11. BÖLÜM

32K 970 669
                                    

Yanıma yerleştiğinde bana döndü. "Kim o velet?" sorduğu soruyla yönümü ona döndüm. Koltuğu kaplamış bedeni nefes kesici görünüyordu. Araba filmli olsa da dışarı çıktığında ona bakan kızları görmüştüm. "Sınıf arkadaşım" dedim kemerimi takarken. Velet ne ya! Sıkışan kemeri çekemeyince ona döndüm, yardım istemek için. Üzerime doğru eğilmiş halde bulduğumda, koltuğa yapıştım.

O kemeri sıkıştığı yerden çıkarırken gözlerimiz hiç ayrılmadı. "Ben arkadaş anlamam, koluna falan dokunamaz" derken kemeri takıp çekilmek yerine elini çıplak bacağıma yerleştirdi. "Tamam, mı Nazlı kızım" koca eli bacağımı hafifçe sıkarken nefesim tekledi. Burnunu burnuma sürttü. Sağ elim havalanarak boynuna dolandı.

Ben yapmadım, çünkü yapsam bilirdim. Ona dokunmak isteyen her uzvum benden bağımsız hareket ediyordu. "T-tamam"

🧿

Aldığı nefesler dudaklarıma çarpıp ona dönüyordu. Bu an, sanki çok hızlı akan aynı zamanda da hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiren bir andı. Gözlerini yavaşça kapatıp biraz daha yaklaştı. Burnu burnumun üzerinden yan tarafına kaydı. Şuan aramızda küçücük bir mesafe vardı. Benim gözlerimde kapanmak için an kollar gibi kısıldı. Boynundaki elim az bir baskıyla ensesine kaydı. Oraya tırnaklarımı bilinçsizce bastırınca ağzından kalın bir inilti çıktı. Bu sırada bacağıma koyduğu eli bacağımın altına dolandı, baldırıma doğru kayarken orayı sıkıştırdı. Eli eteğimi yukarıya sıyırarak içine girmişti.

Nefes nefese konuşmaya çalıştı. "N-nazlı kızım, dayanamıyorum" daha önce hiç duymadığım kalın bir ses bacaklarımı birbirine bastırmama sebep oldu. Bacaklarımı bastırdığımı fark edince tekrar inledi. Bu ses acı çekiyormuş gibi geliyordu. İkimizin de nefeslerinden kuruyan dudaklarımda bir ihtiyaç gibi dilimi gezdirmek istiyordum. Sol elim kucağımda bilinçsizce duruyordu.

Dudaklarımı yalamak için küçük bir hareketle dilimi çıkardığımda Çağın abi'nin dudaklarına değdi. Kocaman bir hırlama çıktı ağzından. Korkarak kafamı sağ tarafa hızlıca çevirmeye çalıştığımda dudaklarını dudaklarıma çok yakın bir yere bastırdı. Olduğum yerde titredim. Kalın dudaklarının baskısı özlem doluydu. Nasıl ulaştığını bilmediğim sol elim, sağ eline tırnaklarını bastırırken onun baldırımdaki sol eli biraz daha yukarı kaydı.

Sımsıkı kapattığım gözlerim, dudaklarının dokunduğu yeri dilinin almasıyla kocaman açıldı. Dili iştahla bir şeker yalıyormuş gibiydi. Göğsüm aldığım nefesle doldu. Memnun bir sesle dili daha çok alana yayılmaya başladı. Islak dili yanağımda kendine ait alanları henüz yeni keşfediyormuş gibi istek ve merakla geziyordu. Dudaklarıma daha çok yaklaştığında artık ona engel olmalıydım.

Titrek bir nefesle "Ç-çağın abi?" diye uyardım onu. "Şşş, güzel kızım abi yok" dedi. Bu cümle beynimde birkaç kez yankılandı. Ellerimi bulundukları yerden uzaklaştırıp göğsüne koydum. Bu hareketi yapmam daha çok üzerime eğilmesine sebep olunca hızla yüzümü uzaklaştırdım ondan.

Düzelememiş nefesimle konuşmaya çalıştım. "Ç-çağın abi bu çok yanlış, uzaklaş lütfen." Olduğu yerde kaldı. Göğsüne değen ellerim kasılmasını hissetti dağ gibi adamın. "Yavrum" dedi yıkıntıyla.

Sonra kendini toparladı. Baldırımdaki eli hakimiyet kurduğu alandan ayrılmak istemeyerek yavaşça çekildi ve koltuğuna yerleşti. Derin nefesler alıp verdik ikimizde.

Ellerimi kucağımda birleştirip onlara bakmaya başladım. Biraz olsun toparlandığımızda kafasının benden tarafa döndüğünü gördüm yandan ama hiç bakmadım. Sinirle bir nefes aldı. "Bu ne!"

Anlamadığım için boş bulunarak kafamı ona çevirdim. Kaşlarım çatılmış ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken direk eteğime baktığını fark ettim. Heyecandan düzeltmeyi unuttuğum yukarı çıkan eteğimi aşağıya çekiştirdim utanarak. "Hey Allah'ım ya, utanman gereken ben miyim? Ne diye bu fabrika hatası bezlere para verirsin zaten!?"

AHUNAZ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin