11.Bölüm | Hastalık

35 8 2
                                    

Ağlayarak uyandığımda sırılsıklam bir yastık ve terleyen vücudum ile dumura uğramıştım. Rüya beni deli gibi yarım saat daha ağlatıp yerini sakinliğe bırakmıştı. O sırada kapım hızlıca açıldı. Lale annenin yüzü telaşlıydı.

"Belfücüğüm, ne oldu güzel kızım?"

Gözlerimi silemiyordum bile kollarımı kaldıramıyordum. Hıçkırarak derdimi anlatmaya çalıştım ama olmadı. Hızla Kaner'in dolabına yöneldi sonra içinden büyük ebatlarda bir tişört çıkardı. Vücudum bozulmuş bir hortum gibi sürekli suyunu akıtıyordu. Şuurumun kapandığını hisseder gibi oluyor sonra kendimi toparlıyordum. Lale anne telaşla yanındaki kadına ilaç ve sirkeli su hazırlamasını söylüyordu. Yorgan üzerimden çekildiğinde zangır zangır titriyordum. İyice ayarları bozulmuş bilgisayara dönmüştüm. Üzerimdeki pijamayı çıkarıp üzerime Kaner'in tişörtünü giydirdi sonra sirkeli suya bastırdığı bezi alnıma koydu. Burnuma gelen o keskin koku ile burnumu kırıştırdım. Ne olduğunu anlamadan Serhat babam içeri jilet gibi takım elbisesiyle girmişti herkes telaşlıydı ve ben sürekli gülümsüyordum. Gözüm Kaner'i arıyordu. Ama sustum. O gelene kadar adını bile anmayacaktım. Nerelerdeydi acaba? Haber bile vermemişti.

"Harun, arabayı hazırla hastaneye gidiyoruz." dedi Serhat babam. Vücudum bir çuval gibi yatağa serilmişti adeta. Hızla beni tutan kollara yardımcı olmak adına Serhat babama sarıldım ve beni taşımasına yardımcı oldum. Vücudum alev alev yanarken ben hala Kaner'i düşünüyordum. Kim bilir neler olmuştu.

Bahçeye çıktığımızda üzerime örtülen erkek montuyla hafif ürpermiştim. Hızlıca arabaya bindirildim ve önde Serhat babam yanımda Lale annemle hastaneye gidiyorduk. Yol boyunca kafam ön koltuğun başlığına düşüp durmuştu. Lale anne sürekli kafamı tutup omzuna yatırsa da kafamdaki bu sersemlik yol boyunca sürmüştü. Kafamı tutamayacağımı anlayıp kendimi bırakıvermiştim. Kaner neredesin neden şu an sana sarılamıyorum?

Serhat Bey, büyük bir sinirle telefonu aldı ve Kaner'i aradı. Telefonu kapalıydı. En sonunda avukatlarını aramaya karar verdi. En fazla birini dövmüştür karakoldadır diye düşünüyordu. Rahmi Bey'i aradı son çare.

"Efendim Serhat Bey? Bir şey mi oldu?"

Derin bir nefes alıverdi.

"Kaner yanında mı?"

Adam biraz düşündü.

"H-Hayır neden ki?"

Serhat Bey orada olduğunu biliyordu.

"Kaner yanında biliyorum. Eşi hastalandı hemen o dosyanın peşini bıraksın ve eşinin yanına gelsin. Çok acil bir durum olduğunu belirt o haytaya."

Sonra kapattı telefonu. Sinirliydi. Arkada hasta yatan kızcağıza üzülüyordu. Onu çok sevmişti Rahşan'dan ayrı tutmamıştı. Kaner'in gelip ona destek olması gerekiyordu. Kesin bir şeyler karıştırıyordu.

O sıralarda Rahmi Bey de şu an bu haberi vermeli mi onu düşünüyordu. Kaner Bey sinirlendi mi kaçmak lazımdı. Çok sinirlenmezdi ama sinirlendi mi bitmiş saymalıydınız kendinizi.

"Kaner Bey, Serhat Bey aradı."

Kaşları çatıldı.

"Neden bir şey mi olmuş?" dedi yorgun sesiyle.

''Bu işle ben ilgilenirim Kaner Bey. Eşiniz rahatsızlanmış. Serhat Bey gelmenizi söyledi."

Ayağa nasıl kalktı ne ara ceketini giydi ne ara arabaya bindi bilmiyordu. Telefonu arabada kalmıştı ve şarjı bitmişti. Hemen arabaya bağlayıp şarj ederken dişlerini sıktı. Belfü'nün durumunu merak ediyordu. Telefon açıldığında babasını aradı. İki çalışta yüzüne kapandı telefon. Ardından bir mesaj geldi. Konum atılmıştı. Hemen adrese bakıp hızlıca sürdü. Bu saatlerde yollar bomboştu. Neredeyse sabah ezanı okunacaktı. Aklına Belfü geldi. Ezan okunduğunda gözlerini kapatıp dua edişi onu ağlatmaya yetmişti. Gözlerini silerek hastanenin önüne gelmişti. Arabayı park edip kapıyı açıp dışarı çıktı. Burası Belfü'nün her zaman gittiği hastane değildi. Şüpheleri vardı burada giderebilirdi.

B E L F Ü | FİNAL YAPTI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin