14. BÖLÜM

31.3K 961 731
                                    

Valizimin içine son olarak iç çamaşırlarımı da koyduğumda iki elimi de belimin kenarlarına koyarak rahat bir nefes bıraktım. Yarın dersim olmadığı için Perşembe gününden, yani bugünden yola çıkıyorduk. Bir hafta köyde kalacaktık.

Babam dükkanı yanındaki elamana bırakmış, benim için de rapor alacağımızı söylemişti. Aslında derslerimi dinlemediğimde sınavlarda bunun zorluğunu çekeceğimi bilsem de kızlar benim yerime not çıkarıp anlamadığım yerleri anlatacaklardı.

Görkemle olan sunumum da hocanın ayağını kırması dolayısıyla asistan ders anlattığı için askıya alınmıştı. Dün bunun haberini babama verdiğimde bir hafta köyde kalmak kesinleşmişti. Çünkü iptal olmasaydı Çağınla gelmek zorunda kalacaktım.

Kızlarla kafedeki konuşmamız uzunca sesizlikle geçmişti. Onlara anlattığım kısa hikaye ile hem üzülmüş hem de yeniden beraber olduğumuz için sevinmişlerdi. Bana ne yapmam konusunda fikir veremeseler de bu konuda düşüneceklerini zira kafalarının bu kadar büyük aşk hikayesini hemen kabul edemeyeceğini söylemişlerdi. Onlarla gülüp engin fikirlerini merak ettiğimi bir an önce düşünüp söylemelerini istemiştim.

"Ahunaz hazır mısın?" annemin sesiyle mor orta boy valizimi yataktan indirerek odadan çıktım. "Hazırım anne!" nerede olduğunu bilmediğimden sesim yüksek çıkmıştı. Annem aşağıya babamın yanına ineceğini söyleyip, çabuk gelmemi söyleyerek gitti.

Küçük koridoru elimdeki valizimi çekerek geçtiğimde sol tarafta Çağın'ı görmüştüm. Kendi siyah valizini yere koyarak bana adımlamış kısaca etrafı kolaçan etmişti. Ne yaptığını anlamasam da siyah eşofmanı ve üzerindeki açık gri tişörtünü sevmiştim. Bilmeden aynı giyinmemizle sevinerek parmaklarımın ucuna doğru yükselip, tekrar topuklarımın üzerine bastım. Ne zaman mutlu olsam saçma sapan hareketler yapardım ve bu hareket de onlardan birisiydi.

Siyah ince taytımın üzerine giydiğim sade, bol gri tişörtümün ucunu valizi tutmadığım elimle yakalayarak aşağıya çekip, bıraktım. Maraton koşusunu yeni tamamlamış kalbimle derin bir iç çektim. Kirli sakallarının sardığı yanaklarına küçük parmaklarımı uzatıp okşamak istiyordum. Siyah gözleri muzipçe parlarken dudağının bir kenarı kıvrıldı. "Ağır mı?" diye sorduğunda anlamaya çalıştım.

"Ne ağır mı?" bir adım daha üzerime attığında sağ elini belime dolayarak kendine çekti. Beni her seferinde yuvama yaslaması kalbimi pır pır ettiriyordu. Valize sarılmış sımsıkı parmaklarım gevşeyerek göğsüne tutundu. Toplamadığım saçlarımı sol eliyle arkaya attığında gözlerime bakarak ağırca yutkundu. Bu adama tüm ömürler adanırdı. Çıkıntılı adem elmasının hareket etmesi derin bir nefes almamı sağladı. Kalın dudaklarının üzerinde gezdirdiği diliyle bu kez ben yutkundum.

Dudaklarına baktığımın farkında olarak çapkınca bir tebessümle göz kırptı. Ne yapıyorsun be adam kalp krizi mi geçireyim allaki?! Kafasını eğmeye başladığında irkildim. Bu adam ne yapıyor Allah aşkına?

Kafası boynuma yaklaştığında bir nefes bıraktı. Boynumun ince derisi titredi resmen. Tüm tüylerim irkilerek havalanırken göğsüne koyduğum ellerimle tişörtünü avuçladım.

"Çağın?" nefes nefese konuşmaya çalıştığımda diğer elinin parmaklarını saç köklerime koyarak bastırdı. "Çağın diyen diline kurban olurum, Nazlı kızım" boynuma yakın dudaklarıyla konuştu. Ateş gibi nefesi boynuma çarparken bacaklarım titredi.

Annemler gelip bu halde görürlerse bizi hiçbir açıklama yapamazdık. Zor toparlayabildiğim nefesimle, içime kaçmış sesimi buldum. "A-annemler gelecek şimdi" benim söylediklerimi umursamadan burnunu sürterek ciğerlerine bir nefes doldurdu.

AHUNAZ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin