile duraksadım. Büyükbabamın on beşinci yaş günümde aldığı dokunmatik telefonu çıkardım cebimden. Sessize aldığıma emindim. Telefonum her zaman sessizdeydi.
Tuş kilidi olmayan telefonumu açtım. Saklayacak bir şeyim yoktu. Uygulama yöneticisinden bir bildirim vardı sadece. 'Enter Your Target başarıyla yüklendi.' Telefonumda kakaotalk bile yüklü değilken bu uygulamanın kendi kendine yüklenmesi saçma gelmişti. Uygulamayı açma gereği duymadan bildirimi sildim ve telefonumu tekrar sessize alıp cebime attım.
-Garip
•03/12/2020•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enter Your Target |HyunMin|
Fanfiction'Enter Your Target başarıyla yüklendi.' 'Etrafında değilim. Telefonunun kamerasını unuttun mu? :)' Hwang HyunJin ♡ Kim SeungMin