Under Oak Tree

Bölüm 66: Hikaye Anlatıcısı ve Eğitimdeki Şövalyeler (2)

"Madam, o sadece olağanüstü değil!" Çocuk, Riftan'ı en sert terimlerle anlatıyormuş gibi ona baktı. Daha sonra, itibarına yol açan, Riftan'ın olağanüstü başarılarının bir tiradına başladı:

Lord Calypse, kıtadaki en büyük şövalyedir. Uigru'nun bilge adamı olarak anılmasının bir nedeni var! Kıtanın her yerinde Rossem Uigru olarak saygı duyulan sadece beş şövalye var! Beş şövalyeden ikisi Sir Calypse tarafından yenildi. Sadece altı yıl önce Libadon'un en iyi şövalyesi Sejour Aren'i yendi, ama aynı zamanda Western Union kılıç ustalığı yarışmasında Osiria'nın kutsal kılıcı Kuahl Leon'u da yendi! "

Max karşılığında sadece belli belirsiz gülümsedi. Mükemmel kılıç ustalığından övgüyle söz eden bir adam olan Paladin Tümeni komutanını pek çok kez duymuştu - ancak kocasının kıtada seçkin bir şövalye olarak kabul edilen bir adamı çok geride bırakabileceği hiç aklına gelmemişti.

Kılıç yarışması sırasında Sir Calypse performansını gördükten sonra şövalye olmaya karar verdim. O zamandan beri ona hayranlık duyuyorum, "çocuk sonunda ateşli konuşmasını Riftan'a olan bağlılığıyla bitirdi.

"Ben, anlıyorum ..."

Max sözcükleri boşa çıkardı. Bu da, çocuğun neşeli yüzüne sert bir bakış getirdi.

"Madam," dedi kasvetli bir şekilde, "Lord Calpyse'nin ne kadar inanılmaz olduğu hakkında hiçbir fikriniz yok, değil mi?"

Rıftan hakkındaki az bilgisiyle aceleyle karşılık verdi, "Ben, biliyorum.... a-d-ejderha hakkında.... "

"Sefere katılmasa bile, Sir Calypse hala büyük bir şövalye. Daha önce kılıç salladığını görmedin mi? "

"Sahibim!" Kendini oldukça savunmacı hissederek hemen araya girdi. Onu bir mo-canavarla dövüşürken gördüm....

Sözleri sessiz bir fısıltıya dönüştü. Seyahatlerinde fiyaskoyu ifşa etmelerinin görmek olarak sayılıp sayılmadığından emin değildi. Riftan kılıcını önünde ilk kez tutmuştu, ancak gösteriyi göremeden bayılmıştı. Ve ikinci sefer gerçekleştiğinde, kavga daha farkına bile varmadan bitmişti. Ancak Max, kocasının becerilerine aşina olmadığını öğrenen çocukları sindiremedi.

Bu nedenle abartılı bir hikaye uydurmaya başladı ...

"Ben de biliyorum," diye başladı, omurgasını düzelterek ve gerginliğini, dövüşün kötü bir versiyonunu anlatırken. "Riftan'ın ha-yarıda bu kadar büyük bir dev-devi kesip biçtiğini gördüm! Toplamda on tane dev vardı, ama o onları bir e-göz açıp kapayıncaya kadar yenilgiye uğrattı. "

Olayı utanmadan anlatıyordu, ancak gerçekte kaç tane korkunç canavarın ortaya çıktığını hatırlayamıyordu. En azından on olacağını varsaydı. Çocuk ona naif yüzünde yenilenmiş bir coşkuyla baktığında blöfü başarılı oldu.

Gerçek mi? On dev canavar... !? Ne hikaye! Bize daha fazlasını anlatabilir misin? "

Max onun coşkusu karşısında irkildi. Çocuğun hikayeye duyduğu inanılmaz heyecan, Max'i hazırlıksız yakaladı. Ancak bu noktada bayıldığı için hatırlayamadığı utanç verici gerçeği ona söyleyemedi. Bir âşıktan duyduğu ve çirkin bir hikâye uydurduğu bir hikâyeyi çabucak hatırladı, kekemelikleri derinleşen yalanla giderek daha belirgin hale geldi.

"Biz-arabadayken, biz-biz-biz-biz-biz-biz-biz-aniden yüksek bir s-çığlık-sesi duyduk! Ben-çok gürültülü bir şeydi ki, gökyüzünün paramparça olduğunu düşündüm. M-tüm bedenim dondu çünkü ben çok korkmuştum; II, Ri-riftan'ın kılıç kılıcını çıkardığının farkına bile varmadı. Ve farkına varmadığım zamana kadar, Ri-riftan çoktan fi-dövüşe gitmişti. "

"Sir Calypse'nin kılıç ustalığı dünyanın en hızlısı! Düşmanları her zaman başları kesilir ve vücutları kılıcını çıkardığını fark etmeden önce yarı yarıya yarıya bölünür! "

Çocuk sevinçle bağırdı. Oğlanların böylesine hastalıklı bir hikâyeyi dinlemekten zevk almalarını rahatsız edici bulsa da, ne olursa olsun devam etti.

"O-dışarıda, oradaydık-kale kadar iki büyük on dev-dev ...! A-bütün şövalyeler kılıçlarını çekti! Ri-riftan onların önüne geçtik ve en büyük gi-devine s-kılıcını salladık! O-o zaman gi-dev ... "

Max başını kaldırıp çocuğun daha önce söylediklerini hatırlamaya çalıştı. Hikayesinde bazı gerçeklik türlerini iç içe geçirmeye çalışıyor.

Gi-dev'in başının başı kesildi ve gövdesi yarım ve b-kanı bir fıskiye gibi filizlendi! Sonra o yere düştü. "

"Sör Calypse'nin kılıcı ejderhanın nefesini bile yarmıştı!" Başını salladı, ikna oldu, "Hmph! Bir dev onun için çocuk oyuncağıdır! "

Max, hikayesiyle çocuklarda neşe uyandırdı. Rahatsız edici kekemeliğine rağmen, çocuklar hiçbir sıkıntı belirtisi göstermediler ve sabırla beklediler, hikayeye devam ederken gözleri parladı. Onların saf şaşkınlık tepkileri, Max'i daha da besledi, devi taklit etmeye başladığında hikayesi giderek daha da canlandı.

"Başka bir dev sa-ne olduğunu gördü ve o kadar yüksek sesle bağırdı ki e-kulaklarım bir-ve bir sw-swoosh ile kocaman bir sopayı salladı! Ri-riftan, uçan bir kırlangıç ​​gibi tepeden tırnağa sıçradı ... ve sanki ch-çocuk oyunuymuş gibi kaçtı. "

Gülümsedi, onu neşeli bir 'uçan kırlangıç' olarak tanımlamasından oldukça hoşlandı.

"Gi-dev o kadar sıkıcıydı ki... Ri-riftan'ın mo-hareketine ayak uyduramadı ve k-batıyla g-yere çarpmaya devam etti! Boom! Bam! O kadar güçlü ki, sanki e-dünya titriyordu ...! "

Yıkım silahıyla yere vuran devi taklit etti. Çocukların omuzları da sanki daha sonra ne olduğunu öğrenmek için can atıyorlarmış gibi sallandı. Max de kontrolsüz bir şekilde heyecanlanmaya başladı çünkü ilk kez birisi onun hikayesine bu kadar ilgi duyuyordu.

"O-o zaman! Ri-riftan kılıcını salladı. Çok-ani bir f-flaş oldu ve sonra devin bi-büyük kolunu bir sa-sosis gibi kesip biçtiğini gördüm! Sonra yüksek bir ses ve kanla yere düştü ... "

Ne zaman kanlı bir şeyden bahsedilse, çocukların gözlerindeki parıltının daha da göz kamaştırıcı hale geldiğini fark etti. Kollarını kaldırdı ve bağırdı.

"B-kan bir duş gibi yağdı! Dev her seferinde yarı kesik bir kolunu salladığında, siyah kan-kanı her yere şiddetli yağmur, yağmur gibi her yere dökülürdü! Sadece üzerimdeki kanı yıkamak için yarım gün banyo yapmak zorunda kaldım. "

Kolunu sallayan, başı kesik bir uzvuyla devi taklit etmeye çalışan Max aniden dondu.