16|Beatitudinem

469 59 58
                                    

İki Ay Sonra

Odamda Hyunjin hyungu bekliyordum. Beni bir yere çıkaracağını söylemişti. Sonbahara girmiştik ve ağaçlar sonunda yapraklarını döküyorlardı. Bu beni oldukça mutlu ediyordu çünkü manzaram güzelleşmişti ve sürekli resimlerini çiziyordum. Odamın kapısı çalındığında oraya döndüm. Hyunjin hyung gülerek içeriye girdi. "Randevuya çıkıyoruz!" Aşırı mutlu gözüküyordu. Ben de yanına gidip onun beline sarıldım sıkıca. "Giyin bakalım hadi, ben dışarıdayım. Ağaçların altında küçük bir gezi yapalım."

Gülerek kafamı salladım ve onu odamdan çıkardım. Hızlıca sweat ve eşofman giyinip odamdan çıktım ve ona baktım. Kolunu uzattı. "Gir hadi." Gülerek koluna girdim ve yavaşça dışarıya çıktık. Ağaçların yaprakları kafamızdan aşağıya düşüyordu ve bu güzeldi. "Güzel değil mi?" Evet anlamında hızla kafamı salladım. Salıncaklı bir ağacın altında durdu. Ben de durdum onunla ve ona baktım.

Bu ağacı daha önce görmemiştim ya da salıncak yeniydi. "Binmek ister misin?" Yavaşça onun kolundan çıkıp salıncağa oturdum ve tutunup sallanmaya başladım. O da arkama geçti ve çok da olmasa da ittirmeye başladı. Birkaç dakika orada sallandım ve o da ittirdi. En yükseğe geldiğimde gözlerimi kapatıp uçmak istercesine kollarımı iki yana açtım.

Tabii ki de yer çekimi bana acımamıştı ve neredeyse düşecekken Hyunjin hyung beni kucaklamıştı hızlıca. Salıncağı da durdurdu hemen. "İyi misin, Seung?" Kafamı evet anlamında sallayıp gülümsedim ve onun boynuna sarıldım. "Korkutma beni Seung." Boynuma gömülüp birkaç öpücük bıraktı. Sıkıca belime sarıldı ve ben de onun ensesindeki saçlarını okşadım. "Bir yerin zarar görecek diye çok korktum..."

Geriye çekilip ona baktım. Gerçekten endişeli görünüyordu. Burnuna küçük bir öpücük bıraktım. "Ben de bu konu hakkında konuşmak istiyordum." Beni kucağından indirmeden salıncağa oturdu ve hafifçe sallanmaya başladık. "Şu an flörtleşiyor gibiyiz ve.... benim sana olan hislerim her gün daha da büyüyor." Ensesindeki saçları okşayarak ona bakmamı sürdürdüm.

"Kısa mı kessem bilemiyorum ama.... duygularımı zaten biliyorsun. Milyonlarca kez sana onları anlattım ve tekrar anlatmaktan da hiç çekinmem. Hata yapmadan yaptığım tek şey seni sevmekti çünkü." Derin bir nefes aldı. Yavaşça rahatlatmak için yanaklarını okşadım. Gergin görünüyordu çünkü. "Diyeceğim şu ki..... Benimle çıkar mısın?" Bunu beklesem de şaşırıp kalmıştım.

Birkaç dakika sessizce kaldık. "Tekrar aynı şeyin yaşanacağından şüpheliysen.... Tedavi olacağım hiç merak etme." Belimi okşadı yavaşça. Yavaşça omzuna yatıp ona baktım. Benim de ona karşı hislerim gittikçe artıyordu. "Yani istediğin gibi bir yürüyüş yapamadık hatta öyle bir yürüyüşte teklif etmek isterdim ama üzgünüm.... Reddet istiyorsan o zaman tekrar deneyeyim?"

Güldüm ve kafamı hayır anlamında salladım. "Yani ret mi edildim yoksa sevgili miyiz?" Tek kaşını kaldırıp bana baktı. Dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp tekrar omzuna yattım ve onu izledim. Şaşırıp kalmıştı ağzı hafif açık şekilde. Aşırı tatlı göründüğü için gülerek yanağını ısırdım hafifçe ve ağzını kapattım. Bana baktı ve şokundan çıkıp hızla bana sarıldı. Tabii salıncak ani bir harekette bize ihanet etti ve yeri boyladık sarılıyken.

İkimizin de umurunda değil gibiydi, çünkü kalkmak için bir hareket yapmamıştık. Birkaç dakika sarılı bir şekilde kaldık ve sırtımda biraz ıslaklık hissettiğimde yukarı baktım. Yağmur yağmaya başlamıştı. Gülüp onun göğsüne yattım sarılmamızı bozmadan. "Seni seviyorum." Saçlarıma bir öpücük bıraktı belimi okşayarak. Ve ıslanmamam için sıkıca bana sarıldı. Yağmur ve toprağın birleşmiş kokusuyla onun göğsünde yatmak çok güzel hissettiriyordu.

Birkaç dakikamız daha öyle geçti. Sırılsıklam ıslanmıştık. "Girelim mi içeri meleğim? Hastalanmanı istemiyorum." Yavaşça ona baktım ve kafamı olur anlamında sallayıp boynuna sarıldım sıkıca. Beni kucağına almıştı ve kliniğin içine girmiştik. Odama gittik ama oradaki Jeongin faktöründen habersizdik. "Arkadaşımı ıslattın mı? Ya hastalanırsa?!"

Beni hemen Hyunjin'in kucağından indirmiş ve bir anne gibi üstümü giydirmişti. Ardından da yatağın içine yorganın altına sokulmuştum zorla. "Bu aptal yağmuru seviyor bunu biliyorum ama sen neden buna uyuyorsun hyung?" Jeongin, Hyunjin'e bakarak konuşuyordu ve aptal olarak beni işaret etmişti. "Hey! Ben aptal değilim! Asıl aptal sensin!" Kaşlarımı çatıp çıkışmıştım.

"Sen sus iki dakika hyu- Ne?!" Resmen çığırmıştı bana bakıp. "Ben mi aptalım?! Kıçıma bak sen!" "Hey sevgilime bağırma velet!" "Sende bana bağırıyorsun ama!" Kısır bir döngüye girmişlerdi ve onlara bakıp iç çekmiştim sadece. "Az önce dört buçuk aydır konuşamayan ben konuştum, farkında mısınız?!" Tartışmalarını kesip bana döndüler. "Seung, kusura bakma ama konuşman bekleyebilir. Yolmam gereken biri var."

Ve... Jeongin sadece Hyunjin hyungun üstüne atladı. Saçlarını yolmaya başladı. "Hey! Sevgilimin güzel saçlarına dokunma be!" Zorda olsa onları ayırmıştım ve Hyunjin'e sıkıca sarılmıştım. "Seni seviyorum hyung." Geç de olsa söyleyebildiğim şeyle gülümsemişti ve alnıma bir öpücük bırakmıştı. "Barıştınız ve Seung'un dili çözüldü?" Hızlıca Jeongin'e bakıp evet anlamında kafamı salladım.

"Aylar sonrasında sesini duyduğum için o kadar mutluyum ki bebeğim." Sıkıca belime sarıldı ve alnıma öpücükler bıraktı. "Yalnız mı bıraksam sizi bilemedim ama..... Seung benimle daha uzun süredir birlikte! Bırak onu be!" Jeongin bizi zorla ayırıp bana sıkıca sarılmıştı. Ben de ona sarıldım. "Gerçekten biraz daha kafa sallayarak anlaşsaydık sanırım kafanı kıracaktım."

Kahkaha attım. "Kıyabilir miydin ki bana?" "Bilmem ki.... Neyse bana bir öpücük ver de yalnız bırakayım sizi bari, kapıda nöbette olacağım büyükannenler sizi basmasın." Onun yanağına bir öpücük bıraktım ve gülerek odadan çıktı. "Birlikte uyuyalım mı?" Hyunjin hyunga baktım. "Olur güzelim ama üstümü değiştirip geleyim ben." "Tamam sevgilim." Güldüm ve yatağa yatıp onu bekledim.

Birkaç dakika sonra yeni kıyafetleriyle gelmişti ve onu hemen yanıma çektim. Sıkıca bana sarıldı ve beni üstüne yatırdı. Ardından üstümüzü örttü ve alnıma bir öpücük bıraktı. Yavaşça göğsünde hayali daireler çizmeye başladım. "Tedavin ne zaman bitecekmiş?" "Bilmiyorum güzelim, bana bağlı." "Bir an önce bitsin de evlensek mi?" Ona baktım yavaşça.

Bana bakıp gülümsedi ve dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktı. "Olur ama sen daha genç değil misin?" "Dört buçuk ay kaçırdım. Sınava girsem bir şey olacağını sanmıyorum. Üniversiteye gitmem herhalde. Büyükbabamın dükkanını işletirim." "Bu güzel, ben de sana bir şey diyecektim zaten." "Ne diyecektin?" "Annem babamı çok zor da olsa ikna etti ve seninle tanışmak istiyorlar."

Gülümsedim. "Çok iyi bir haber. Ben de büyükbabamı yumuşattım gibi. Büyükannem zaten bana kıyamaz." "Bu da iyi, belki aileleri de tanıştırırız." "Olabilir sevgilim." Gülüp beni boynuna yatırdı. "Çok hayalimiz var sanırım, hepsini nasıl yapacağız?" "Güzelim, sana o istediğin romantik yürüyüşü yaptırayım bana yeterli." "Bugün ondan daha romantik bir an yaşadık bence." Boynuna bir öpücük bıraktım yavaşça.

"Bilmem senin için öyleyse benim için sorun yok. Sana sarılmayı çok seviyorum. Küçücük kalıyorsun kollarımda." Saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Bu arada, tedavilerimiz bitince ilk işimiz yüzük almak olsun. Ama hemen evlenmeyelim." "Neden?" Ona baktım kafamı kaldırıp. "Gençliğimizi yaşayalım güzelim biraz." Tatlıca güldü. Dudaklarına bir öpücük bıraktım.

Dudaklarıma daha uzun ve sesli bir öpücük bıraktı. Ardından rahatça boynuna yattım. "İyi uykular bebeğim, rüyanda bizi gör." Saçlarımı ve belimi okşamasıyla mayışmıştım. "İyi uykular~" Adem elmasına bir öpücük bırakıp gözlerini kapattım. Saçlarımı ve belimi okşamaya devam etti ardından şarkı da mırıldanmaya başladığında iyice mayıştım ve onun kollarında rahatça uyudum.

-Mutluluk

06/02/2021

Enter Your Target |HyunMin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin