A | 28. Bölüm: Saldırı.

20K 740 1.1K
                                    

28. Bölüm: Saldırı.

Not: Aradan zaman geçti ve Aymira onlarla ilk defa yakın bir şekilde karşı karşıya kalıyor, tepkileri size fazla gelebilir ama inanın değil.

❄️

Çalışma odasının balkonundan yağmurdan kaçan insanları izliyordum. Elimde normalde asla içmeyeceğim ama bu birkaç aydır bağımlısı olduğum sigara ve bol şekerli kahvem vardı. Az önce kalktığım masada ikinci kezdir çalan telefonumu sessize aldım. Ofisten arıyorlardı, izinli olduğum hâlde rahatsız etmelerini anlamıyordum.

"Bu kahveden ne anlıyorsun ya?" Bakışlarım iri kahve gözleri bulduğu an göz devirdim. Sevmemesine rağmen içtiğim her şeyi içen bir arkadaşım vardı, tabi hepsini bitirdikten sonra beğenmediğini dile getirmesi de alışkanlık olmuştu. "İçmen için kafana silah dayamadım, Sema."

Masada titreyen telefonumun ekranına bakıp elime aldım. Sema kimin aradığını anlamış gibi gülümseyerek elindeki kupayla odadan çıktığında derin bir nefes alarak aramayı yanıtladım. "Efendim, Barış?"

"Aymira, nasılsın?" Az önce saatlerce çalıştığım masaya yaklaşıp koltuğa oturdum. "İyiyim, istediğin şu davaya hazırlanıyordum. Sen, nasılsın?"

"İyiyim, ufak bir şey duydum onu haber verecektim." Kaşlarım kendiliğinden çatıldığında, "Davayla mı alakalı?" dedim merakla. Genelde mesaj atardı ve hemen hemen her akşam uğradığından bazen onu da yapmazdı.

"Hayır, biliyorsun bugün kutlama yemeği var." Dedi sıkıntılı bir sesle. Nedense hoşuma gitmeyecek bir şey söyleyeceğini hissediyordum. "Evet?" İç çekişini duyduğum an anlamıştım anlayacağımı. "Problem değil, eninde sonunda karşılaşacaktık zaten." Dedim yutkunarak. "Akşam görüşürüz."

"Görüşürüz." Telefonu kapatıp geriye yaslandım. Bunun olacağını biliyordum, kaçmıyordum ama karşılaşmak falan da istemiyordum. Dava dosyasını çekmeceye koyup kapattıktan sonra yatak odama girdim. Akşamki yemek için önceden seçtiğim siyah elbise ve ayakkabılarımı çıkarıp hızlı bir duş aldım.

Sema mutfakta şarkı söyleyerek bir şeyler hazırlıyordu, direkt bornozum ve kafamdaki havluyla mutfağa girdim.

"Ne yapıyorsun?" Omuz silkip elindeki sandviçleri gösterdi. "Sen konuşma yaparken, bende seni izlerken aç kalacağımızı hesaba katıp ikimize de sandviç hazırlıyorum." Ona gülümserken kafamı iki yana sallayıp dolaptan soğuk su çıkardım.

"Çabuk yiyelim de geç kalmayalım." Dedim imayla. "Malum kime hazırlanıyorsan beş saat sürüyor." Utangaç bir gülümseme yüzünde yer edindiği an yanakları kızarmıştı. Orta dolgunluktaki dudaklarını büzüp bakışlarını kaçırdı. "Saçmalama kendime hazırlanıyorum ben." 

"Ya, evet." Sema çalıştığım ofiste benimle birlikte aynı şirketin davalarına bakan avukatlardan biriydi. Şirketin toplamda altı avukatı vardı ve Sema onlardan birinden kesinlikle hoşlanıyordu. Tam olarak kim olduğunu kavrayamamıştım ama ofise giderkenki halleri bu kanıya varmama yetmişti.

Sandviçlerimizi bitirdikten sonra Sema hazırlanmaya giderken bende biraz dizi izledim. Yaklaşık bir buçuk saat sonra ise Barış evden çıktığını buraya gelmek üzere olduğunu söyledi. Yayıldığım koltuktan kalkıp hazırlanmak için odama girdim.

AcımasızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin