💚İlk Karşılaşma💚

1.4K 229 68
                                    

Bir süre White Ghost ile birlikte havadan sudan konuştuk bana pro kahramanlardan bahsetti. gerçekten hayallerimdeki gibiydi herşey ama ben bana bahşedilen bu mutluluktan çok suçluluk hissini hissediyordum(...) kapı çaldığında içimdeki heyecan çoktan iplerini koparmış bir haldeydi. Yavaşça oturduğum koltuktan kalktım ve kapıya doğru yavaş adımlarla ilerledim, kapının kolunu kavradım ve nefesimi düzene sokmak için kendime biraz zaman verdim. Ardından kapının kulbunu yavaşça indirdim ve kapıyı araladım. Kapı tamamen açıldığında yere bakan gözlerimi karşımdaki yeşil saçlı çocukta sabitledim. İlk başta gözlerimin içine baktı ve büyük bir şefkatle gülümsedi tam da bir kahramana yakışır bir gülümsemeydi.

-Merhaba! Ben İzuku Midoriya

Heyecanla önümde eğildi. Ben ise donmuş bir halde duruyordum birden gelen sorusuyla olduğum durumun farkına vardım.

-hey, iyi misin? gözlerin dolmuş gibi görünüyor da(...)

-e-evet iyiyim, bu arada ben Nana Yushi tanıştığımıza memnun oldum Midoriya-san

Ona endişe etmemesini söyler gibi içten bir gülümseme sundum. oda bana aynı şekilde karşılık verdi.

-ben de tanıştığıma memnun oldum. Nana-san.

Onu daha çok kapıda bekletmeden içeri davet ettim. Daha sonra bende yanlarına geçtim bir süre sohbet ettik. Midoriya'nın ısrarlarıyla UA lisesine gitmeyi kabul ettim. Çok heyecanlı görünüyordu. Bana özgünlüğüm hakkında sorular soruyordu ama ben bile cevaplarını bilmiyordum çünkü neredeyse kendi özgünlüğümden bi haber bir şekilde yaşıyordum. Midoriya beni çalıştırmak için elinden geleni yapacağını söyledi uzun süre sohbet ettik. Ben ise Midoriya'ya olan hayranlığımdan dolayı gülümsemeden duramıyordum nasıl bu kadar pozitif olabiliyor anlamıyorum işte bu onu eşsiz kılan şey(...)
Midoriya ile yarın sabah 08:00'de onun evinde buluşmak için anlaştık. Daha sonra hepimize birer kahve yapmak için mutfağa gittim.

-Midoriya ve White Ghost arasında geçen konuşma-

-Midoriya-san sana söylemek istediğim bir şey var.

-evet sensei? sizi dinliyorum.

-sen de fark ettin mi bilmiyorum ama Nana-san'da anlayamadığım bir şey var.

-evet, fark ettim sensei. beni ilk gördüğünde gözleri doldu sanki uzun zamandır görmek istediği birisiymişim gibi bir hali vardı.

-sen geldiğinden beri sürekli gülümsüyor sen gelmeden önce bir kez bile gülümsemedi neredeyse.

-bilmiyorum Sensei daha önce Nana-san ile tanışmadığıma eminim ama Nana-san sanki beni uzun zamandır tanıyormuş gibi.

-belki de sadece seni kendine yakın hissetti.

-evet, sanırım öyle ayrıca sensei ben gelmeden önce Nana-san'ın hiç gülümsemediğini söylediniz nedenini biliyor musunuz?

-bana söylediği kadarıyla anne ve babasını kaybettikten sonra japonyaya taşınmış. sanırım bir konudan dolayı kendini suçlu hissediyor ama hangi konuda olduğunu söylemedi.

-onun için zor olmalı(...)

-evet, anne ve babasının ölümünden sonra kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışması cidden zor olmalı.

Sıcak suyu kupalara yavaşça doldurdum. Ve elimde tepsiyle oturma odasına geçtim sanırım Midoriya-san ve White Ghost kendi aralarında bir şey konuşuyorlardı ama ben gelince birden konuyu değiştirdiler bu olayı fark etmemiş gibi yaparak yanlarına geçip oturdum. White Ghost biraz daha oturduktan sonra işi çıktığı için yanımızdan hızla ayrıldı. Biz de uzun süre Midoriya-san ile sohbet ettik. Bana sınıftakilerden bahsetti Bakugou'dan bahsettiğinde içimdeki kelebekler tekrar gün yüzüne çıktı. Tüm dikkatimle onu dinliyordum. All Might'dan bahsettiğinde gözlerinde oluşan o ışıltıyı çok net bir şekilde görebiliyordum. İçimdeki şeyi daha çok içimde tutamayarak Midoriya'ya söyledim.

-Midoriya-san beni Bakugou ile tanıştırır mısın?

-tabi ki tanıştırırım ama dediğim gibi biraz sinirli birisidir.

-aslında psikoloji ile ilgili bir kitap okumuştum. orada eğer bir kişi sürekli sinirleniyorsa sevgiye ihtiyacı olduğu yazıyordu bence Bakugou'nun sadece sevgiye ve anlayışa ihtiyacı var.

-evet, sanırım öyle ama kendi etrafına örmüş olduğu duvarlar yüzünden ulaşılmaz birisi.

-sadece en iyisi olmak istiyor. her ne kadar rakipleri içten içe sevdiği insanlar olsada.

-Bakugou'dan çok az bahsetmeme rağmen onu çok iyi tanıyormuş gibi konuştun.

-ben sadece senin bahsettiğin kadarıyla yorumladım o kadar.

-Nana-san(...) canını sıkan bir şey mi var?

-nereden anladın?

-eğer bir insan çok fazla gülüyorsa acısını gizlemeye çalışıyor demekmiş...

-sanırım öyle ama bunu sana söyleyemem.

-anlıyorum önemli değil, senin için her zaman buradayım eğer kötü hissedersen benimle acını paylaşabilirsin.

-teşekkürler, Midoriya-san

bir süre daha sohbet ettikten sonra Midoriya-san'ı annesi aradı. Sanırım merak etmişti. Midoriya-san telefon numarasını verdi ben de ona kendi numaramı verdim. Midoriya-san ile vedalaştıktan sonra biraz antrenman yapmaya karar verdim bu yüzden evden ayrıldım. binaların ya da herhangi bir canlının zarar görmemesi için boş bir arazi buldum. Tıpkı o gün olduğu gibi kendimi serbest bıraktım derin bir nefes alıp verdim. tekrar kafamda o anı kurdum toprağın kayarak ayaklarımı yerden kestiğini(...) ayaklarıma baktım. toprağa gömülmüş haldelerdi başımı gök yüzüne kaldırdım. neredeyse 1 saniye önce güneşli olan hava şimdi neden kara bulutlarla çevrilmiş güneşin ışıltısını içine hapsetmiş bir haldeydi? Yoksa bu benim özgünlüğümle mi ilgiliydi?

Ah, içinde ölü olan benliğin var
ve sen hala gülebiliyorum. Bilmiyorum
Belki sahte gülüşlerdir ama sen o
ölünün ağırlığını nasıl taşıyorsun?
🥀

Umarım beğenirsiniz yorum yapıp vote vererek destek olursanız sevinirimmm<3✨
Bu arada ayrı bir bölümde Nana'nın karakter tanıtımını yapayım mı, Yoksa siz kafanızda nasıl hayal ettiyseniz öyle mi kalsın?

(HAYALET OKUYUCU OLMAYIN LÜTFEN!)






꧁Anime Evrenine geçit (otɑku)꧂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin