Anlaştığı şey kendi hayatıydı.Sadece
geçmişiyle oturduğu yerde sadece anılarını sürdü ortalığa ama kaderi
onu etkileyecek birşey koydu ortalığa oda geleceğiydi ve dönüşü yoktu...
..."Geçmişinin sahibi ne yani tanımıyor musun beni?"
"Ne saçmalıyorsun be adam ne geçmişi ne sahibi defol git senle konuşmak istemiyorum."
Tam gidecektim ki acaba babam hakkında birşeyler biliyor mu diye sormak istedim.
"Peki babam tanıyor musun."
"Kemal Koparan değil mi?Ben baban
hakkında çok şey biliyorum özellikle
öldürdüğü kişiyi evet Levent Atasoy
babanın katili o ama sen neden oğlunu öldürmek istiyorsun onu anlamadım.""Ben babasını öldürürsem kan davası
olur ama ben çok büyük bir iz bırakacağım ama sıra onada gelecek
onun işinide başkası yapacak Ezel Soydan.""Tanıyorum o da Kenan 'ın kızı.Evet
onuda Levent Atasoy öldürdü.Şimdilik ben gidiyorum ama
her zaman bana ulaşabilirsin senin
baban benim tek arkadaşımdı."Birşey demek istemedim zaten herşeyi biliyordu. Ne yani bir anlaşma
mıydı bu acaba bana yardım eder miydi en önemlisi babamı bu kadar yakından tanıyor muydu?
...Eve geldiğimde kafam çok karışıktı.
Sürekli cevapsız sorularım vardı ve
asla cevabı yoktu.Yalnızdım.
Aslında hep istediğim şey buydu.Ama
şimdi beni biraz ürkütüyordu.Ev
yine ölüm sessizliğine bürünmüştü.
Bu sessizlikte yapacağın tek şey boş boş oturmaktı fırtına öncesi sessizlik
gibiydi.Çıt çıkmıyordu ve şu anda istediğim tek şeydi...
Ama şu anda istemiyordum bu sessizliği.Çünkü yanlız kalmam hep içimdeki lanet olası şeyi konuşturuyordu ve ben bundan nefret ediyordum.Birden telefonum çaldı.Bilinmeyen bir numara.
"Alo kimsiniz.""Merhaba Nihan Hanımın telefonu mu?"
"Evet benim siz kimsiniz."
"Ben bugün tanıştığın kişi Ömer Kaftancı.Sana birşey demek için
aradım.Babanın mektubunun biri de Levent Atasoy 'daymış.Ve babanı öldürdüğü gün cebinden almış ve saklamış eğer okursa seni tanır onu alman gerekiyor."Bippp.
Sesinden sonra kapattı.Demek babamın mektubu onada kesinlikle
benimle ilgili şeyler olmalıydı.Ama ben nasıl alacaktım ki onu?O mektubu çok gizli bir yere koymuş
olmalıydı.Kesin bu mektubu Kerem Atasoy 'dan saklamıştı evde olamazdı ama şirkette olabilirdi.Oraya bakmam
gerekiyordu eğer o mektubu okursa herşeyin sonu olurdu ve bu benim içim iyi olmazdı.Herşey çok karışıktı ve ben onu çözemiyordum konuşacak içimdeki zehiri akıtacak kimse de yoktu .Yine yalnızlığın koynuna atmıştım kendimi.Beni benden başka kimse anlamıyordu ve sürekli tek başıma kalıyordum.Derken elime bir
şey değdi.Telefonumdu biraz kafamı
dağıtmak için bariz bir yoldu.İnstagram da dolaştığımda 90 tane takipçi gelmişti ve benim merakımı biraz uyandırmıştı.Takip
isteklerine baktığımda bir şey gözüme
çarptı.'Krm_Atasoy1996'adlı bir takip isteği vardı bu adam benim hesabımı
nereden biliyordu.Tabi ya hesabın'Nihan_Kraliçe1996'olursa tabi bulurdu.Ama hakkında detay bulmak için isteğini kabul ettim diğerlerini takip etmeye gerek yoktu.
Saat 8'i gösteriyordu ve Ezel ortalıkta
yoktu Allah bilir nelerdeydi?Yüzde yüz bir saçmalık yapıyordu ama ne.
Kesin yine bana lanetler yağdırıyordu.
Derken kapı açıldı ve içeriye girdi.
İyi insan lafının üzerine.Ama yanında bir adam vardı.Kim bu adam?Bana ne yaparsa yapsın..."Nihan bu Sarp Sonay.Şirketimizin
yardımcı şirketi.Mesai bittiği için buraya getirdim çalışacağız bir sorun
olmaz değil mi? "Her önüne gelen kişiyi evime özel ortamı ma getiriyordu.Ne bu cüret?
"Merhaba Nihan Hanım sizinle tanışmak ne büyük onur.Hazal Hanım'ı kurtaran kişi siz olmalısınız.
Sizinle tanışmak isterdim.Evet çalışacağız sorun olmaz değil mi?""Yo hayır çalışabilirsiniz benim açımdan sorun yok."
"Tamam Sarp Bey şöyle masaya geçelim daha çok işimiz var."
Bende içeriye gidecektim ama vazgeçtim.Ne yapacaklarını az buçuk
merak ediyordum.Çalışmaya başlamışlardı.Sıkıcı Sarp başlamıştı.
Bizim Şıpsevdi Ezel ise hayran hayran
ona bakıyordu.Zaten adamda çekiciydi birazcık.Ama çok az...
Bu saçma görüntüyü daha fazla görmek istemiyordum.Bu ne ya çalışmakmış mışta mış.Sen benim külahıma anlat.Odama girdiğimde
attım kendimi yatağa.Hep bir gülüşme sesleri vardı.Sanki çalışmak değil de dedikodu yapıyorlardı.
Onları dinlemeden döndüm arkama ve yattım.Benim birşeyler planlama
zamanım gelmişte geçiyordu.Şirkete
girdik ama daha 1 adım bile ilerleyemedim aksine geriledim.Birde Yeliz davası vardı.Çok uğraştıracaktı ama benim hedefimden saptıramazdı.
Ama onun da sırası vardı.Benimle oyun oynamanın bedelini ödeyecekti.
...Sabah kalktığımda yine aynı duygusuz şekilde uyandım.Ama saat 9'a geliyordu.Tahmini 12 saat uyumuştum.Heryer heryerdeydi.
Çalışamamışlardı sanki top koşturmuşlardı.Ama bunun bedelini ödeyecekti.Ama şimdi değilde sonra yoksa işe geç kalacaktım...
Şirkete geldiğimde tam içeriye girecektim ki bir koruma beni
kolumu tuttu.Neydi bu?"Bıraksana lan beni ne tutuyorsun kolumu."
"İçeriye giremezsiniz Yeliz Hanım dedi."
"Lan ne Yeliz'i ben CEO yardımcısıyım."
Hala tutuyordu beni.Ama benim sınırımı aşmıştı.Beni tutan elini çevirdim ve sırtına bir tekme savurdum ve inleyerek yere düştüm diğerine de aynı şekilde.Şu savunma sanatlarının işime yaramıştı.Lanet herifler ille dayak yediler.Oh olsun size.Arkama döndüm gidecektim ki
Kerem Atasoy'la karşılaştım şaşkın
şaşkın bana bakıyordu.Ama biraz da korkmuş gibi ifade vardı yüzünde.
Ama onu umursamadan geçmiştim yanından sıra Yeliz 'e gelmişti.
Çizmeyi çoktan aşmıştı bir hesap vardı alınacak ama pişkin pişkin bana
bakıyordu seni geberteceğim bekle.
Ama şu an onunla uğraşamazdım çok
işim vardı.Odama girdiğmde yığılı
dosyalar vardı.Kesin o şıllık yapmıştı beni çalışarak alt etmeye çalışıyordu.
Ama çok yanılıyordu.Beni bu saçma teorilerle yenmeyecekti.İlk dosyadan başlayarak çalışmaya başlamıştım
güçlü olmalıydım beni alt etmesine izin vermeyecektim.
...Tamı tamına 8 saat çalışmıştım 8 saat.
Ama çok az kalmıştı ona bunun bedelini ödetecektim.Mesai bitene kadar bitiremezdim.Ama çalışacak ve bitirecektim.Tam çalışmaya tekrar başlayacaktım ki kapı çaldı.
Umarım şu şıllık olurdu da bunun hesabını sorardım ama bir başkasıydı.
Kerem Atasoy.
Elinde bir fincan kahve vardı.Yavaş yavaş bana doğru kahveyle yaklaşıyordu.Adımları sert ve sağlamdı."Nihan Hanım 8 saattir ortada çalışıyorsunuz biraz ara vermeye ne dersiniz?"
"Aslında mesai bitene kadar çalışmayı
düşünüyordum ama bir ara iyi olabilir."Kahveyi koydu ve beni izleyerek karşımdaki koltuğa oturdu.Beni
izliyor kahveyi içme mi bekliyordu.
Bir yudum aldım ama tadı harikaydı.
Tam doz kahve şeker.İyi olmuştu ama bir daha kahve yapamazdı o kesin."Tadı nasıl olmuş?Bir erkek olarak kadına nüfuz eden bir kahve olmuş mu?"
"Gerçekten içtiğim en güzel kahve.
Elinize sağlık.Harika olmuş.""Beğenmenize sevindim."
Biraz daha oturup gitti.Aklıma hemen
mektup geldi.Levent Atasoy'un odasına doğru yürüdüm.Ama bir şifre vardı.Kesin burada önemli birşey vardı.Şifre şifre neydi bu.Kesin önemli bir gündü.Ama hemen babamı öldürdüğü güne kaydı aklım.24 Eylül 1996.Benim doğum babamın ölüm günü.Tuşladım ve kilit açıldı.Sıra sıra çekmecelere baktım ama bir ses benim durmama sebep oldu."Senin ne işin var burada yoksa sen...
Evet kankiştolar💜💜🤗
Baya bir uzun zaman sonra yazabildim çünkü derslere giriyorum.Ve vaktim oldukça yazmaya gayret ediyorum.Ama çok
vaktim olmuyor ama yazıyorum.
Hayat işte bana kızmayın✊💋💋💋
Ama yazmaya çalışacağım👌📚
Çok heyecanlı bir bölüm oldu diğer bölümlerde görüşmek üzere😚😗💋
BYEEEEE🖑
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL KATİL SERİSİ
Roman pour AdolescentsGeleceğin uğursuz sesi kulaklarım doldu.Geleceğin yok edici sinesi ellerimden tuttu.Bir kadın ağladı bir adam öldü. Karanlık içinde aydınlık mı? Cennet içinde cehennem mi? İyilik içinde kötülük mü?Sonra bir mum söndü ve geçmiş geleceğe çöktü. Hayatı...