Derin bir nefes çektim içime ve kapıyı açmak için hep beraber kalktık. Kapının önüne sırasıyla dizildik. Önde annem kapıyı açmak üzere bekliyordu, onun sol tarafında babam vardı ama sanki üzerinde ayrı bir mutlulukla bekliyordu. Onun hemen yanında ben vardım ve küçük bıcırıklar kapıya gelmek yerine televizyondaki çok önemli dizilerini izliyorlardı. Elif ve arkadaşları tabi ki kapıdaki misafirden daha önemliydi. Hepimiz hazır olduğumuzda annem kapıyı açtı. Kapının önünde bir dev vardı. Tabiri caizse falan değil bu adam baya dev. O dev ve babam önce bakıştı bir saniye kadar sonra "hoş geldin evladım" dedi babam yüzünde gülümsemeyle. Benim gözlerim ikisi arasında gidip geliyordu. Dev içeri girdi "hoş buldum dayı" deyip babamın elini öptü alnına koydu ve sanki büyük bir özlemle sarıldılar.
Hayır yani benim bilmediğim bir abim mi vardı. Dayı dediğine göre halamın mı oğluydu. Hani şu yıllardır görmediğimiz asker olan. Uğur abimi tanırdım o da halamın oğluydu ama Çağın abi çok uzaktı. Herkese uzaktı. En son onu gördüğümde on iki yaşında olmalıydım ilk defa köydeki bir yakınımızın düğününe katılmıştı. O zamanlar tam hatırlamasam da böyle dev değildi.
Yenge diyerek annemin de elini öpüp sarıldı. Sonra bana döndü yavaşça, gözleri hafif kısıldı. Hemen kendimi toparlayıp karamel rengi saçlarımı kulağımın arkasına soktum. Annem sofrayı hemen kurmak için yanımızdan ayrılınca babam da bana "kızım abine terlik çıkar, biraz dinlensin de ifadesini alıyım hayırsız oğlumun" dedi ve içeriye yöneldi.
Ben ne yapacağımı bilmeden boynum ağrıyarak ona bakmaktan vazgeçtim. "Hoş geldin abi" dedim hafif gülümsemeyle, terlik vermek için arkamı döndüm. "Bu kadar mı?" Arkamdan gelen cümleyle şaşırdım, beklemiyordum. "Anlamadım abi" terlikleri portmantodan alıp dönerken. Bir adım yaklaştı saçımı kulağımın arkasına koyarken kısıkça konuştu "diyorum ki, kuru bir hoş geldin mi?"
Yani bu adam ne yapmamı bekliyordu ki. Ama haklıydı galiba çünkü ben abisi olan Uğur abime hep sarılıp yanaklarını öperdim her geldiğinde, hatta kolunun altından kalkmazdım özlemim geçene kadar. Ama, aması vardı işte o benim abimdi ve hep hissettirmişti. Çağın abim yoktu ki yabancıydı o bana, evet ben küçükken oyuncaklar alırdı. Sonra askeri lise, özellikle harp okulu derken ben ona pek denk gelmedim.
"Kusura bakma abi şaşırdım sadece" durumu toparlamaya çalışarak kollarımı kaldırdım boynuna dolamak için. O kadar uzundu ki eğilmesi gerekiyordu. Ama eğilmedi bunun yerine bir kolunu belime sıkıca sarılıp bir kolunu da sırtıma sardı beni yukarı kaldırdı. Ben hala şoktayken çok şaşıracağım cümleler döküldü dudaklarından. "Çok özledim nazlı kızım" dedi burnunu boynuma iyice yaslayıp derin bir nefes çekti. Bir süre ayrılmadı benden, beni de o kadar sıkıyordu ki kendimi çekemiyordum. Burnum boynuna çok yakındı ve oradan sanki özlediğim bir kokuyu duyumsuyordum. Bunun şaşkınlığıyla hemen ayrıldım ondan. Zaten terliklerini de sarılmadan önce yere koyduğum için koşarak mutfağa gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHUNAZ (+18)
RomanceDev adamın, nazlı kadınının hikayesi... "Satır içi yorum yapan okuyucular istiyorum canlarım, ona göre başlayın" °•°•°•°•°• Arkamı dönmemle ödüm patladı. Çağın abi dibime kadar girmiş bana bakıyordu, hafif gülümsemesiyle. "Ödümü kopardın Çağın abi"...