Uzun bir süre geçmişti, Amerika'da bir kadınla anlaşılmıştı. Ona aşılama yapılacaktı ve çocuklarını o kadın doğuracaktı. Kadının adı Elaine idi. Gayet iyi bir insandı,30'lu yaşlarında sağlıklı bir kadındı. Bundan önce de taşıyıcı annelik yapmıştı. Çocuklar doğduktan sonra ise hiçbir şekilde iletişim kurmak için çabalamıyordu. Gayet profesyoneldi. Kaner gerekli işlemleri yaptırıp Türkiye'ye dönmüştü. Üç hafta sonra ise netice belli olacaktı. Hem karısını ziyaret etmek istiyordu ; mezarlık gibi değil de ruhunu dinlendirme merkezi gibiydi onun bulunduğu yer. Annesi,hastane işlerinde taşıyıcı anne Elaine ile birlikte olacaktı. Her şey normal sayılırdı artık.
''Anne, sen buradasın lütfen her detaydan haberdar et beni.'' Dedi ceketini giyerken. Saçları uzamıştı ve Belfü'nün saç tokasıyla tutturmuştu saçlarını, yüzüğü hala parmağındaki yerini koruyordu ve en önemlisi Belfü'nün yüzüğünü kolye yaptırıp boynuna asmıştı. O kadar Belfü ile yaşıyordu ki yokluğunu hissettiğinde kendini odaya kapatıp ağlıyordu. Kimse bilmiyordu ama o iliklerine kadar hüzünle doluydu ; kime bulaşacağını bilmiyordu.
''Evet buradayım oğlum sen merak etme her gelişmeyi sana anlatacağım. Üç hafta sonraya biletini aldım ben sana detaylarını atarım.'' Kaner annesi sayesinde rahattı. Bebek için mücadele etmişlerdi bu zamana kadar ve artık son dönemeçtelerdi. Bu bebeği her şeyden çok istiyordu. Babası ve Yekta onu hiç yalnız bırakmıyorlardı. Yekta düğün fotoğraflarını çıkartıp evin belli köşelerine çerçeveletip asmıştı. Belfü'nün o gülen yüzünün evin duvarlarında olması onu rahatlatıyordu. Belfü'nün katilini hala bulamamışlardı. Pes etmeyecekti ama illa ki bunu neden yaptığını öğrenecekti. Kaç günü kalmıştı ki sanki? Zaten hastaydı karısı neden son günlerini yaşamasına izin vermemişlerdi.
Derin nefes alarak Ankara Havalimanı'na göz gezdirdi. Uzun bir yolculuk yapmıştı ve eve gidip dinlenmesi sonra da aldığı davayı inceleyip işlerini halletmesi lazımdı. Ama istediği pek olacak gibi durmuyordu. Yekta'nın suratı sirke satıyordu, bir şey olmuştu kesin.
''Ben geldim diye ne kadar da mutlusun öyle sağ ol kardeşim.'' Arkadaşının yüzünü inceledi. Kesinlikle bir şey olmuştu.
'' Seda geldi sana bir şey bırakmış.'' Gözlerini açacak gücü yoktu.
Yekta'nın omzunu sıktı. '' O bir şey neyse bana nerede olduğunu söyle kardeşim.'' Dişlerini biraz daha sıkarsa dişleri kırılacaktı.
''Sakin ol tamam eve bıraktım. Salondaki sehpanın üzerinde.'' Dedi ve Kaner'in fırtına gibi gidişini izledi. Çok fazla kurcalamadı ; sinirlenince kimsenin yanında olmaması gerekliydi zaten. Onunla birlikte koştu ama Kaner çoktan taksi çevirmiş ve uzaklaşmıştı.
Yaklaşık on beş dakika süren yolculuk sonunda Belfü'yü kucağında içeri soktuğu bu huzur dolu eve öyle bir gerginlikle girdi ki atmosfere ters düşen bu tavır onu afallattı. Kenarda duran o küçük pufa oturdu ayakkabılarını çıkardı. Odalarına çıkıp eşofmanlarını giydi ve yüzüne su çarptı. Ne yollamış olabilirdi ki? Kafasında dolaşan bu soruların yanıtı aşağıdaydı. Seda intikam almak istiyor olabilirdi ama Kaner de aptal değildi onu yerle bir ederdi.
Usulca indi merdivenlerden ama kulağında Belfü'nün sesiyle birlikte...
'' Kaner bu merdivenlerden düşsek neler olur biliyor musun? Kocamdan olurum. O yüzden dikkatli in ben kucağındayken daha tehlikeli oluyor bu merdivenler.'' dedi ve güzelce güldü.
Kaner bu güzel sesin kulaklarından ayrılmasına dayanamazdı. Onu düşünmemek büyük aptallıktı. Boynundaki yüzüğü okşadı ve öptü. Seda ne yollamıştı onu merak ediyordu. Salona yöneltti adımlarını. Saçlarını topladığı lastik tokayı çıkardı ve bileğine taktı. Saçları omuzlarına geliyordu neredeyse. O kadar değişikti ki Kaner'in bu tarzı, görenler şaşıp kalıyordu. Takıntılıydı bu konuda saçlarını sürekli üçe vurdurur sakal bırakmazdı ama Belfü'nün ellerinin izi vardı onlarda. Keserse canı giderdi. Belfü o sakalları öperken koklardı, saçlarını öperdi. Böyle bir kadının sevgisini hissetmişken şimdi de o kadının yadigarına böyle özenle bakacaktı. Olumlu sonucu bekliyordu çünkü sevdiği kadından bir canı istiyordu. Belfü doğurmamıştı belki ama onların olacaktı. Derin bir nefes aldı ve salondaki sehpanın üzerinde bir poşet duruyordu. Koltuktan poşete uzandı ve yan tarafına koydu. Elini poşete soktu, eline ilk gelen şey bir pelüş oyuncaktı. Dişlerini sıktı , şaka yapıyor olmalıydı. Sonra arkasında çengelli iğneyle asılı olan notu gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E L F Ü | FİNAL YAPTI.
General Fiction''Yan yana ölmüşüz, yan yana gömülmüşüz, yan yana yanıp kül olmuşuz ,sen yanımdaki odada ruhunu teslim etmişsin bulutlara.'' '' "Bu bacaklarım sadece sana koştu, bu eller bir senin ellerini tuttu ve bu gözler bir seni gördü kartal." Sen her ettiğim...