YANKI

485 14 0
                                    


      Koşuyordum, kaçıyordum, neyse ki ellerim boştu. Belki de kendimi böyle avutuyordum, ama pazar dönüşü bir sürü torbayla birlikte koşmak da vardı. Hem onları nereye bırakırdım? Bir de bırakıp bırakmama tereddüdü asılırdı kollarıma. Bir şeyleri bırakmadan önce çok derin düşünüp karar almak gerekirdi ki ben hep öyle yaptım ve nedense hep bırakmayı seçtim sonunda. O sona ulaşana kadar da bırakılmış olurdum zaten. Sanırım biraz fazla uzatıyorum karar verme süresini, ama pişman olmamam için böyle olması gerekiyor. Tüm bırakışlarım benim için acılı ve konforluydu. Hüzünlü olmayan her bitiş veya başlangıç, konfordan eksiltir. Şimdi olmazsa gelecekte. Eksiltir dedim, çalar da diyebilirdim ama bir şeyin çalınması için önce birine aidiyetini belirten emareler taşıması gerekir. Konfor ise, zamanla kazanılan, altın kuru gibi kendi içinde inişleri çıkışları olan bir kavram. Henüz kazanılmamış bir konfor, çalınmaz da. Hüzün de zaten bunu bildiğime emin olduğu için kendine bu kadar güvenerek geliyordu ya arkamdan. Bense koşuyordum. Etrafa saçacağım pazar torbalarım da yoktu, dur diyenim de. Tereddüdüm de yoktu. Koştum...

KOŞ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin