Perşembe günüydü ve öğle arasındaydık. O kızın bana yaptığından sonra dün hiçbir şey olmamıştı ama bugün sabah geldiğimden beri sınıfımdaki herkesin tuhafça bana baktığını hissetmiştim. Benim gibi Jeongin de farketmişti ve şu an neden olabileceğini tartışıyorduk. "Belki de yeniden bir dedikodumuz yayılmıştır?" "Sanmıyorum, sadece bana bakıyorlar. Sana değil."
İç çekip gözlerini kapattı. "Ders ne?" "Spor salonuna inmeliyiz. Beden eğitimi..." "Fazla hareket etmeyi sevmiyorum." Oflayarak ayaklandı ve çantasını topladı. Ben de ona eşlik edip çantamı toparlamıştım ve soyunma odasına gittik. Üstlerimizi değiştirip spor salonuna girmiştik. Beden dersimiz Seungyoung ve Chan'in sınıflarıylaydı. Spor salonu iki sınıf durabilecek kadar büyüktü ama bu aptalları görmekten hiç ama hiç hoşlanmıyordum.
İkisinin aynı sınıfta olması yüzünden sınıftakilere acıyordum. Jeongin ile yere oturmuş hocaları beklerken Chan ve Seungyoung içeri girmişlerdi. Seungyoung'un gözleri beni bulmuştu ve gülümsemişti. Yüzümü ekşiterek çevirdim ve Jeongin'e baktım. "Ben de hoşlanmıyorum o ikisinden. Ayrıca bakıp durma, Seungyoung'a saldıracak yer arıyorum zaten."
"Seungyoung'a bakmamıştım zaten. Jung Chan'e bakmıştım ama o da sana bakıyordu. Bir şey mi oldu?" "Geçen sana tokat atan kız bunun kardeşiymiş. Kız beni abisine yetiştirmiş. Akşam bana mesaj attı da haddini bildirdim biraz ondandır." "Kardeşi, Seungyoung'a mı aşıkmış?" "Evet, kıza acıma seviyem sekiz kat daha arttı."
"Cidden yazık..." "Evet öğrenciler, ayaklanın ve sıraya geçin!" Sıramıza geçtik ve beklemeye başladık. "Başkanlar yoklamayı aldınız mı?" "Evet öğretmenim, yoklamalar hâlâ aynı." "Tamam bugün erkekler ve kızları ayırarak bedensel fonksiyonlarınızı ölçeceğiz. Erkekler sağa, kızlar sola geçsinler." Sağ tarafa geçtiğimde öğretmenimiz ellerimize basketbol topları verdi. "İlk önce toplarınızı potadan sokmaya çalışın. Sonrasında başka bir şeyler daha yaptıracağım."
Esneme hareketleri yaparak sıraya geçtik. Topu biraz sürerek atış yapıyorduk. Topu koşarak sürmeye başladığımda benden önceki çocuk atışını yapmıştı ama top potaya girmemişti ve potanın demir çerçevesinden çarparak doğruca karın boşluğuma gelmişti. Topu bırakıp dizlerimin üstüne çöküp nefes almaya çalıştım. Ama alamıyordum ve kaburgam acıyordu.
Jeongin yanıma geldiğinde ona baktım ama etraf bulanıklaştı. Hızlıca nefes almaya çalışıyordum ama olmuyordu. Jeongin'in yanına öğretmenimiz ve Seungyoung da eklenmişti. Bana nefes almamı söylüyorlardı. Daha fazla dayanamayacağını hissettim ve etraf karardığında kendimi bıraktım.
Gözlerimi açtığımda gördüğüm beyaz tavan ile bir süre bakıştım. "Uyandın mı?" Yanımdaki kişiye döndüm. Jeongin ve Seungyoung ile karşılaştım. "Ne oluyor?" Doğruldum ve onlara baktım. Aniden gelen acı ile tekrar yatmak zorunda kaldım. "Karın boşluğuna basketbol topu geldi. Kaburgan da biraz incinmiş." Seungyoung'un dediklerine kafa salladım.
"Sen ne diye hâlâ buradasın? Yaptıranın sen olduğuna adım kadar eminim. Sınıfa ne yaydın yine söylesene? Sabahtan beri Seungmin'den gözlerini çekmediler resmen. Kendin zorbalık yapmayı kestin başkalarına mı yaptırıyorsun?" "Ben bir şey demedim. Chanmi bir şeyler yaymış." "Chan'in kız kardeşi mi?" Kafa salladı Seungyoung.
"Bana bakın, o kız eğer haddini bilmezse ben bildireceğim. Salı günü gelip bir şeyler saçmaladı, ardından da Seungmin'e tokat attı." "Chanmi'ye ben söyledim peşimi bıraksın diye. Seungmin'i seviyorum dedim ama sanırım kabullenememiş..." "İyi, ikinizde Seungmin'den uzak durun." "Dedikodular yayıldıysa eğer Seungmin bir şeyler yaşayacaktır."
"Yanında ben varım, kolayca bir şeyler yapamazlar." "Şu an benimle alakalı da dedikodular olduğuna göre, benim de başım belada demektir." "Sana da bir şeyler olurdu o zaman ve hiç sanmıyorum. Çık şimdi odadan." "Onunla yalnız başıma konuşmak istiyorum." "Sizi asla yalnız bırakmam." "Jeongin, halledebilirim." Jeongin'e baktım.
"Bir şey yapmaya kalkarsa bağırman yeterli, kapının önünde olacağım." Kafamı salladım ve Jeongin Seungyoung'a nefret bakışları atarak odadan çıktı. Seungyoung'a döndüm. "Hangi yanağına tokat attı?" "Bunun bir önemi yok." "Seungmin, söyle lütfen..." "Sağ." Elini yavaşça kaldırıp sağ yanağıma dokundu. "Ben onun adına özür dilerim. Küçüklüğünden beri tek hoşlandığı kişi benim. Büyük ihtimalle kabullenemedi."
"Sorun yok, bu kadarsa gidebilir misin?" Yüzümü elinden geriye çektim. İç çekti. "Pekala." Yüzüme eğildi ve sağ yanağıma bir öpücük kondurdu. Ardından geri çekilip odadan çıktı. Jeongin odaya tekrar girdi. "Ne söyledi?" "Özür diledi ve geçeceğini düşünüp yanağımı öptü sanırım." "Yanağını mı öptü?! Hemen yıkamalıyız! Mikrop kapmış olabilirsin."
Evdeydim ve yatağımda uzanıyordum. Jeongin beni zor da olsa eve bırakmıştı ve iyi olduğumdan emin olup gitmişti. Büyükannem yemeğimi yiyip dinlenmemi söylemişti. Ve şu an da bunu yapıyordum. İncinmiş kaburgam zaten ani hareketler yapmamı engelliyordu. Biraz telefonda dolaşmaya karar verdim. Haber okuyabilirdim.
Yanımdaki telefonuma uzanıp aldım ve açtım. Hemen bir mesaj gelmişti. 'Nasılsın?' Hyunjin hyunga gerçeği söylemeliydim sanırım. Ne de olsa beni görebiliyordu. 'Kaburgamı incittim, yani çok da iyi değilim.' 'Nasıl başardın? Yardıma ihtiyacın var mı? Geleyim mi?' 'Hyung, yardıma ihtiyacım yok zaten sadece yatıyorum. Nasıl olduğuna gelirsek bir çocuk yanlışlıkla basketbol topunu çembere attı ve o da sertçe karın boşluğuma geldi.'
'Yanlışlıkla olduğuna emin miyiz?' 'Evet, eminiz. Neden bilerek potanın çemberinden sektirerek bana atsın?' 'Pekala, hastaneye gittiniz mi?' 'Hayır, revirde baktılar. Ama yarın hastaneye gideceğiz gibi, ya da büyükbabam geldiğinde.' 'Pekala, telefonunu bırakıp dinlen.' 'Hayır, canım sıkıldı zaten.' 'Geleyim mi?' 'Gerek yok. Haber okuyarak biraz da olsa dindirebilirim sanırım.'
'Video da izleyebilirsin.' 'Evet' 'Ya da konuşabilirsin benimle.' 'Pekala, bunu aklımda tutacağım. Şimdilik görüşürüz, hyung' 'Görüşürüz minik.' Uygulamadan çıkıp haber okumaya başladım. Geneli gereksiz olan şeylerdendi. Biraz video izledim ve Hyunjin hyunga yazmaya karar verdim. 'Hyung, tekrardan geldim.'
'Hoş geldin, bir şey soracağım sana.' 'Sorabilirsin, hyung' 'Son günlerde bir şey yaşadın mı?' 'Sadece bir kızdan tokat yedim.' 'Çıkma teklifini red falan mı ettin?' 'Hayır, Seungyoung'u seven bir kız. Benim yüzümden kızı reddetmiş.' 'Herif, sana dokunmadan bile zarar veriyor.' 'Doğru olabilir' 'Başka bir şey oldu mu?' 'Hayır'
'Pekala, kendine dikkat et' 'Gidiyor musun?' 'Evet miniğim, önemli bir işim var. Senin de büyükbaban gelmiş olmalı. Hastaneye gidersiniz büyük ihtimalle birazdan' 'Pekala' 'Seni seviyorum, kontrole geleceğim yarın. İyi bak kendine' 'Pekala hyung, görüşürüz' 'Görüşürüz miniğim'
Hastaneye gidip gelmiştik ve iki günlük istirahat raporu yazmıştı bana aile doktorumuz. Yatağımda tavanla bakışıyordum. Büyükannem ve büyükbabam iyi olduğumdan emin olup yatmışlardı. Boş boş tavan ile bakışırken telefonum titredi. Elime alıp gelen bildirime baktım. 'İyi geceler miniğim' Telefonu kilitleyip gülümsedim ve gözlerimi kapattım. "Sana da iyi geceler hyung."
-Top
31/12/2020
Yılın son gününde böyle bir şey yapmak istedim. Umarım 2021, 2020 gibi geçmez. Hepinize şimdiden iyi yıllar 🎄🎄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enter Your Target |HyunMin|
Fanfiction'Enter Your Target başarıyla yüklendi.' 'Etrafında değilim. Telefonunun kamerasını unuttun mu? :)' Hwang HyunJin ♡ Kim SeungMin