Anlamak zordu...

283 18 6
                                    

Jacob yemekten sonra Helena'yı süzdü. Onları denemek için lavaboya gitmiş gibi yaptım.

+İzninizle, hemen dönerim.

Sonra onları izlemeye koyuldum köşeden. Bir süre tip tip baktılar birbirlerine. Sonra Jake başladı.

-Derdin ne senin?

+Derdim falan yok tamam mı kendine gel sadece.

-Tip tip bakıp durma bana asla.

+Alex'le birseyler izlemişsiniz? Çok eğlendiğinizi söyledi.

-Biz arkadaşız ve asla sana hesap vermem, Helena.

Sonra ben geldim.

+Hey! Ne oluyor?.

-Sadece konuşuyorduk Alex, sorun yok, dedi Helena.

+Peki ona "konuşmak" değil de "tartışmak" desek, Helena.

-Hayır, dedi Jake "Yeter bu kadar."

+Yetsin. Tamam. Olur mu. Yeter artık tabii ya.

Ceketimi aldım ve evden çıktım. Nereye gitsem bilemiyordum. Ne yapsam bilmiyordum, herşeyden önemlisi; nerede kalsam bilmiyordum. Sadece kasvetli sokaklarda dolanıyordum.

Birkaç kişi peşimdeydi. Arkamı döndüm.

Tabiki Ross, Jasper ve Rydel'dı.

+Hey, yine mi siz? Daha ne kadar çıkacaksınız karşıma?

-Sen ölene ya da neslini tüketene kadar, dedi Rydel.

+Hadi yaa, Rydel, bunun mümkün olmadığını biliyorsunuz değil mi?

Cevap vermeden bana bir hamle yaptılar.

Tabii ki birşey yapmalarına izin vermeyecektim, ben Alex'tim. Jacob'un Alex'iydim. Ailemin, ve hatta Helena'nın Alex'iydim. Buna izin veremezdim.

Kurt oldum. Ben saldırmalıydım onlardan önce.

Tam atlayacaktım ki bir cisim benden hızlı davrandı.

Birden cismin kim olduğunu anladım: Jacob'tı bu. Tüm gücüyle saldırdı onlara. Vampilerden biri üstüme atladı, ama hamle yapamadığım için canım çok yandı. Yere yığıldım. Jacob beni kaldırdı ve koşarak eve götürmeye çalıştı. Ancak vampirler ona engel oluyordu. İşi zorlaştırıyorlardı.

+Jacob, bırak beni. Savaşırım.

-Alex, hayır. Asla. Sen iyi değilsin. Savaşman mümkün değil.

Bir hareketle kollarından atladım.

+Kim demiş?

Sonra Jasper'a doğru koştum ve dev bir pençe attım.

+Haa!!!

-Son gülen iyi güler, Alex.

+Evet.

Sonra da bana atladı ama kenara atıarak kendimi kolladım. İyiydim. Baya.

Daha sonra Ross tip tip baktı bana.

-Hey!

+Ney! Dedim ama savunma modumdaydım. Tuzağına düşmeyecektim tabiki.

Üzerine atladım. Sonra pençeledim. Ardından Jacob'un üzerine attım.

+Bu senindir!

-Tamam! Sen Rydel'ı hallet.

Sonra var gücümle halsiz olan Rydel a baktım. Anlaşılan, işim kolay olacaktı. Birkaç pençe attım, ve jacobun üzerine firlattim. İki tanesini alt etmiştik. Jasper kalmışti. Sersemlemiş gibi bana bakıyordu.

+Haha Jes, son gülen iyi güler!

Yanıt gelmedi. Üzerime atladı. Bir darbe aldım ama kimin umrundaydı? Ben de pençeledim.

Ve onu da Jake aldı.

Sonra cebimden kibrit çıkardım. Yalvardılar. Tabii ki yakmayacaktım. En fazla yandaki dereye çuvalla canları çıkana kadar fırlatırdım. Aman be, ne olacak? Suda ne halt olursa olacaktı. Çuvalla. He bir de sarımsak vardı.

Hepsini hediye paketi gibi yapıp sarımsakları da içeri atarak suya yolladık.

+şimdi onlara ne olacak?

-Sanırım bu su denize karışıyor, sonra okyanus falan filan, sonra tabii şelalesi falan var. Merak etme birdaha gelemezler.

+Sanmam zaten, dedim. "Helena nerde?"

-En son; seni çok kıskanıyorum Jake! Lanet olsun sana! Aman Tanrım! demişti bana.

+Ahahahahahha!!!! peki nerede?

-Bilmem.

+Emin misin? Ölmesin, bak tırnağı kırılırsa ağlar hee.

-Ahahahaha Alex!!!

Sonra sokağın oradan peşine polisler takmış olan Helena göründü.

+Almış o alacağını!

-Almış alacağı kadar! Hahaha!!

Sonra beraber dolunayın altında yürümeye başladık. El ele.

Halimden memnundum, ama Helena'ya gelince; anlamak zordu...

Kurt KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin