7|Risu Novissimo

668 82 52
                                    

Pazar gününü Hyunjin'i düşünerek geçirmiştim. Kendime engel olamadan sürekli beni öptüğü zaman geliyordu aklıma. Yüzü çok güzeldi ve neden beni sevdiğini bir türlü anlayamıyordum. Bütün gün oturup düşünmüştüm ve ders çalışmayı da unutmuştum. Oturup son birkaç saatte ödevlerimi yapmış ve konu tekrarlamıştım ama elbette yanlışlarla.

Bir soruyu beşinci çözüşümde anca yapabilmiştim ve hiç benlik bir şey değildi bu. "Kafanı boşaltmaya ihtiyacın var sanırım..." Penceremden duyduğum ses ile irkilip oraya baktım. Kaşlarımı çatmış karşımdaki Hyunjin'e bakıyordum. "Neden geldin?" "Telefonun kapalıydı, ben de gelip bakayım dedim." "Beni mi merak ettin?" Kafasını salladı.

"Soruları normal şekilde çözemiyorsun, kafanı boşalt biraz." "Beni mi izledin?" "Soru çözdüğünü görünce rahatsız etmek istemedim ama normal değil gibisin. Anlatmak ister misin?" İçeriye girdi ayakkabılarını çıkararak. "Anlatacak bir şey yok, sadece dalgınım." "Dalgın olman için de bir şey gerekli ama?" "Ailevi meseleler..." Tekrar önümdeki testlere döndüm.

"İstersen anlatabilirsin, yani çoğu şeyi biliyorum..." Elini ensesine attı mahçup bir şekilde. "Şu dün parktaki adam, ailemi tanıyor olabilir ya da direkt babam olabilir. Ondan şüpheleniyorum." "Ve?" Maskesini ve şapkasını çıkartıp tek kaşını kaldırdı. "Annemin bir anıtı olduğunu öğrendim." "Bu iyi bir şey değil mi?" İç çektim. "On yedi yıldır ailesiz bir şekilde yaşayabildim. Şu an garip geliyor."

"Seni anlayabiliyorum, ben de ailem tarafından reddedildim. Seni öğrendiklerinde hasta olduğumu söyleyip beni evden kovdular. Madem hastaydım o zaman beni tedavi ettirebilirlerdi değil mi?" Yüzündeki acı gülümsemeyi gördüğümde biraz kötü hissettim. "Yani beni üç yıldır takip etmen elbette tuhaf ama çocuğum böyle bir şey yapsa çözümü onu reddetmekle bulmazdım." Yüzümü ekşittim.

"Anneni görmeye gidecek misin?" "Bilmiyorum, onu ilk defa göreceğim ve hayatını elinden alan kişiyim. Bana destek olacak birisi gerekli. Büyükannem ile büyükbabam yaşlılar ve üzüldüğümü görmek istemezler. Gidersem eğer Jeongin'i yanıma alabilirim." Dalgın bir şekilde yatağımın olduğu duvara baktım. "Ben de gelebilirim, istiyorsan."

"Hyung, kusura bakma ama seni tam olarak tanımıyorum. Ve yanına ilk defa gideceğim. Benim bunca yıl yanımda olan birisiyle gitmeyi isterim." Adımlarını hissettim ve önümde bir yüz gördüğümde irkildim. "Üç yıldır yanındayım. Beni tanımana da yardımcı olabilirim ama korkmayacaksan eğer." "Pekala..."

"Seungmin, kiminle konuşuyorsun evladım?" Duyduğum ses ile hemen kapıya koşup kilitledim. "Bir dakika, büyükanne! Üstümü değiştiriyorum." Hemen, Hyunjin hyunga baktım. "Saklan hemen!" Fısıldadım, kaşlarımı çatıp. "Nereye?" Bana baktı, afallamış gibiydi. Odamda göz gezdirdim ve en olası saklanma yeri dolabımdı. Hemen dolabımı gösterdim ve içeri girdi ayakkabısı, maskesi, şapkasıyla.

Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. "Bir şey mi oldu büyükanne?" "Kiminle konuşuyordun evladım?" "Biraz dalgınım da, kendi kendime konuşuyordum." "Konuştuklarımız ile alakalı değil mi? Üzme kendini bu kadar..." Bana şefkatle sarıldı. "İyiyim ben, merak etme." Ben de ona sarıldım. "Testlerini bitirip yat, yarın okulun var."

Büyükannemi gönderdiğimde kapıyı kapatıp hemen kilitledim. Derin bir nefes verdim. "Çıkabilirsin." Normal ses tonumla dolaba doğru söyledim. Kapak açıldı ve yavaşça içeriden çıktı. "Testlerini bitirene kadar burada durabilir miyim?" "Birisi bana bakarken bir şey yapamıyorum." "Ama birkaç sorun kalmış zaten." "Peki..."

Soruları bitirmiştim ve çantamı hazırlayıp Hyunjin hyunga baktım. "Yatacağım..." "Pekala, yanında durup sana ninni söylememi ister misin?" "Neden?" "Büyükannen her akşam bunu yapıyor zaten." "Bugün uyuyabileceğimi sanmıyorum." "Bu özelliğini sevmiyorum işte." "Kafaya takmam benim sorunum." "Bu zamanlarda bir şeylere sarılırsan anca uyuyabilirsin, yanına yatmamı ister misin?"

Sorduğu şeyi duyunca afallamıştım. "İlk önce arkanı dön hyung. Üstümü değişeceğim." Arkasını dönmüştü ve hızla giyinmiştim. "Sen uyuyana kadar sana sarılırım. Sonrasında da farkettirmeden giderim." Arkası dönükken söylemişti bunu. "Dönebilirsin ve böyle bir şey istemiyorum hyung. Yine de teklifin için teşekkürler."

"Pekala, ben gideyim o zaman." "Tamam. Yarın tekrar mı geleceksin?" "Hafta sonları geliyordum yanına acil bir şey olmadıkça. Kafan dağılmasın diye hafta içi gelmiyorum." "Şöyle bir şey yapabiliriz o zaman. Pazar akşamı gelmek yerine cuma akşamı gelmeye ne dersin?" "Cuma günü Jeongin ile kutsal gün olarak adlandırdığınız zaman dilimi." "Doğru, o zaman bir şey söylemedim say."

"Gitmeden önce sarılabilir miyim sana?" Maskesi ile şapkasını takmıştı ve doğrudan bana bakıyordu. "Pekala, hyung." Ona doğru ilerleyip kollarımı açtım ve yavaşça boynuna sarıldım. Anında kollarını belime doladı ve maskesini indirip boynuma gömüldü. Kokumu içine çekiyordu. Onun da kokusu burnuma geliyordu. Bana göre erkeksi bir kokuya sahipti. "Pekala, eğer ayrılmazsak gidemeyeceğim." Hemen ondan ayrıldım. "İyi geceler." Saçlarımı karıştırdı ve gitti.

Ertesi gün okulda hiçbir sorun yaşamamıştım. Yani öyle zannediyordum. Öğle arası tuvalete gittiğimde dolu olan erkekler tuvaleti ben girdiğimde aceleyle boşalmıştı. Ellerimi yıkarken arkamdan belime sarılan kollar ile irkilip ittirmiştim kolları. Kim olduğuna baktığımda Seungyoung olduğunu gördüm. "N-ne yapıyorsun?" "Bana bir sevgilin olduğunu söyleyebilirdin. Yüzüm şu an bu halde olmazdı, Seungmin."

Yüzünün neredeyse her tarafı bantlıydı ya da sargılıydı. "Benim bir sevgilim yok." Kaşlarımı çatıp kapıya ilerledim çıkmak için. "Hey hey hey! Gidemezsin." Bileğimi kavradı ve beni kendine çekti. "Sevgilin yoksa o adam kimdi, söylesene Seungmin. Şu an yüzüm onun yüzünden bu halde." Elini belime attığında iyice iğrenmeye başladım.

"O adamın kim olduğunu ne yapacaksın bilmiyorum ama onun yerine ben özür dilerim." Geri çekilmeye çalıştım. Ama sadece çalıştım. "Tch, tch, tch. Basit bir özrü kabul edemem. Bütün otoritem mahvoldu o herif yüzünden." Yüzünü bana yaklaştırdı. "Ne istiyorsun?" "Sevgilim olmanı." Saçlarımı öptü. Kaşlarımı çatıp onu ittirdim hızla.

"Seungyoung, saçmalama." "Ben ciddiyim, seni seviyorum. Göremiyor musun?" "Bunca zaman bana yaptığın tek şey zorbalık olduğu için görmemiş olabilirim." "Pekala, pekala. Basit bir öpücüğe ne dersin?" "Son kez söylüyorum, o herif tanıdığım birisi değil. İnternetten tanıştığım bir hacker. Sana yaptıklarından son ana kadar haberim yoktu."

"Tamam, ben de sana onun yaptıklarını unutmam için bir şans veriyorum. Dudaktan masum bir öpücük sadece." Bana yaklaştı hemen. Belimi kavrayıp beni kendine yaklaştırdığında onu tekrar ittirdim. "Bunu yapmayacağım!" "Şu an bana bağırmak yapabileceğin en büyük hatalardan birisi, bunu biliyorsundur umarım."

"Bak o herifi tanımıyorum dedim! Ne yapacağından haberim bile yoktu! Seni nereden buldu onu bile bilmiyordum!" Kıçımı kurtarmak için yalan söylemiştim. "Yani beni öpmeyecek misin şimdi? Bu kadar basit bir şeyi bile yapamıyorsan, kusura bakma. O herifin yüzüme yaptığını sen çekeceksin." Saçlarımı karıştırıp tuvalette beni yalnız başıma bıraktı.

-Son Gülen

•25/12/2020•

Enter Your Target |HyunMin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin