11

117 21 81
                                    

ıdontwannabeyouanymore: Pencerene serçe gibi konasım var.

ıdontwannabeyouanymore: Seni mutlu edesim var

ıdontwannabeyouanymore: Daha fazla üzülme işte gözünü sevdiğim

denizşeyhanlı: Sanki üzülmemek elimdeymiş gibi

ıdontwannabeyouanymore: Pencereye çıksana

denizşeyhanlı: ?

ıdontwannabeyouanymore: Einstein senin kadar sorgulamamıştır kuzum

ıdontwannabeyouanymore: Pencereye çık işte

denizşeyhanlı: Demek gerçekten serçe olmaya karar verdin

Görüldü

denizşeyhanlı: Ama ben mübarek yüzümü sana göstermem yabancı

denizşeyhanlı: Başka kapıya

ıdontwannabeyouanymore:

ıdontwannabeyouanymore: Sanki ev hâlinin fotoğrafını çekip kafanı kesip bikinili kadının yüzüne shoplayıp okulun duvarına asıcam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ıdontwannabeyouanymore: Sanki ev hâlinin fotoğrafını çekip kafanı kesip bikinili kadının yüzüne shoplayıp okulun duvarına asıcam

denizşeyhanlı: Yaptın kadar oldu zaten pislik, münafık, çirkin şey

denizşeyhanlı: Defol hesabımdan

ıdontwannabeyouanymore: Eğer bir kere, kısacık bir saniye pencereye çıksan yemin ederim iki gün boyunca yazmayacağım

ıdontwannabeyouanymore: Ama bir kereliğine çık şu pencereye

ıdontwannabeyouanymore:

ıdontwannabeyouanymore:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

denizşeyhanlı: Aman bee

denizşeyhanlı: Tamam

Gecenin yarısına kadar zaman ilerlemişken, gri bulutlar siyah gökyüzünün derinlerinde süzülüyordu. Deniz'in açık penceresinden içeri giren ürpertici rüzgar beyaz perdeyi yukarı kaldırarak genç kızın açık kollarına süründü.

Deniz kollarını birbirine bağladı ve bir süre gözlerini kapayıp derin bir nefes alışverişi yaptı. Hâlâ pencereye çıkması gerektiğinden emin değildi. Günlerdir mesajlaştığı bu yabancı zaten önceden yüzünü görmüştü ama işte içine sinmiyordu. Onun bu saatte evinin önünde ne işi vardı ki? Ve bu yabancı evini nereden biliyordu?

Kaşlarını çattı. Uyku ile uyanıklık arasında gezdiği için şimdi daha iyi olanları algılayabiliyordu. Sinirle derin bir nefes alırken elindeki telefonunu sıktı ve açma tuşuna bastı.

denizşeyhanlı: Senin

denizşeyhanlı: Bu saatte

denizşeyhanlı: Evimin önünde ne işin var?

denizşeyhanlı: Adi pislik, sapık, insafsız

denizşeyhanlı: Evimi nereden biliyorsun şrfsz?

Görüldü

Deniz burnundan soluyup hırsla elini dağınık saçlarının arasına attı ve sakinleşmeye çalıştı. Artık onun bir sapık olduğuna emindi. Ona haddini bildirmek için yanıp tutuşuyordu.

Telefonundan yükselen bildirim sesiyle kafasını eğdi. Karanlık ve küçük odanın içinde sadece telefonun beyaz ışığı parıldıyordu.

ıdontwannabeyouanymore: Evini biliyorum çünkü senin sokağına yakın bir yerde oturuyorum.

ıdontwannabeyouanymore: Ve şu an kapının önündeyim

ıdontwannabeyouanymore: Çünkü sokak sokak dolaşıyordum

ıdontwannabeyouanymore: Bir kapının önünden geçeyim dedim

ıdontwannabeyouanymore: Üzgündüm arkadaş. Evde kalamadım işte

ıdontwannabeyouanymore: Sevdiğim insana yakın olmak istedim

ıdontwannabeyouanymore: Sevgi iyileştirir çünkü

ıdontwannabeyouanymore: Gidiyorum ben

ıdontwannabeyouanymore: İyi geceler

Görüldü

Deniz okuduğu son mesajla hızla pencerenin önüne geldiğinde perdeyi sertçe kenara çekti ve kafasını çıkardı. Daha sokakta kimin olduğunu göremeden hızla göğe yükselen balonu refleksle ipinden yakaladı. Kahverengi gözleri şaşkınlıkla büyümüştü.

Elinde tuttuğu siyah, yuvarlak balonun ipinin ucuna bağlanmış bir çikolata vardı. Her ne kadar gülümsemek istese de kaşlarını çatmaya devam edip balonu hızla içeriye çekti ve pencereyi kapattı.

İpi çözerken dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme vardı. Mutlu olmuştu. Birileri tarafından umursanmak küçük kalbine neşe yağdırmıştı. Çikolatayı aldığında kırmızı kabının üzerine yapıştırılmış not dikkatini çekti.

Acını tatlı dindirir belki. Hüznümü de gülümsemen. Bir kere gülümse...

Pinokyo | Texting |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin