Haysiyetsiz Sülük :
Haysiyetsiz Sülük : Küçükken yol kenarında terk edilmiş olarak bulduğumuz güzel ayı ^^
Haysiyetsiz Sülük : Benim ayım var diye bana vermiştin bunu
Haysiyetsiz Sülük : Bak hâlâ bende görüyor musun?
Görüldü
Deniz gördüğü fotoğrafla içtiği meyve suyunu dudaklarının arasından püskürttüğünde can havliyle öksürmeye başladı. Çalışma masasını sıkıca tutuyor, güç alıyordu. Aşağı eğilmiş, meyve suyu boğazına doğru akmaya başlamıştı. Vahim durumdaydı.
Kızının garip seslerini duyan Zuhal kapıyı açıp içeri girdiğinde kendine gelmeye çalışan Deniz'e baktı. "Ne oluyor ayol?"
Deniz boğazını sıvazlayıp burnundan dahi çıkan meyve suyunun izlerinden peçeteyle kurtulmaya çalışırken yaşaran gözlerini annesine çevirdi. "Yok bir şey anne ya. Meyve suyu boğazıma kaçtı."
Zuhal kafasını iki yana salladı ve kınayıcı bakışlarını kızının üzerinde dikkatli bir şekilde gezdirdi. "Sanki canını yolda buldun da meyve suyundan öleceksin. Dikkat et biraz."
Deniz derin bir nefes verip sırtını sandalyesine yasladı ve omuzlarını düşürdü. "Tamam anne. Gider misin lütfen?"
Zuhal gözlerini devirirken elini kapı kulpundan çekip terliklerini şıngırdata şıngırdata oturma odasına yürüdü. Kapıyı kapatmayı unutmuştu. Böylece Deniz'in yüksek sesi evde yankılandı. "Ya Allah aşkına şu kapıyı kapatmayı öğren artık anne!"
Deniz bir süre daha kendi kendine söylenip durdu. Ardından gözleri açık telefonunu buldu ve derince bir nefes aldı. "Bakmayayım diyorum ama şerefsiz çok tatlı."
Gözlerini kapadı, dudaklarını dişledi ve kafasını iki yana sallayıp telefonunu eline aldı.
Siz : Ben senin suratını görmek zorunda mıyım acaba?
Haysiyetsiz Sülük :
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pinokyo | Texting |
Teen Fiction"Gözlerin öyle kırgın bakarken bana Pinokyo'nun ben olduğunu söyleyemezsin." "Pinokyo olan ben değilim." "Ona aşık olmadığını söylemiştin. O zaman gözlerin neden öyle demiyor?" "Gözler kalbin aynasıdır değil mi?" "Gözler kalbin aynasıdır Deniz. Eğer...