DUYU

248 11 0
                                    

     Hızlı koştuğumdan mıdır, gecenin bir yarısında oluşumuzdan mı bilmem, etrafta pek kimselere rastlamıyordum. Bir ara, yüzünde hem öğle güneşinin parlaklığına hem de gecenin soğuk karanlığına ait keskin ve karşıt çizgiler barındıran, kaşı siyah, teni beyaz bir kadınla karşılaştım. Yanından geçerken bir bakış attı ki, bir saniyeliğine gün ağardı sandım. O bir saniyelik bakışma süresince gözlerinde hiçbir tereddüt hâresi görmedim. Çakan şimşeğin aydınlığı geçmeden hareketlendi tereddütsüz, yetişmeye çalıştı ardımdan. "Dur!" diye bağırdığını duyar gibiydim, demek bana da "dur" diyen biri vardı artık. Bunu bilmek bana tedirgin edici bir mutluluk verdi. Kaybedeceğim, kaybettiğimde üzülebileceğim bir şeyim vardı artık. Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey midir bilmiyordum. Sadece bir adım önceki benle şimdiki ben aynı değildik, bunu hissediyordum. Ama gaipten başka bir ses onun sesini bastırarak "koş!" diyordu "koş!.." Bu baskın sese rağmen onu duymayı ve beni yakalamasını çok istedim, ama duramazdım. Dedim ya, daha önce hiç durmamıştım. Başıma ne geleceğini bilmiyordum. Bunca yıllık koşuya ağır bir çelme takmadan bu hevesli daveti karşılıksız bırakmamak için elimden geleni yaptım; kenara çekilip yavaşladım. Bana yetişmesini beklerken bir ayağım kara bir su birikintisine dalıvermiş, geç fark ettim. Çamur olmuştu üstüm başım, öfkeyle yeniden hızlandım!

KOŞ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin