Sevgi ve fedakarlık birbirine sıkıca bağımlı iki duygu aktarımıdır. Eğer birisi eksik kalırsa komple duygularını gözden geçirmen gerekir. Yanımda oturan adamla geçirdiğim yıllar boyunca çok sevmiş, çokta sevilmiştim. O acı günün öncesinde yaşadığım hayat her çocuğun yaşamak istediği doygunlukta bir hayattı. Çevremdeki ailem dediğim insanlardan yalnızca sevgi görerek büyümüş, kötülük ve şiddet görmemiştim. Bu kavramların hayatta var olduğunu bile yıllar sonra öğrenmiştim. Anne ve babamın tek çocuğuydum, yan yana olan evlerimizde Çağın ve Uğur abiler erkek oldukları için tek kız olarak Esma halam ve eniştem tarafından da çok değerliydim. Sık sık birbirimizi arar ziyarette bulunurduk karşılıklı olarak.
Yanımdaki adam benim Görkemle karşılıklı bile oturmama izin vermeyerek cam kenarına oturmuş beni de sağ tarafındaki beyaz tahtasıyla kafeyle son derece uyumlu sandalyede oturtturmuştu. Görkem çantasından çıkardığı siyah bilgisayarı masaya benimde bakabileceğim şekilde çevirmişti. Son derece rahatsız hissettiğimiz pozisyon olduğu halde Görkemin yanına geçemiyordum. Aksi adam Görkemin karşıma oturmak için kalktığını görünce ters ters konuşarak onu yerine adeta mıhlamıştı. Spor salonlarında yaptığı kasların karşısında bulunan iri yarı adamda işe yaramayacağını anlayan Görkemde mecbur kaderine razı gelerek yarım yamalak bana yönelttiği sorularla sunumu hazırlamaya çalışıyordu.
Işık vurduğu için ekranı göremiyordum. Oflayarak ters ters yanımdaki adama baktım. "Görkem ne yazdın oraya tam göremiyorum!" konuşurken kafamı da Görkeme çevirmiştim. Önündeki soğuk içeceğinden almadan önce bana cevap verdi. "Bitkilerin isimlendirilmesi ve sınıflandırılması..." okuduğu kısa paragrafla arada Çağın abiye sinirle baksa da çok fazla sürmeden bilgisayara geri dönüyordu. Bilgisayara doğru kafamı eğerek bakmaya çalışırken altımdaki sandalye kayarak Çağın abinin dibinde durdu. Manyak adam sonunda bana kafayı yedirecekti. Neyse en azından bu şekilde yazıları görebiliyordum.
Neredeyse dip dibe durduğumuz haldeyken arkama doğru yaslanarak limonlu sodamı yudumladım. Sandalyemi çektikten sonra geri çekmediği kolunu omzumun tam arkasına koydu. Oturduğumuzdan beri Görkeme attığı imalı bakışlarına devam ediyordu hala. Çocuk kafasını kaldırıp benimle göz göze konuşamıyordu. Saçlarımı omuzlarımın önüne attı arkamdaki eliyle. Hiçbir şekilde rahat durmuyordu. Bir taraftan Görkeme yazması gerekenleri söyledim, önümdeki kaynak kitabımdan okuduklarımı kendi dilimde değiştiriyordum.
"Bir daha masaya eğilme" kulağımın üzerindeki saçlarıma dudaklarını değdirerek fısıldadı. Bilgisayarın ekranını görebilmek için elbette eğiliyordum. Mecburen yani. Onun yüzünden yaptığım harekete de karışıyordu. Kısaca, çattığım kaşlarımla yüzüne baktıktan sonra Görkeme dönerek sunumu tamamlamaya odaklandım.
Yaklaşık bir saat bu şekilde geçti. Çağın abi sol koluyla kolumdan kendine çekerek sırtımın yarısını göğsüne yasladı. Önündeki biten çayını tazelemesi için garsona işaret yaptığında Görkemde bilgisayarını çantasına yerleştiriyordu. "Ahunaz, ben sana sunumu mail olarak atarım kendi bölümlerimde birkaç eksik var." Kafamı aşağı yukarı sallarken sırtımı Çağın abinin göğsüne daha fazla yerleştirdim. Az kalan sodamı yudumlayıp Görkeme cevap verdim. "Hiç acelesi yok Görkem benim daha önce çalıştığım bir konuydu zaten, sunumdan bir iki gün önce atsan yeterli olur." Gülümseyerek verdiğim cevapla sağ elini saçlarından geçirdi. Açıkçası okulun açıldığı hafta hevesle çalıştığım tek konuydu.
"İyi ki seninle grup yapmış Filiz hoca" tebessümle söyledikleriyle arkamdaki yaslandığım adamdan tedirgin oldum. Dizindeki sol elini yakalayarak kucağıma çekiğimde eş zamanlı olarak sinirli soluğunu bırakarak sabır çekti. "Anlamadım koçum" uzun parmaklarının üzerinden parmaklarımı geçirirken araya girdim. "Iıı, Görkem sen nerede oturuyordun?" aklıma ilk geleni söylediğimde daha fazla ne kadar batırabileceğimi düşünerek arkama biraz daha yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHUNAZ (+18)
RomanceDev adamın, nazlı kadınının hikayesi... "Satır içi yorum yapan okuyucular istiyorum canlarım, ona göre başlayın" °•°•°•°•°• Arkamı dönmemle ödüm patladı. Çağın abi dibime kadar girmiş bana bakıyordu, hafif gülümsemesiyle. "Ödümü kopardın Çağın abi"...