Bölüm 2: "Gözlerin Bir Sanatmış"

829 222 297
                                    

Yayımlamadan duramıyorum jfkfjfjfjjg

"İnsan sevdiğini bırakmaz, sevmek bırakır insanı..."

-Attilâ İlhan

Bölümde geçen şarkı, Elyas & Taha - İncinmesin Kanatların 👌
⬆️
Sarmama İthafen♡

Yanlışlar varsa çok şey yapmayın siz dkjdjf

Keyifli okumalar 👋

🐘🐘🐘🐘🐘

Ölüm.

4 harfti ama bir ruhu, bir bedeni görememek demekti. Ölümü durdurmak imkansızdı ama bir umut durdurmaya çalışıyorduk. Bir ilaç arıyorduk, sanki ölüm bir hastalıkmış gibi. Bir çözüm yolu arıyorduk, sanki ölüm bir soruymuş gibi.

Ölüm bir sorundu ve biz sorunlara çözüm bulurduk.

Yürüyememek bir sorundu ve robotlar icat ederek buna bir çözüm bulmuştuk.
Konuşamamak sorundu ve işaret dili icat ederek buna bir çözüm bulmuştuk.
Duymak sorundu ve işitme cihazı icat ederek buna bir çözüm bulmuştuk.

Peki ölmeye bir çözüm bulabilmiş miydik?

Hayır, bulamamıştık.

Nasıl bulabilirdik ki?

İlaç mı üretmeliydik?

Hayır.

Bedenimizi toprağa gömmemek gibi bir seçeneğimiz yoktu. Ölürdük ve ölürdük.

Ama ruhumuzun ölmesi; işte bu kötüydü.

Bedenine bir kurşun saplanırdı ve yaşam suyun azalarak ölürdün. Bir ilaç içerdin, zehirlenerek ölürdün. Ciğerlerine su dolardı, ölürdün. Nefes alamaz, ölürdün. Acıdan ölürdün.

Sana zarar verirler ve ölürdün.

Seni öldürmek için hep bedenine zarar verirlerdi.

Çünkü ruhuna zarar verdiklerinde yaşardın. Böbreğin yok gibi, onlarca kemiğinden biri kırılmış gibi, bir sürü yıldızlardan biri sönmüş gibi, ayın yarısı yok gibi, bir elmanın yarısını yemiş gibi, milyonlarca renkten biri yok gibi.. ölü gibi yaşardın; ama yaşardın.

Nefes alırdın, su içerdin, yemek yerdin; ama yaşardın.

Ne olursa olsun yaşardın. Çünkü daha asıl ölümün gerçekleşmemişti.

Benim ruhum ölmüştü.
Daha beş yaşındaydım o zamanlar...

Ama bedenim yaşıyordu. Nefes alıyordum, yaşam suyum üretiliyordu.

Şimdi bedenimin ölmesini istiyordum.

Pislikler ölürdü ve ruhum gibi bedenim de pisti.

Elimdeki tepsiyi 13 numaralı masaya götürerek tepsinin içindeki malzemeleri müşterilerin önüne servis edip afiyetle yemelerini söyledim ve geri mutfağa girdim.

"Çikolatalı ve fırambuazlı pasta hazır," dedi Emin Bey pasta dolu tabakları tezgahın üzerinden bana doğru iterken. Önüme itilen tabakları tepsiye koyarak tabakların yanındaki kâğıtta yazan içecekleri almak için arkada bulunan buzdolabına ilerledim. Buz dolabının kapağını açmamla yüzüme vuran soğukluk beni kendime getirirken hızla meyvesuyu ve kolayı alarak kapağı geri kapadım. Elimde bulunan içecekleri de tepsiye koyup tepsiyi elime aldım. Tabakların yanında bulunan kağıtları önlüğümün cebine koyarak dikkatle mutfaktan çıkıp sipariş verilen masaya gelerek tabakları müşterilere uzatıp içecekleri de vererek hızla tepsiyle geri çekildim.

haberin olsun || •texting•✔️ (yeniden yazılacak.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin