Under Oak Tree

Bölüm 130

Riftan'ın dizinin eteğinin içine girdiğini hissettiğinde Max hafifçe titredi. Yavaşça ıslak dudaklarını emerek inledi.

Tamam, ne istersen yapabilirsin. Lütfen öyle görünme. "

Max yalvaran bir sesle boğuldu.

"Ri-Riftan ... aniden sinirlendin."

"Üzgünüm. Bunu bir daha yapmayacağım. "

Riftan, korkudan titreyen küçük bir hayvanı yatıştırır gibi, büyük elleriyle sürekli sırtını okşadı.

Max'in ince giysilerinin üzerinde hissedilen geniş, pürüzlü avuç içleri, vücuttaki gerilimi giderek azaltıyordu.

Max yüzünü boynuna gömdü, Riftan'ın vücudunun üzerinde hafif bir ürperti hissedebiliyordu.

"Maxi ..."

"Sen-vücudun... soğuk. Sen-sen dışarıdaydın. "

"Sadece bir saniyeliğine kafamı soğutmaya çalışıyorum ..."

Max göğsüne dokunduğunda, Riftan'ın sesi ölmekte olan bir mum gibi soldu. Max, vücudunun uyluklarına dokunarak heyecanla sertleştiğini hissettiğinde kızardı. Fazla cesur olabileceğinden endişeliydi, ama bundan nefret ediyor gibi görünmedi, bu yüzden burnunu göğsüne sürdü.

B-Bana kızdığın için mi?

"Sana kızgın değilim. Ben..."

Riftan'ın sesi kararsız bir şekilde titredi. Max tereddüt etti ve elbiselerinin eteklerine okşadı. Yüzü tutkuyla sertleşti.

Max başının tepesine kadar yükselen bir ateş hissetti. Onu daha karışık hale getirme arzusu yükseldi. Max elini tuniğinin altına sıkıştırdı ve ince kaslarla kaplı ince belini süpürdü. Riftan, karnından tekmelenmiş gibi nefes aldı.

"Maxi ..."

Sesini duymazdan gelen Max, parmak uçlarının karnındaki çatlaklarda olduğunu hissetti. Güçlü midesinin bir taş gibi sertleştiğini hissedebiliyordu. Büyüleyiciydi, bu yüzden tepkisini görmek için parmak uçlarını bastırdı ve parmaklarını göbeğine yakın tuttu. Riftan'ın ağzından bastırılmış bir inilti çıktı.

Şimdi, ne yaptığını biliyor musun?

Max, arzunun çarpıttığı yüzüne baktı. Riftan'ın alnı derinden kırışmıştı ve ağzı gergindi.

Max başını kaldırdı ve onu ağzının kenarından hafifçe öptü. Sonra Rıftan sertleşti ve öpücüğü derinleştirdi. Elbiselerinin eteğini çekerken yumuşatıcı dokunuşla inledi.

Riftan, karnının etrafında dolaşarak elini tuttu ve aşağı doğru götürdü. Avucunun içindeki ısı kulaklarını kırmızı yaptı. Nefes nefese kaldı ve vücudunu açıkça avucuna doğru itti.

"Ah ..."

Yarık bir inilti kulağının arkasında uyuşmuş bir his uyandırdı. Max tereddüt etti ve vücudunu okşadı. Elini erkekliğine fırçaladığında, Riftan'ın çenesi titriyor. Görünüm inanılmaz derecede etkileyiciydi. Her zaman onu çılgına çeviren adam, pençesindeki yaralı bir hayvan gibi zayıf titriyor.

"Acı çekiyor musun?"

"Evet ... ölüyorum"

Riftan omzuna sarıldı ve bir şeyler mırıldandı. Max cesaretini topladı ve kemerini çözdü. Omzunun üzerinden dengesiz bir nefes aldı, ama Riftan'ın caydırıcı bir işareti yoktu. Max, tereddüt ettikten sonra elini ona dokunduğunda olduğu gibi dikkatlice hareket ettirdi. O kadar pürüzsüz ve sıcaktı ki, onu bu kadar acımasızca rahatsız eden bir yer olarak düşünemiyordu.