Okul bitmişti ve şimdi evdeydim. Büyükanneme günümü tozpembe şekilde anlatmış ve yemek yemiştim. Şimdi ise odamda telefonum ile bakışıyordum. Uygulama hâlâ gizemini koruyordu. Uygulama yüklendiği sırada internetim açık bile değildi. İnternetimi hiçbir zaman açmazdım. Sosyal medya ile alakam yoktu ve uygulama mağazasında yoktu bile yüklenen şey.
Bir anda sessizde olan telefonum titredi. Bildirim gelmişti uygulamadan. Uygulamanın amacını bilmiyordum daha. Bildirime tıkladım. Mesaj gelmişti ve uygulama yöneticisindendi. 'Telefona biraz daha öyle bakmaya devam edersen yanına geleceğim.' Ne? Telefonum başkası tarafından ele mi geçirilmişti yoksa izleniyor muydum?
Hemen pencereme gidip etrafta biri olup olmadığını kontrol edip perdeleri çektim. Telefonum tekrar titredi. Çok gerilmiştim. Yine uygulama yöneticisinden mesaj gelmişti. Telefonumu elime aldım ve bildirime tıkladım. 'Etrafında değilim. Telefonunun kamerasını unuttun mu? :)' O gülücük hiç hoşuma gitmemişti. Telefonu yatağıma atıp odamda dönmeye başladım.
Derin nefes alıp telefonumu elime alarak yatağıma oturdum. 'Uygulama yöneticisisin, değil mi? Uygulama mağazasında neden yok uygulaman? Ayrıca uygulamayı telefonuma nasıl yükledin?' Bunları yazıp cevap beklemeye başladım sessizce. Telefonum tekrar titrediğinde hızla elime aldım. 'Evet, uygulama yöneticisiyim. Uygulamam özel bir yazılım yani herkes için değil. Telefonun şu an tamamiyle benim elimde bunu bil yeterli.'
Telefonum onun elinde miydi? Yani 7/24 beni mi izliyordu? "Sanırım bir sapığım var? Ah, aman tanrım!" "Seungmin, bir şey mi oldu?" Büyükannem kapıyı açıp içeri baktığında gerginliğim daha da artmıştı. "Ödevle alakalı kendi kendime konuşuyordum büyükanne." "Kendine bu kadar yüklenme oğlum." Yanıma gelip saçlarımı öptü ve iyi geceler dileyerek çıktı odamdan.
"Ne oluyor?" Telefonum titrediğinde irkildim. Bildirimi açtım hemen telefonu elime alıp. 'Kamerandan seni izliyorum bu doğru ama her zaman değil bu kadar telaşlanma, küçüğüm :)' 'Benden ne istiyorsun?' Sorduğum soruya cevap vermesini beklerken telefonuma bakıyordum hâlâ. 'Hmm, seni seviyorum ve zorbalık görmeni istemiyorum. Şu an eminim uygulamanın amacını sorguluyorsun. Şimdi telefonunu bir yere bırak açık bir halde ve izle.'
Telefonumu yatağıma bacaklarımın önüne bıraktım. Telefonum uygulamanın mesaj kısmından çıkıp ana sayfaya gitti. Ardından bir bildirim geldi. 'Buraya tahammül edemediğin kişinin adını yazman yeterli, küçüğüm. Gerisini ben halledeceğim.' 'Nasıl halledebilirsin ki?' 'Kendimce yöntemlerim var ve bunları öğrenmek istemezsin. Masum daha güzelsin hem :)'
Masum daha mı güzelim? Bu her kimse neyden bahsediyordu? 'Adını bana söyleyebilir misin?' Hemen cevap geldi. 'Elbette, senden saklayacağım tek şey yüzüm. Adım, Hwang Hyunjin. Tanıyor musun beni bari? Hmm? :)' Resmen benimle dalga geçiyordu. "Tanımadığımı bildiği halde... Ah! Ayrıca onu tanısam yüzünü benden saklanmasına gerek kalmaz. "
'Erkek misin?' Bunu sorma ihtiyacı duymuştum. Daha önce Hyunjin adında bir tanıdığım olmamıştı. 'Evet, erkeğim. Bir sıkıntı mı var?' 'Bir sıkıntı olmaz, daha önce sevgilim olmadı.' 'Bunu biliyorum :)' Gülücükleri cidden ürkütüyordu beni. Bana küçüğüm diyordu. Belki de yaşlı bir amca falandı. 'Yaşını sorabilir miyim?' Bana her nereden yazıyorsa kesinlikle sadece benden cevap bekliyordu çünkü anında yanıt geliyordu.
'Yirmi yaşındayım. Sadece üç yaş var aramızda.' "Tamam, hiç değilse yaşlı bir amca değil, sakin ol Seungmin." 'Beni yaşlı bir amca mı sandın? Hahahaha, güldürdün beni Seungmin' "Yüzümü yıkayıp gelmeliyim. Kesinlikle, kesinlikle!" Tuvalete gidip elime ve yüzüme su çarpıp biraz da olsa rahatlamayı diliyordum.
Odama geri döndüğümde yeni bildirimler olduğunu gördüm. "Ben bir günde neden iki tane itiraf aldım ki?" Sıkıntıyla oflayıp telefonu elime aldım. 'Yaşlı bir amca olmadığımı sana kanıtlamak isterdim.' 'Ayrıca bu kadar gerilme ben de bir insanım.' Son mesajda ürkütücü bir hava vardı. 'Seungmin iki kişiden itiraf aldım dedin. Birincisi bensem, ikincisi kim?'
'Buraya tahammül edemediğin kişinin adını yazman yeterli, küçüğüm. Gerisini ben halledeceğim.' 'Kendimce yöntemlerim var ve bunları öğrenmek istemezsin.'
Aklıma attığı bu mesajlar gelince sertçe yutkundum. Psikopat olabilirdi. Ya konuyu değiştirmeliydim ya da gerçeği söyleyip ne olacağını beklemeliydim. Seungyoung, birkaç yumruk yese belki benimle uğraşmayı bırakabilirdi.
'Seungmin, hala bekliyorum. Tek yapman gereken az önce sana gösterdiğim yere gidip bir ad yazman.' Bunu yapmak istemiyordum. Tanımadığım birine güvenemezdim. 'Ne uygulamanı ne de birilerinden intikam almayı istiyorum. Beni rahatsız etme, lütfen.' 'Cidden mi? Telefonun tamamiyle benim elimdeyken hem de?' Cevap vermeden telefonumun arka kısmını söküp bataryasını ve kartını çıkarttım.
Rahatlamış hissediyordum. Şu an telefonum çalışmazdı, değil mi? Odama gizli kamera falan koyduysa eğer bu kişisel haklarıma aykırıydı ve bu kadarını da yapamazdı. Uyumalıydım. Acilen uyumalıydım. Üstümü değiştirdim ve telefonumu çekmecelerimden birine kaldırıp yatağıma girdim.
Ertesi gün uyandığımda elimi ve yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalamıştım hemen. Telefon aklıma geldiğinde onu dün akşam koyduğum çekmeceyi açmış ve hâlâ kapalı olduğunu görmüştüm. Rahatlamış bir nefes verdiğimde büyükannem beni kahvaltıya çağırmıştı. Çantamı da alarak aşağıya indim.
"Günaydın!" Kahvaltı masasında oturan büyükannem ve büyükbabama sarılmıştım. Ardından ben de oturdum yanlarına. Kahvaltımızı güzelce ettik ve büyükbabam beni okula bıraktı. Okula geldiğimizde herkes yine bana bakıyordu. Bir şeyler vardı ama kesinlikle büyük bir şeydi. Yanımdan geçen herkes gülerek geçiyordu. Okulun içine girdiğimde duyuru panosunun önünün dolu olduğunu gördüm.
Önümdekileri zorlukla geçip ne yazdığını okumaya çalıştım. 'Kim Seungmin'in kimsesi yok. Annesi ve babası da onu işe yaramaz olduğu için terketmişler.' Altında, Bae Seungyoung ve Yoon Jungchan'in imzaları vardı. Nedense hiç şaşırmamıştım ama bu bilgiyi nereden almışlardı? Bir anda nefes alamadığını hissettim ve kulaklarımı kapayarak yere çöktüm. Pano önündeki herkes bana sorular soruyordu.
Bir anda kolumdan kavradığını hissettim. Jeongin gelmişti ve herkese çekilmesini söylüyordu. "Piçlere bak, bulaşmamamı söylemiştin, değil mi? Ben karışmayacağım ama büyükannen ve büyükbaban karışacaktır." Okuldan çıkarken bunu söylemişti ve eve doğru yürüyorduk. "Jeongin, olmaz. Olmaz!" "Neden olmaz?! Sen sürekli bunlara mı katlanacaksın?" "Bu bir dedikodu değil gerçek ama."
Kolumu bırakıp bana döndü. "İşe yaramaz değilsin, Seungmin. Asıl işe yaramaz onlar." Hızla bana sarıldı. "Ağlamak ister misin?" "Hayır, annem zaten öldü ve babamda beni bıraktı. Annem için belki ağlarım ama babam için ağlamam." "Büyükannenlere sadece bu olayı anlatalım ve hiç değilse müdüre şikayet etsinler, olur mu?" Kafamı salladım ve eve doğru yol aldık.
Büyükannem ve büyükbabama söylediğimizde hemen müdürü aramışlardı. Müdür olayı öğrendiğinde çok kızmış ve gereğini yapacaklarını söylemiş. Yani hiç değilse büyükbabam öyle söyledi. Bunlardan sonra Jeongin eve gitmişti ve şimdi odamda tek başımaydım. Yatağımda uzanmış düşünüyordum. Aklıma telefon geldi. Sadece isim girmem yeterliydi, değil mi? Umarım uygulama telefonumdan silinmemiştir diye düşünerek telefonumun eksik parçalarını takıp açtım. 'Hoş geldin güzelim :)' Hemen mesaj atmıştı. Mesajını görmezden gelerek uygulamaya girdim ve ana sayfaya gittim. 'Bae Seungyoung'
-Öfke
•07/12/2020•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enter Your Target |HyunMin|
Fanfiction'Enter Your Target başarıyla yüklendi.' 'Etrafında değilim. Telefonunun kamerasını unuttun mu? :)' Hwang HyunJin ♡ Kim SeungMin